Montrö bir araçmış asıl hedef başkaymış!

104 emekli amiral iktidara parmak sallayan bir bildiri yayınladı.

Kullanılan dil millete tepeden bakan milletin seçtiklerine ayar vermek isteyen bir dildi. Gece değil gündüz yayınlasalardı yine tepki çekecekti.

İmzacılar amiral olunca meslekleriyle ilgili bir gerekçe aramış ve bulmuşlar. Montrö Sözleşmesi.

Doğrudur amirallerin uzman olması gereken bir konudur. Ama savcılığın açtığı tahkikatta ortaya çıktı ki amirallerin -farklı düşünenleri tenzih ediyorum- asıl hedefi sarık cübbe giyen amiralden yola çıkarak iktidara parmak sallamakmış.

Montrö'yü araç olarak kullanmışlar. Muvazzaf bir amiralin sarıklı ve cübbeli fotoğrafından yola çıkarak ordunun içine FETÖ benzeri örgütlerin sızmasına tavır koymakmış amaçları.

Özürleri kabahatlerinden büyük.

'Biz dindar subaylardan rahatsız olduk' diyemiyorlar da iktidara parmak sallamak için FETÖ'yü bahane ediyorlar.

Sarık cübbeden geçtik hangi FETÖ mensubu subay takkeli olarak görülmüş acaba? Takkeyi de bırakın hangi FETÖ mensubu subay namaz kılarken görülmüştür?

FETÖ mensubu subayların namaz bile kılmadıkları kendilerinden şüphe edilmesin diye alkol dahi aldıkları, daire kapılarının önüne alkol şişeleri koyarak ve Atatürkçü görünerek kendilerini sakladıklarını bilmeyen mi var?

FETÖ kelimenin tam anlamıyla takıyye yapmış kendilerini Atatürkçü göstererek sızmışlardır.

Sarıklı cübbeli fotoğrafı medyaya servis edilen amiral ise kışlada değil, törende değil, sokakta değil, kapalı bir mekânda namaz kılarken başına sarık sarmış sırtına cübbe giymiş. Bunun neresi suç?

Sarık cübbe suç olsa bütün imamları içeri tıkmak gerekir başta diyanet işleri başkanı olmak üzere.

Kapalı mekânda namaz kılarken sarık cübbe giymek değil ama o fotoğrafı medyaya servis etmek asıl konuşulması gereken konu odur.

Kapalı mekânda namaz kılan bir Müslümanın sarık cübbe giymesi konuşulması bile gerekmeyen bir konudur. O kişinin özel hayatıdır. Asıl konuşulması gereken o özel hayatın medyaya servis edilmesidir.

O fotoğrafı medyaya servis eden her kimse 28 Şubat sürecinin zihniyetini taşıyan bir provokatördür.

Bildiri yayınlayan amiraller de sarık cübbe bahanesiyle bu milletin değerlerine karşı takındıkları tavrı açığa vurmuşlardır.

Amirallerin asıl rahatsızlıkları milletin Peygamber Ocağı olarak bildiği ordudaki subayların dindarlığıdır.

Kıbrıs harekatına katılmış bir yüzbaşı, 'Allaha ve ahiret gününe inanan subaylar ve askerler haricinde savaşa katılan herkes bunalıma girdi. ' demişti.

Askerlik ölümle burun buruna icra edilen bir meslektir. Ölüm kişinin dünya ile alakasının kesilmesidir. Ahirete inanmayan için ölüm yokluktur. Müslüman ahirete ve vatan müdafaasında ölenin şehit olduğuna inanır ve gözü kapalı dalar savaşa.

Müslüman Allah'ın emirlerine riayet eder yasaklarından kaçar. Namaz emirlerinden biridir en önemli olanıdır. Dinin direğidir. Bir Müslümanın mesleği ve rütbesi ne olursa olsun namaz kılması kadar normal bir şey yoktur. Hele de Peygamber Ocağı'ndaysa, hele de Muhammedcik anlamında Mehmetçik sıfatını taşıyorsa.

Sarık ve cübbe namazın şartlarından değildir ama sarıkla kılınan namazın sarıksız kılınandan 25 kat daha fazla sevaplı olduğu mealindeki hadisten yola çıkarak sarık sarmışsa ona söylenecek söz yoktur. Hacc'da ve umrede ihram giymek ne kadar normalse namazda cübbe sarık da o kadar normaldir. Dolayısıyla kapalı mekânda namaz kılan amiralin sarık ve cübbesi onunla Allah arasındadır. Kimseyi ilgilendirmez.

Toplumun reddettiği LGBT'yi kanıksayan ama sarık cübbeyi görünce rahatsız olanlar, makamı rütbesi ne olursa olsun, millete ve değerlerine tepeden bakan kendi toplumuna yabancı çevrelerdir.

Türkiye artık eski Türkiye değildir. Vesayet dönemi bitmiştir. Devlet millet kaynaşmasının gerçekleştiği yeni bir Türkiye vardır.

Milli Savunma Bakanlığı'nın bildiriye verdiği şu cevap da yeni Türkiye'nin resmidir: 'Sultan Alpaslan'dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e kadar binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen; milli manevi ve mesleki değerler ile asil milletimizin bağrından çıkan ve Peygamber Ocağı olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri, Atatürk'ün belirlediği akıl ve bilimin ışığında; anayasa çerçevesinde; yasalar ve sayın cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda; sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında; milletin emrinde; görev ve sorumluluklarının bilincinde daima görevinin başındadır.'

Nokta.