Muhalefetin işi Ukrayna'da bitti

Yuvarlak masa partneri 6+1 partileri daha güçlerini birleştiremeden zafiyet geçiriyor.

Ukrayna'da yaşananlara dair yaptıkları değerlendirmeler ve her koşulda iktidarı eleştireceğiz derken düştükleri durum nedeniyle devlet yönetmekten, özellikle de kriz anında devlet yönetmekten, liderlik etmekten ne kadar uzak olduklarını ayrı ayrı ispat etmiş bulunuyorlar.

En keskin düşüş Meral Akşener'in.

Kendini ülkücü, milliyetçi olarak tanımlayan ve 6+1 ittifakında HDP iş birliğini kamufle etme görevini üstlenen İyi Parti Genel Başkanı Akşener, twitter hesabından yaptığı Ukrayna açıklamasında Beyaz Saray sözcüsünü aratmadı.

Ve ABD Büyükelçisiyle bir ayda dört kez görüşmenin meyvesini verdi:

"Türkiye Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı, kendisini kırılgan hale getiren S400'lerden acilen kurtulmalı, Akkuyu Nükleer Santrali'ni derhâl millileştirmeli, bölgesel istikrara risk oluşturabilecek Kanal İstanbul projesini durdurmalıdır."

Millet ittifakının tutkalı, bu sözleriyle hem gerçekleri çarpıttı hem de Batılı devletlerin çıkarlarını Türkiye'nin milli çıkarlarının üstüne koydu.

Türkiye'nin açıktan saldırı altında olduğu 2010 sonrası dönemde bizzat müttefikimiz olan Batılı ülkelerce hava savunma sistemi sahibi olmamızın engellendiğini, füze saldırısına açık ve savunmasız kalmamızın istendiğini, ihtiyaç karşılamak için Rusya'dan mecburen aldığımız S-400'lerin Türkiye'nin göğüne kalkan olacağını bilmiyor olabilir mi Sayın Akşener?

Bunu bilmeyen siyasetçi "milliyetçi" olabilir mi?

Bilip de aksini ileri süren bir siyasetçi Türkiye gibi etrafı kuşatılmış bir ülkede devlet yönetimine gelebilir mi?

Gelirse o ülkenin akıbeti Ukrayna gibi olur mu olmaz mı?

CHP'de durum daha aleni.

Biliyorsunuz CHP lideri de onunla adaylık yarışına giren İBB Başkanı da artan bir çabayla kendilerine destek bulmak için senatör-büyükelçi düzeyinde pek çok Avrupalı-Amerikalı isimle görüşüyor.

Kılıçdaroğlu bu hafta İngiliz haber ajansı Reuters'e verdiği röportajda CHP iktidarında S-400'leri Rusya'ya iade etmeyi, Türk askerini Suriye'den çekmeyi, Türkiye'yi katliam yapmakla suçlayan PKK destekçisi akademisyenlerin sırtını sıvazlamayı taahhüt etti.

İstanbul'un karla boğuştuğu gece ABD Büyükelçisiyle balık yiyen, Türkiye düşmanlıkları pekişen Cem Özdemir ve Kati Piri gibi isimlerle görüşen İmamoğlu'nun bu görüşmelerde ne konuştuğu tahmin edilse de -henüz- bilinmiyor.

Anlayıp anlamadan her şeye "I'm ok" demesinden endişe ediliyor.

Muhalefet bloğuna eklemlenen, bir dönem Dışişleri Bakanlığı da yapanlar ise Erdoğan'ın hangi koşullarda hangi kişilerle "doğru bir milli politika" geliştirmeye çalıştığını ispat edercesine kendi koordinatlarını veriyorlar.

Üstelik Erdoğan'ı eleştirmek isterken kendilerini fena açık ediyorlar.

Ali Babacan'ın NATO'dan önce, hatta NATO'ya rağmen Türkiye'yi Rusya'nın önüne atma önerisi mesela. Çok acayipti.

Öte yandan büyük talihsizlik yaşıyorlar.

Batı ülkelerini, AB kriterlerini yücelterek kılavuz edindiklerini ilan etmelerinin hemen ardından herkese ayan oldu ki Batının kendisi o kriterlere değer vermiyor!

ABD'nin senatörleriyle, büyükelçileriyle AB'nin yetkilileriyle bin bir ümitle görüşen, ABD Başkanınca doğrudan yüreklendirilen "şu bizim talihsiz muhalefetimiz" Batının daha önce yüreklendirdiği Zelenski'yi nasıl da ortada bıraktığını titreyerek izliyor olmalı.

Oysa idrak eden için örnek çok.

Aynı ABD Suriye'de müttefiklerini yalnız bıraktı. Türkiye'yi yalnız bıraktı.

Referandum için yüreklendirdiği Kuzey Irak Kürt Yönetimini ortada bıraktı.

Afganistan'da kendisiyle çalışan Afganlıları gözlerinin yaşına bakmadan Taliban'a bıraktı.

Şimdi de "NATO'ya alacağım" diye heveslendirdiği Ukrayna'yı "Rus ayısının" önüne attı.

Yapayalnız bırakıldık diyor Zelenski.

Bizimkiler neye güveniyor?

Çok önemli değil ama muhalefetin laf olsun diye muhalefet yaptığına güzel bir örnek de Özgür Özel'den.

CHP Grup Başkanvekili CHP'nin kanalı Halk TV'de iktidarı hedef alıyor. Dışişleri Bakanlığının defalarca yaptığı açıklamayı yok sayarak birçok ülkenin Ukrayna'da yaşananları önceden vatandaşlarına aktardığını söylüyor. Şöyle bir zamanda Türkiye'yi 'büyük devlet' olmamakla itham ediyor.

Kadere bak ki o esnada canlı yayına bağlanan bir Türk genci, Türk büyükelçiliğin 10 gün öncesinden 15 bin Türkü tek tek arayarak bilgi verdiğini, sürekli irtibat kurduğunu söylüyor!

Ezcümle tam heveslenmişken muhalefetin işi daha başlamadan Ukrayna'da bitiyor!