Milli Eðitim Bakanlýðý deprem illerindeki öðrenciler ve öðretmenler için detaylý bir planlama yaparak hýzla uygulamaya geçti.
Deprem bölgesindeki çocuklarýn ikinci dönemde okula devam muafiyeti, LGS sýnavlarýnda 8. sýnýfýn ikinci dönem konularýndan muafiyet, öðretmen tayinleri ve misafir öðrenci kabulleri gibi...
Ama sýnava hazýrlanan çocuklarýn baþka bir ihtiyacý da var.
Nitekim Adýyaman þehir merkezinde, köylerde konuþtuðum 8. ve 12. sýnýf öðrencileri deprem þoku ve travmasý bir yana, hala ilginç biçimde sýnav kaygýsý taþýyorlar.
Hemen hepsi acil ihtiyaç olarak sýnav hazýrlýk kitaplarýndan, test kitaplarýndan bahsettiler. Kitaplarýnýn enkaz altýnda kaldýðýndan yahut evleri hasarlý olduðu için girip alamamaktan dert yandý.
Hal böyle olunca hem durumu aktarmak hem nasýl bir hazýrlýk olduðunu öðrenmek için Milli Eðitim Bakanýmýz Mahmut Özer'i aradým.
Bakan Bey konuya acilen eðildiklerini, sýnava hazýrlanan 8 ve 12. sýnýf öðrencilerimiz için hazýrlýk kitaplarý basmaya baþladýklarýný, matbaadan çýkan kitaplarýn yardýmcý kitaplarla birlikte afet bölgesindeki tüm öðrencilere hýzla ulaþtýrýlacaðýný söyledi.
Her bakanlýk ve kurum gibi Milli Eðitim Bakanlýðý da yaþanan afetle mücadelede baþarýlý bir performans sergiliyor.
Öte yandan çalýþma planýna ara vermek istemediðini, bir an önce ders çalýþmaya, soru çözmeye baþlamak istediðini söyleyen çocuklarla tanýþmak doðrusu çok etkileyiciydi.
Yaþadýklarý travmayý atlatmalarý, deðiþen þartlarýn verdiði olumsuz duygulara teslim olmamalarý için ders çalýþma rutinine dönmek iyi gelecektir belki de onlara.
Allah hepsine gönül geniþliði ve zihin açýklýðý versin inþallah.
DEVLET-MÝLLET ELELE
Depremin etkilediði 11 ilde, Hatay, Adýyaman, Kahramanmaraþ baþta olmak üzere þehir halkýnýn tamamýnýn -yýkým ve hasarlar sebebiyle- ev dýþýnda kaldýðý yerlerde her bir vatandaþýmýz için ihtiyaç listesi temel ihtiyaçlardan ikincil ihtiyaçlara doðru deðiþim göstermeye baþladý.
AFAD koordinasyonunda devletin tüm kurumlarý, asker, polis, sivil toplum kuruluþlarý, belediyeler, üniversiteler, þirketler, gönüllüler göz yaþartan büyük bir dayanýþmayla çalýþýyor.
Bu sayede geçici barýnma noktalarý olan çadýrkentlere, konteynýr kentlere hýzla yerleþiliyor.
Sayýnýn bir an önce artmasýna elbette büyük ihtiyaç var, çünkü çadýrlar kalabalýk, akrabalar bazen 20-25 kiþi ayný yerde kalýyor.
Bir yandan da hummalý bir çalýþmayla yeni çadýrlar dikiliyor, konteynýrlar üretilip kuruluyor. Soba üretenler, yakacak tedarik edenler, erzak ve kýyafet yardýmlarýný kamyonetlere yükleyip köy köy dolaþýp daðýtanlar.
HÝJYEN PAKETÝ, REÇETESÝZ ÝLAÇ VE KREM
Reçetesiz ilaçlar soðuk algýnlýðý semptomlarýný bertaraf ettiði için acil ilaç sayýlmalý.
Bebek bezi düþünülüyor ama kadýn hijyeni, yetiþkin bezi unutulmamalý. Diþ fýrçasý diþ macunu ve sabun-þampuan konulan hijyen paketlerinde tarak ve týrnak makasý da olmalý.
Bir baþka ihtiyaç soðukta ayazda kalmaktan çocuklarýn kadýnlarýn erkeklerin elleri yüzleri çatlamýþ halde. Vazelin dahil yumuþatan besleyen iyileþtiren el-yüz kremleri yardým týrlarýnda olmalý mutlaka.
YAÞA UYGUN KIYAFET LÜTFEN
Kadýn erkek çocuk herkes için kýþlýk iç-dýþ giyim tedarik edilirken büyük beden ihtiyacý atlanmasýn lütfen.
Her yaþ için de uygunluk düþülmeli. Anne kýyafetleri denilen bir tarz vardýr mesela. Beli lastikli etekler, örgü yelekler, yazmalar tülbentler. Ya da belli bir yaþ erkeklerin tercih ettiði gömlek süveter gibi ayrýmlarýn düþünülmesi önemsiz bir detay diye atlanmasýn.
Üzerini deðiþtirmek zorunda olan diyelim ki 70 yaþýndaki bir insanýn mecburiyetten teenage kýyafetler giymek zorunda kalmasýný, kendine bir de böyle yabancýlaþmasýný kim ister ki? Biraz dikkat, biraz çeþitlilik, biraz ince fikir lütfen.
AFETZEDELER EL OVUÞTURANLARI DA GÖRÜYOR ÇABALAYANLARI DA
Yalanla, manipülasyonla, bir taþ kaldýrmak, bir yara sarmak yerine eksik yazmakla, karalamakla gün geçirenlere þimdilik "yazýklar olsun" demek için bile zaman ayýrmak israf gibi geliyor bana.
Ama Türkiye'nin bir gerçeði de bu ne yazýk ki.
Her felakette, her zorlukta, her sýkýntýda ortaya çýkýp "yaþasýn hükümet artýk bunun altýndan kalkamaz" diye göbek atýyorlar.
Dertleri millet deðil, devlet deðil, çoluk çocuk insanlar deðil.
"Merkez üssü Ankara", "hükümet enkaz altýnda" diye elini ovuþturanlarýn derdinin ne olduðunu afeti yaþayanlar da gayet iyi görüyor aslýnda. Ah diyorlar, yüzlerini buruþturarak.