Küresel senaryolara başkaldırı şarttır

Dünya düzeninde yeni kavramları yeni sistem dayatmalarını uzun zamandır çoğu meslektaşlarım dahil yazıyoruz.

Yeni dönemin krizleri pandemi gıda kıtlığı küresel ısınma seller deprem ve virüs salgınları da yeni kataklizmler değişim için fırsat oluşturan bir nevi yeni dönemin savaş içerikleridir.

Giderek acımasız yaklaşım ve siyaset anlayışına sahne olmakta dünya. Kıran kırana ölümüne savaş dönemindeyiz. Pandemi ile tüm dünya bu acımasız savaşın yansımasını iç siyasette vatandaş ile devlet arasındaki karşı durmada da görüyoruz.

Haksız paylaşımlar, güçlü olanların daha güçlü olması bazılarının kendi gücünde kalabilmesi bir başkasının ise yok olmadan var olabilme istekleri ise acımasız zıtlaşmanın argümanlarıdır.

Güçlü devletlerin hegemonik rengi ve etkisi hem değişiyor hem de küresel aktörler değişiyor. Bugün baş verenleri yıllar sonra meydana çıkan yeni sistem ve yeni patronların oluşum süreci olarak okuyanlar giderek daha net anlaşılıyor.

Peki, nasıl bir yol takip etmeliyiz.

Yeni süreç herkesi etkiliyor görüyoruz.

Ülkelerin iç dengeleri değişiyor ve kullanılan dilin bile acımasız edebiyat içerdiği de açıktır.

Bu ortam her sistem ve dünya düzeni kurgusunda olmuştur. Büyük değişimlerin büyük felaketler sonrası meydana çıktığını unutmamak lazım. Dolayısı ile içeride eforu fazla ve her yere harcarken paralelde değiştirilen esas durumdan bihaber kalmamalıyız.

Türkiye'nin içindeki tartışmalar da küresel ölçekteki tartışmalardan farklı değildir.

Dikkat edilmesi gereken şey kullanılan dili mevcut krizlere derinlemesine hizmet ettirmemektir kanımca.

Zira bu durum zaten pandemi ile birlikte gergin yorgun bıkkın toplumların çileden çıkmasına zemin oluşturur olması yüksek ihtimaldir.

Her zıt fikirlere karşı sinirli tarz yerine daha ılımlı yöntemi denemekte yarar vardır. Zaten pandemi süreci dünyada aile yapılarını bile sardığı bir gerçektir. Ekonomik politik sosyolojik çoğu durumlara kendi olumsuz yansımasını gösterdi salgın süreci.

Küresel çapta ise değişim dönüşüm için kolları sıvayan küresel aktörlerin olduğu da bir gerçektir.

Uzun vadeli analizle bakıldıkça orta ve uzun vadede aktörlerin yeri ve rolü değişiyor gözükmektedir. ABD gücü ve fonksiyonu format değişimine giriyor gibi. Avrupa bu dönemde en fazla etkilenenlerden olacak galiba. Merkezi Asya ve Uzak Doğu Orta Doğu konu başlıkları olarak kalıyor. Rusya, Çin, İngiltere, Hindistan, Türkiye ve İran nasıl gelecek ihyasını tercih edeceği önemlidir.

Lakin toplumların istismar edilmesi ülkelerin daha da sefalete itilmesi büyük felaketlerin altına konulmuş mayınlar gibi karşımızda.

Bu mevcut yapı değişmeli. Türkiye yeni sürecin adil kurgusu için hedefleri ile bir başkaldırı örneğini tasarlamak. Başkan Erdoğan'ın söylediği gibi 2023 hedefleri küresel senaryolara başkaldırıdır tanımı ise başlı başına yeni senaryodur. Hem kendisi hem dünya yararlanabilirse uçurum kenarından dönülmesi mümkündür. Ama tabi ki burada Türkiye'nin içinde ahval önemlidir. Kendi içinde bu dengeyi yakalayamazsa dünyaya da kendine de fayda sağlayamaz.

Mülteci karşıtı cümlelerin Türkiye'de bile yaygınlaşması buna zemin oluşturan dilin popüler hale gelmesi Hitler Almanya'sının ve dünyanın başına belalar getirdi. Dolayısı ile Türkiye'nin geleneksel insan odaklı politikasının yerine mülteci düşmanı yabancı düşmanı dil eylem gelirse bu büyük felaket için ciddi yol yapılmış oluyor demektir

Şimdi Türkiye'nin 2023 hedeflerine odaklandım ki küresel senaryolara başkaldırı maratonuna başarı ile sonuçlandırabilelim.

Türkiye'nin istikrarı bozulmamalı bu istikrar küresel istikrar için anlam taşıyor. Bölgesel istikrar Türkiye'nin istikrarına bağlıdır.

İçeride efor harcarken buna dikkat edemezsek ciddi olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz