Millet Ýttifaký'nýn adayý cumhurbaþkaný olursa ülkeyi kim yönetecek?

Meral Akþener grup toplantýsýnda "Biz iþ baþýna geldiðimiz zaman" diyerek baþlýyor cümleye. Kemal Kýlýçdaroðlu neredeyse hemen her hafta mutfaktan yeni vaat programý açýklýyor. Ne diyor Sayýn Akþener; "...Yetkiyi aldýðýmýzda asgari ücreti belirlerken ayný Malezya'da, Brezilya'da, Fransa'da olduðu gibi çeþitli makroekonomik göstergeleri temel alan, saðlýklý bir model benimseyeceðiz..." Ne diyor Sayýn Kýlýçdaroðlu; "...Ýktidara geldiðimizde Kanal Ýstanbul'a yatýrým yapan kurumlar paralarýný geri alamayacaklar..." Örnek olsun diye birer cümlelerini naklettim. Ama benzer/benzemez çok açýklamalarý var böyle.

Deðerli dostlar, hükümet sistemi deðiþti. - Ki bu deðiþikliði en fazla dert edinen iki isimden biri Kýlýçdaroðlu diðeri Akþener. Yani sistemin o eski sistem olmadýðýný biliyorlar. Ve diyorlar ki; "...Partili Cumhurbaþkaný olmaz, olmamalý..." Neden?... Çünkü yürütmenin "parti" vesayetine girme riski var. Hatýrlayýn Cumhuriyet, BirGün gibi kategorik olarak Erdoðan düþmanlýðý yapan gazeteler, "AKP'li Cumhurbaþkaný Erdoðan" diyorlar, deðil mi? Sürekli parti vurgusunu öne çýkarýyorlar. Gerçek öyle deðil fakat algýyý tam da böyle yönetiyorlar.

**

Millet Ýttifaký ortaklarý, þimdi bir takým isimlerle 'ortak aday' olsun diye müzakereler yürütüyor. Aralarýndan biri üzerinde uzlaþýlacak. Bu kiþi Meral Akþener yahut Kemal Kýlýçdaroðlu ya da Ali Babacan gibi parti baþkanlarýndan biri de olabilir Abdullah Gül gibi, dýþarýdan biri de. Ama her kim olursa olsun, o kiþi, ittifakýn temel ortaklaþtýðý politikalar dýþýnda yürütmede tamamen yetki sahibi konuma geçecek. Temel ortaklaþýlan konulardan kasýt mesela dýþ politikadaki öncelikler. Örneðin ittifakýn bileþenleri Mýsýr ile Suriye ile yakýnlaþma politikasýnda ortaklaþmýþsa, bunun fiili uygulamasýný Cumhurbaþkaný hayata geçirecek yollarý arar. Ama orada bile doðru yolu izleyebilmek için elindeki araçlarý partilerden baðýmsýz kullanýr. Avrasya'dan vazgeçip Atlantik'e yöneleceklerse, bunun da yürütücülüðünü yapacak olan yine seçilmiþ Cumhurbaþkaný olacaktýr. Yani þöyle düþünün, Abdullah Gül'ü cumhurbaþkaný seçtirdiler diyelim. Ona raðmen Kemal Kýlýçdaroðlu, siyasi parti baþkaný sýfatýyla gidip Amerikan Baþkaný ile görüþmeler mi yapacak?

**

"Biz iktidara geldiðimizde" yahut "millet yetkiyi bize verdiðinde" dedikleri "BÝZ", kim acaba? Bunu çýkýp millete de doðrudan anlatmasý gerekmez mi bu iddianýn sahiplerinin? Bakýn dostlar, bu parti baþkanlarýnýn çýkýp sürekli sürekli bu tip konuþmalar yapmalarýnýn tek bir anlamý var. Diyorlar ki aslýnda seçmene; "...Sen önüne konulan düþük profilli adaya oy verdiðini sanýyor olabilirsin fakat perde gerisinden ülkeyi biz yöneteceðiz." Bu o demektir, kimse kusura bakmasýn. Erdoðan çýkýp bir þeyler söylüyorsa ya halen Cumhurbaþkaný olduðu için söz söyleme hakkýna sahiptir ya da 2023'te de ittifakýn ortak adayý kendisi olduðu için. Fakat Bakýn Sayýn Bahçeli'ye. O her konuyu ya tartýþmaya açýyor, ya da "biz teklifimizi yaptýk nihai açýklamayý bilahare yapacaðýz" diyor. Eðer yola ittifakla çýkýlýyorsa böyle de olmasý gerekir zaten. Aksi halde göstereceðiniz adaya da ayýp. Düþünsenize bu ülkenin en zor zamanlarýnda Cumhurbaþkanlýðý yapmýþ olan Abdullah Gül gibi bir isimle adaylýk pazarlýðý yaparken, "Ýktidara geldiðimizde vergiyi þöyle kaldýracaðým, teþvikleri böyle arttýracaðým" diye bir takým sözler veriyorsunuz halka. Ben Abdullah Gül olsam alýnýrým þahsen. "Çok biliyorsanýz kendiniz girin seçimlere" derim. Öyle diyor mu Sayýn Gül yoksa yine bir önceki seçimde olduðu gibi, "herkesin benim ismim üzerinde uzlaþmasýný bekliyorum" mu diyor, bilemem. Ama Millet Ýttifakýnýn adayý olur da seçimleri kazanýrsa ülkeyi kendisinin yönetmeyeceðini þimdiden söyleyebiliriz.