Ýzmir Belediye Baþkaný'nýn tertip ettiði konseri oya devþirme çabasýný anlarým. Ama konserde cehaletini sergileyen tavrýnda ýsrarcý oluþunun bizi bazý gerçekleri yazmaya zorladýðýný hatýrlatmak isterim.
Baþkanýn ve destekçilerinin ýsrarla Osmanlý hanedanýný karalama çabalarý ve özellikle son padiþahýn kaçtýðý söylemlerine kýsaca deðinmek istiyorum.
Bir defa þurasý tartýþýlmaz bir gerçek ki, 1908 den sonra Osmanlý padiþahlarýnýn icrada/hükümette hiçbir etkisi yoktu.
1908'den sonra yaþananlarýn tek sorumlusu, meþrutiyet bahanesiyle yönetime fiilen el koyan masonlarýn oluþturduðu batý hayraný Ýttihad ve Terakki partisidir. Devleti batýrdýktan sonra firar etmiþler, etmeyenler de daha sonra deðiþik isimler altýnda yönetime sýzmýþlardýr.
O sebepten dolayý da batýcý Ýttihad Terakki Zihniyeti deðiþik alanlarda, medyada, akademide, STK'larda ve siyasette hâlâ canlýlýðýný korumaktadýr.
Ýzmir baþkanýnýn partisi ayný zihniyeti, siyasette devam ettiren partilerin en büyüðüdür.
Þurasý da ayrý bir gerçektir ki, resmi tarihte öðretilenler yeni rejimi ululamak için baþvurulan abartýlardan ibarettir.
Bunu bizzat Atatürk kendisi söylüyor. Diyor ki:
"Laikiz dedik, dinle iliþiðimizi devlet olarak kestik. Cumhuriyetiz dedik, rejimimizi tehlikeye düþürmemek için saltanat devrini kötüledik, kazanýlmýþ büyük zaferleri bile birkaç satýrla geçiþtirmeye baþladýk. Latin harflerini aldýk, yeni kuþaklarý binlerce yýllýk geçmiþinin hazinesinden yoksun býraktýk."(Atatürk'ün Fikir kaynaklarý, Milliyet 15 Kasým 1974)
Nutuk'un ilk sayfasýndaki "saltanat ve hilafet mevkiini iþgal eden Vahdettin, soysuzlaþmýþ, þahsýný ve yalnýz tahtýný temin edebileceðini tahayyül ettiði alçakça tedbirler araþtýrmakta." ifadeler de bu kabildendir.
Mustafa Kemal Paþa'nýn Samsun'a gönderiliþinin Osmanlý devletinin bir operasyonu olduðunu inkâr mümkün deðildir. Aslýnda baþka isimler gündemdeydi ama Mustafa Kemal'i tercih eden de bizzat Sultan Vahdeddin olmuþtur!
'Atatürk olmasaydý' diyerek millete hakaret edenlerin bu hakikati unutmamalarý gerekir!
Bunun bilincinde olan Mustafa Kemal Paþa, Damat Ferit hükümetine karþý sert çýkýþlarýna raðmen saltanatýn ilga edildiði ana kadar Sultan Vahdeddin'e baðlýlýðýný ifade etmekten çekinmemiþtir.
Mustafa Kemal Paþa, Vahdeddin'e raðmen deðil tam tersine onun desteðini alarak Anadolu'da faaliyet gösterebilmiþtir. Vahdeddin de milli mücadeleye desteðini sürdürmüþtür.
Dolayýsýyla Osmanlý hanedanýnýn tabiatýyla da Vahdeddin'in vatanperverliði tartýþýlmaz bir gerçektir.
Bu gerçekleri muhafazakâr dindarlar Necip Fazýl, Kadir Mýsýroðlu ve Mustafa Müftüoðlu gibi yazarlardan bir nebze öðrenmiþtir.
Ama kabul edelim ki Osmanlý hanedaný hakkýndaki gerçekleri, kimsenin konuþmaya cesaret edemediði dönemlerde ana akým medyada kamuoyuna aktaran Murat Bardakçý bey olmuþtur. Gerek yazýlarýyla gerekse tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu beyle yaptýðý TV programlarýyla karalanan Osmanlý tarihinin hakiki veçhesini topluma anlatmýþtýr.
Tek baþýna 'Þahbaba' kitabý bile hanedan hakkýndaki bilgileri tashih etmeye yeter.
