Önceki gün, bir vesile usta hikayeci Mustafa Kutlu Beyefendiyi ziyarete gittim. Gazete yazýlarýný okuyorsanýz, þu sýralar iklim deðiþiminden, topraða dönüþten çokça bahsediyor. Türkiye'ye bir önerisi var; tarým seferberliði baþlatmalýyýz diyor. Hatta feryat ediyor "Kurtuluþ toprakta" diye...
Kutlu'nun yeni çýkan iki kitabýndan da haber vereyim. Ýstanbul Gezi Yazýlarý I-Topkapý'dan Topkapý'ya, Ýstanbul Gezi Yazýlarý II- Haliç Ýle Çepeçevre Ýstanbul. Üçüncü de yolda. Hemen baþladým okumaya; yolumun geçtiði güzergahlar, hatta yaþam patikam diyebileceðim yollar, mekanlar var kitapta. Ve sanki üzerinden 10 yýllar deðil çaðlar geçmiþ hissi veren bir deðiþimin izleri... Sosyoloji dolu hikayeler...
Mustafa Kutlu eski Topkapý Otogarý'ndan Topkapý Sarayý'na yürüyerek aldýðý yolu, o günden bugüne deðiþen Ýstanbul'u, mekanlarý ve müdavimlerini anlatýrken, laf Marmara Kafe'ye geldi. Bilenler vardýr, eski Beyaz Saray'ýn bulunduðu binanýn en üst katýndaki kahve.
"Benim de birkaç kere gitmiþliðim var" deyince ben, Mustafa Kutlu da "Sezai Karakoç, rahmetli Mehmet Genç ve rahmetli Erol Güngör'ün oturduðu bir masa vardý, yanlarýna gidip oturmazdýk biz" dedi. Sonra da ekledi. "Masadaki kaliteye bak sen!"
Ertesi gün Sezai Karakoç'un vefat haberi geldi. Masadaki üç kiþiden biriydi. Dün onun da dünya sürgünü bitti.
Sezai Karakoç'u Caðaloðlu Üretmen Han'daki odasýnda görmüþtüm ilk. Elimi kolumu sallayarak gitmek, ne haddime. Þimdi hatýrlamýyorum ama illa birinin peþine takýlýp gitmiþimdir. Meraklýydým hayli. O yýllarý tarif et deseler merakýmý anlatýrým evvela. Mona Roza'nýn þairini merakýmla baþladý zaten hikaye.
Sonra o tek ortalý defter kalýnlýðýndaki kitaplarýný hemen edinip okumaya baþladým. Leyla Ýle Mecnun, Zamana Adanmýþ Sözler, Taha'nýn Kitabý neyse de strüktür ne daha onu bilmiyordum 'nü aldýðýmda elime.
Zar zor telaffuz edebildim iþte.
Ama Monna Roza'sýný ezberlemiþtik bile. Öyle þimdiki gibi Sezai Karakoç'un adýna lise edebiyat kitaplarýnda rastlayamazdýnýz. Þairlerin dahi dindar diye ayrýmcýlýða uðradýðý yýllardý.
Liseyi Fatih'te okumanýn avantajýyla girip çýktýðým dergiler sayesinde oluþan ünsiyetler iþte. Bu ünsiyetler, adýný bile telaffuz edemediðiniz kitaplarla tanýþtýrýyor sizi ve sonra onlar býrakmýyor peþinizi. Muhitiniz oluyor.
Mustafa Kutlu'nun Topkapý'dan Topkapý'ya aldýðý yolda benim de duraklarým oldu demiþtim ya, onlardan biri de, bugün Sezai Karakoç'u vatanýna uðurladýðýmýz Þehzadebaþý Camii'nin hemen karþýsýnda yer alan, 1990'lý yýllarda kesintili olarak sohbetler verdiði Diriliþ Partisi'nin küçük bürosuydu.
Parti diye girmezdim, kimsenin de parti diye gittiðini sanmýyorum oraya. Biz bir münevveri dinlemeye giderdik. Ben ve birkaç kýz arkadaþ, her salý akþamý mutad toplantýlarýný keþfedip devam eder olmuþtuk. Neden sonra sohbetler kesildi. Bizim de ayaðýmýz...
Diriliþ'le baðýmýz devam etti ama. Dergiyi takip eder, yine büyüklerimizin riyasetinde Sezai Bey'i ziyarete gitmek için fýrsat kollardýk.
Benim bir de Liliyar þiirini okuyuþum var tabii. Þu satýrlarý yazarkenki heyecaným o anki gibi; "Bizi öpmeden mi gideceksin Lili"
Refah Partili Bahçelievler Belediyesi'nin kültür merkezinde bir Sezai Karakoç gecesi düzenlemiþtik. Ben de o gecede Üstad'ýn Liliyar þiirini okumuþtum.
"Lilinin güneþin altýnda duruþu yok mu
Perdeleri sýyýrýp çirkin adamý burnundan yakalayýþý yok mu
Eline bavulunu alýþý yollara koyuluþu yok mu
Çirkin adamýn güzel adam oluþu yok mu
Yaklaþýp onu saçlarýndan yakalayýþý
Uzaklaþýp yollarda yol oluþu yok mu
Lilinin bir tavþan gibi koþuþu
Keklik gibi dönüp bakýþý ve yýldýrým gibi koþuþu yok mu
Adam da tam o zaman kapýdan çýkmaz mý dýþarý
Lilinin adamýn boynuna çocukça ve çýlgýnca atýlýþý yok mu
Ben konuþmasýný bilmem Lili"
Böyle iþte...
Dün Sezai Karakoç'u uðurladýk. Özenilesi bir kalabalýkla... Diriliþ neslinin yeni sürgünleri de oradaydý, gencecik kýzlar, delikanlýlar...
Sadece bir þairin, bir fikir insanýnýn uðurlanýþý deðildi.
Yüksek bir þahsiyeti uðurladýk, yolu yanlýþlýkla dünyaya düþmüþ ve nasibimiz olmuþ bir þahsiyeti ebediyete uðurladýk.
Tanýmýþ olmakla þereflendiðimiz bir abidevi þahsiyeti.
Þiirlerinden bile büyük bir þahsiyete sahip çok az þair gelmiþtir dünyaya.
Karakoç onlardan biriydi.