Çöken ve çöktürülen devletlerin süreci, yeni dünya dayatması üzerinden okunmalı

Tarihe siyasi analiz, kendi zaman diliminde gerçekten yapılmamalı. Üzerinden geçen seneler yeni dayatmalar eşliğinde, eski verilere yeni bakış açısı ile bakmayı öğretiyor bize.

1972 senesinde Çin'i ilk defa ziyaret eden ABD Başkanı Richard Nixon; "özgür dünya komünist Çin'i değiştirmezse, komünist Çin özgür dünyayı değiştirecektir" demiştir.

Gerçi Nixon'un dediği özgür dünyanın, ne kadar özgür olup olmadığını da konuşuyoruz artık!

Komünist Çin için daha sonraları Amerikan Dışişleri Bakanı Pompeo, "Çin, onu yetiştirenin elini ısırmaya başladı" demişti. Tabii ki bu hatırlatmaları yapmamın, sadece 2. Dünya Savaşı başlama süreci ve sonrasını analiz etmemiz için önemli olduğunu da tekrarlamak isterim. Şimdi dünyamız yeniden şekilleniyor veya zoraki şekillendirilmek isteniyor. Burada en fazla konuşulan ve konuşulacak 3 ülkeyi doğru okumak, geçmişini doğru analiz etmek şarttır. Türkiye, Rusya ve Çin. Çünkü yeni dünya kurgusu dayatması şekillenirken, bu 3 ülkenin belirleyici tutumu ve konumu ise yeni ittifakların adresini gösterecektir. İşte o nedenle çöken ve çöktürülen 2. Dünya Savaşı için zemin oluşturan ve hedef olan devletlerin akıbetini doğru okumak, hele hele şimdiki dayatma eşiğinde elzemdir.

2. Dünya Savaşı sonrası için çöken ve çöktürülen devletlerin süreci, bu sebepten önem arz ediyor.

Sovyetler Birliği çöküşü ve şimdiki Afganistan sürecini, paralel okumalarla anlamakta yarar vardır.

Rusya; başlı başına analiz edilmeli ve asla eski ön yargı bakış açısı ile okuma yapılmaması gereken bölgedir.

Bugünlerde Orta Asya'da, Tacikistan-Özbekistan-Rusya ortak askeri tatbikatlara başladı. Sıradan rutin olay olarak belki de okuyabilirdik. Ama şimdiki şartlarda bunun arka planı önemlidir.

Rusya, Afganistan üzerinden kendisine edilen dizaynı Orta Asya'daki hakimiyeti ile kırmaya gayret ediyor. Tabii ki orada güçlüdür ama uzun zamandır yazılarımı iyi takip eden okurlar bilir ki, sürekli Orta Asya'daki yeni gelişmelere işaret eden bir çoğu yazı yazmışlığım vardır. Orta Asya, önümüzde en önemli odak noktalarından birisi olacaktır.

Yeni dayatmalar eşliğinde Rusya, daha fazla merkezi Asya'ya hakimiyeti Orta Asya üzerinden tasarlamaktadır. Fiili olarak Sovyetler Birliği çöküşü ile birlikte çekildiği bölgelere, yeniden tekrar fiili olarak girme peşinde. Batı'nın, Ukrayna-Belarus-Moldova hattı üzerinden genişlemesine tepkiyi koymakla ve savaş nedeni saymakla kalmıyor, Orta Asya'dan merkezi Asya'ya hakimiyet sağlamayı hedefliyor.

Çöktürülen devletlerin çöküş nedenleri şimdi daha anlam taşıyor. İçinde bulunduğumuz dönemin hedeflerini anlamak için, geçmiş hedeflerin yeniden analiz edilmesi şart olmuştur.

Türkiye bu gelişmelerin tam ana merkezindedir. O nedenle Türkiye üzerine ağır oyunları görüyoruz ve göreceğiz. Toplum olarak iç kavgalarda zaman kaybetmek, efor harcamak yerine çok önemli tarihi süreci güçlü olarak takip etmeliyiz. Günlük olaylar, artık basit durumlar olarak okunamaz! İşimiz zor hiç kuşkusuz. Çünkü dışarıdakilerle baş etmek için, içerideki tartışmaların içerik ve niteliğini değiştirmeliyiz. Türkiye'nin yeniden kaybetme lüksü yoktur...