Ancak hâlâ ezberlerinden vaz geçmeyen ve milletin aklýyla alay etmeye çalýþan bir zümre var ki, bu zümre sürekli Atatürk'ü paravan olarak kullanmaktan çekinmemektedir.
Ne zaman eleþtirilseler ne zaman bir halt etseler hemen Atatürk'ün arkasýna sýðýnýrlar!
Ýþte Ýzmir baþkaný da bunlardan biridir. Konserdeki söylemini daha sonra da sürdürmüþ sýkýþtýðý yerde 'Ben Atatürk'ün partisinin belediye baþkanýyým." diyerek topu taca atmýþtýr.
Bu zümre 'Vahdeddin Milli Mücadele'ye muhalifti, idam cezalarý ve fetvalar yayýnladý' diye tarih bilmeyenleri kandýracak argümanlarý da çok sýk kullanýyorlar.
Oysa yukarda deðindiðim gibi Sultan Vahdeddin Milli Mücadele'yi baþýndan itibaren desteklemiþ hatta milli mücadeleye katýlmak için Anadolu'ya geçmek istemiþ ama engellenmiþtir!(Devleti Yýkan Tefrikalar, Nuh Albayrak, ktb yayýnlarý, sayfa 244-247)
Milli Mücadele hakkýnda alýnan tutuklama/idam kararlarý ve fetvalarýn da iþgalci Ýngiliz baskýsýnýn eseri olduðunu anlatmasý için Fevzi Çakmak Paþa'yý Ankara'ya gönderen de bizzat Sultan Vahdeddin'dir. Fevzi Paþa Milli Mücadeleye karþý alýnan tavrýn Ýngiliz baskýsýyla tahakkuk ettiðini uzun uzun anlatmýþtýr.(TBMM arþivi, Zabýt ceridesi,1. Devre, 1. Cilt, 27 Nisan 1920, 5. Toplantý,2. Celse, s.90-92)
Bir de Vahdeddin'in kaçýþýný sürekli öne sürerek tarihi gerçekleri saklamaya çalýþýyorlar.
Tamam, bir Ýngiliz gemisiyle ülkeyi terk ediyor olmasý beni de fevkalade rencide ediyor. Keþke gitmeseydi.
Tamam da Sultan Vahdettin'in maruz kaldýðý tehditleri nereye koyacaðýz? Saltanat ilga edildikten sonra Sultan o kadar aðýr tehditler almýþtýr ki çareyi Ýstanbul'u terk etmekte bulmuþtur.
Ziya Gökalp sultana "Kara Sultan" adýný takmýþtý. Kýrþehir Mebusu Yahya Galip, "Ýstanbul'a geldiðimizde seni Sultanahmed meydanýnda asacaðýz, karýlarýný kýzlarýný da askerlere vereceðiz." tehditlerini nereye koymak gerekir?
Ali Kemal'i kaçýrtýp Ýzmir'e getirten, sorguladýktan sonra linç ettiren Sakallý Nurettin Paþa, 'Yakýnda Vahdettin'i de getirip cezasýný vereceðim." tehdidine ne demeli?
Nitekim yakýnlarý Ýstanbul'u terk etmediði takdirde idam edileceði telkininde bulunmuþlar ve o da ortalýk yatýþýncaya kadar geri dönmek üzere geçici olarak Ýstanbul'u terk etmiþtir. (Devleti Yýkan tefrikalar, sayfa 372-376) Ayrýca Ýngilizlerin baský uyguladýðý rivayeti de vardýr!
Keþke terk etmesiydi!
Ama Sultan Vahdeddin'i 'kaçtý' diye eleþtirenlere þu soruyu sormak lazým deðil midir: "Hanedanýn diðer üyeleri Ýstanbul'da kaldýlar, peki onlara madalya mý verildi yoksa bir gece ansýzýn apar topar kadýn çocuk demeden tahkir edilerek periþan halde yurt dýþýna sürgün mü edildiler?!!!"
Anlatýlacak çok þey var ancak þunu unutmamak lazým ki, bu topraklarý bize vatan kýlan Selçuklu'nun da Osmanlý'nýn da Cumhuriyet'in de kuruluþ temelinde 'ilayýkelimetullah' ruhu vardýr ve artýsýyla eksisiyle üçü de bizimdir.
Bu milleti bu topraklarda tutan ruh da ayný ruhtur!
Osmanlý'ya saldýranlar bu ruhtan kopan köksüzlerdir!
Nokta.