Kudüs ve ''Şehadet''

15 Mayıs Filistinliler için 'NEKBE' günü yani, 1948'de yaşanan büyük felaketin yıldönümü. 1948'de Haganah, Irgun ve Stern gibi terör çeteleri aracılığıyla katledilen, yıldırılan Filistinliler, yurtlarından sürülmeye başlandı... Sürülen Filistinlilerin yerine Yahudi yerleşimciler konuyordu. İngiltere'nin öncülüğünde Nazi katliamının masumları olarak devlet kazandırılmak istenen Yahudilerin, Filistin topraklarına yerleştirilip, devletleştirildiği yıldı 1948... Bir virüs gibi, önce 2.Dünya Savaşının masumları olarak Filistin'e sığınan, ardından Filistin'in sahiplerine her türlü işkenceyi, kötü muameleyi her geçen gün arttırarak reva gören Yahudi zulmünün toprak kazanım başlangıcıdır 15 Mayıs...

1948 İslami Hareketi Başlan Yardımcısı Kemal Hatib'in 14 mayıs akşamında İsrail güçlerince gözaltına alınmazdan evvel yaptığı NEKBE konuşmasını dinlemenizi isterim. https://www.youtube.com/watch?v=dIgYUQoEPrg Orada; inancı, sabrı, asaleti, onuru, cesareti ve adanmışlığı göreceksiniz. Mealen şunları söylüyor: '950 bin Filistinlinin öz vatanlarından sürgün edildiklerinin üzerinden tam 73 sene geçti... Ürdün, Mısır, Suriye, Lübnan'da 62 adet Filistin Mülteci Kampının açılmasının üzerinden de 73 yıl geçti. Diğer ülkelere göç etmek zorunda kalan 950 bin Filistinli, bugün milyonlarcadır. 1948'de öz vatanımızda sadece 154 bin kişi bırakılan Filistinlilerin sayısı ise bugün 1 milyon 700bin kişidir. İşgalciler; yaşlanan Filistinlilerin ölüp gideceğini, yeni gelen neslin ise özgürlük bilincinden yoksun bir şekilde unutkanlıkla kimliklerini yitireceklerini düşündüler. Oysa yanıldılar. Dünyanın her yerinde Özgür Filistin bilinciyle hareket eden milyonlarca Filistinli var...''

Kemal Hatib'in sözlerine katılmamak mümkün değil. Lakin bu dava insanı, Filistinliler özelinde anlatmış meseleyi. Bir de Filistinli olmayan, hatta Arap olmadığı halde Filistin davasını omuzlayan milyonlarca insan var. Kudüs'teki Şeyh Cerrah mahallesinde başlayarak bugün Gazze başta tüm Filistin eyaletlerinde devam eden İsrail soykırımı, tüm dünyayı ayaklandırmış durumda. Hem Kuzey ve Güney Amerika'da hem Avrupa'da, hem Malezya ve Endonezya gibi Asya ülkelerinde büyük halk hareketleri ve protestolarıyla İsrail'in işlediği insanlık suçu lanetleniyor. Türkiye'miz ülkesiyle, milletiyle baştan beri Filistin'in, Mescid-i Aksa'nın yanında... İsrail, Filistin topraklarını işgal etmiş olabilir. Ama bu haksız ve insanlık dışı işgal, yeryüzünde tüm gönüllerden silip çıkarttı İsrail'i. Çocuk katillerini, insan olan hangi kalp alkışlayabilir. İnsanın, şeytandan daha aşağı bir çukura yuvarlanmasıdır bu... Utanmazca, yüzsüzce işlenen bir insanlık suçundan bahsediyoruz İsrail derken.

Kemal Hatib'i sözlerine söz eklemek haddimiz değil... Ama İsrail'in Kudüs'te arefe gününden bu yana başlattığı çirkin güç gösterisi, yeryüzünde pek çok kişide 'şehadet bilinci' hakkında yeni bir konuşma daha başlattı. Yani Filistin'de yaşananlar sadece Filistinlileri etkilemiyor. Tüm İslam alemi için Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin, bir kelimeden çok daha fazla şeyi anlatıyor. Kudüs, tüm ümmetin öğretmeni oluyor. Gazze'de şehit edilen 11 yaşındaki pembe ceketli Hamza, 6 yaşındaki gülen gözleriyle bakan Refah ve son 20 yılda İsrail tarafından katledilen 3000 çocuk, evet bu ümmetin öğretmenidir.

Kudüs yazıları, Kudüs röportajları ve Kudüs konferansları ile tanıdığımız yazar-eleştirmen Ömer Lekesiz beyfendi geçtiğimiz hafta Kudüs alev alev yanarken İstanbul'da öylesine bir ateşle yanmaya başladı ki, yazısında ve sosyal medyasında 'Kudüs'te şehit olmayı' istedi Rabbinden... İsrailperest azgınlar, bazı çok bilmiş densizler, bunu ironik bir şekilde eleştirmeye, küçük düşürmeye çalıştılar. Heyhat! Ömer beyin tüm okurları, hatta benim gibi yaşını başını almış hanımlar bile... ''Biz de şehit olmak isteriz'' diye çığ gibi büyüyen bir desteği başlattılar... Bu konuşmalar, bu kapışmalar, bu saf tutmalar, Filistin'de olmuyor. Dünyanın her yerinde insanlık 'şehadeti' konuşuyor. Üstelik sadece Müslümanlar da değil, Rachel Corrie gibi insanlık öncüleri işgali durdurmak için ölmek gerekiyorsa ölümü de göğüslemeye hazır halde, İsrail'in karşısına dikilmiş haldeler...

İsrail'in yol açtığı insanlık krizini, artık dünya kabul etmiyor. İsrail'den herkes yaka silkiyor. İsrail'in çocuk kanıyla semiren yüzsüzlüğü, 73 yıl aradan sonra onu, şeref yoksunu bir zilletle yapayalnızlığa mahkum ediyor...