Neden başkası değil?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başkanlık sisteminin diğer adıdır. Eksiği fazlası tartışılır ama bu sistemde partilerden ziyade seçilecek başkan önem arz eder.

Bu sistemde partiler değil adaylar yarışır.

Kazanan aday da yürütme erkinin tek sorumlusudur.

Bu itibarla da aday fevkalade önemlidir dolayısıyla da dünyaya, bölgeye ve ülkeye bakıldığında 2023 seçimlerinin tarihi bir seçim olacağı rahatlıkla görülebilir.

Dünyadaki gelişmelere baktığımız zaman kuzeyimizde yaşanan savaşın genişlemesi hatta 3. Dünya Savaşı'na evrilmesi çok da uzak bir ihtimal görünmüyor!

İsveç Finlandiya neden alelacele NATO'ya dâhil olmak istiyor sizce?

Ya da Yunanistan'ın cürmü ne ki bu kadar celalleniyor?

Başkan Erdoğan yönetimindeki Türkiye, sadece bu savaş sürecinde takip ettiği dengeli politika ile hasımlarının dahi takdirini kazanan bir ülke olmuştur.

BM'nin yapması gerekeni Türkiye Cumhurbaşkanı tek başına üstlenmiş ve başarıyla neticelendirmiştir.

En son geçen hafta Hollanda Başbakanı Rutte -ki Türklerden ve İslam'dan nefret eden bir politikacıdır- Türkiye'nin buğday koridoru konusundaki politikasını tebrik etmiştir.

Esir takası gibi koridor süresinin uzatılması gibi icraatları söylemeye gerek yok.

Türkiye savaşan iki tarafla da irtibatı olan dünyadaki tek ülke olma özelliğini koruyor!

Şimdi, muhalefetin muhtemel adaylarından birinin ülkenin başında olduğunu düşünün. Bugün Türkiye ABD'nin safında Rusya'yla savaşan ve ambargo uygulayan bir ülke konumunda olacaktı.

Ana muhalefet lideri ABD'de bunu açıkça söylemedi mi? Altılı masanın ikinci büyük ortağının lideri hanım, Rusya'yla ilişkileri kesmemiz gerektiğini söylemedi mi?

Muhtemel adaylardan bir diğeri Batı diplomatlarıyla can ciğer kuzu sarması değil mi?

Her şeyi bir kenara bırakın, muhalefetin adaylarından birinin seçimi kazanması demek Türkiye'nin ABD safında savaşa destek vermesi demektir. Bunun anlamı şikâyet edilen pahalılığın katlanması, enerji kıtlığı, üretim sıkıntısı ve krizlerdir.

Ukrayna Cumhurbaşkanı savaştan sonra yaptığı ilk dış ziyareti ABD'ye yaptı ve orada savaşın uzatılması kararı alındı.

Savaşın uzaması demek aynı zamanda genişlemesi demektir. Türkiye'yi Balkanlar'da, Kafkaslar'da ve Ortadoğu'da büyük riskler bekliyor demektir.

O şartlarda muhalefet adaylarının cumhurbaşkanı olduğunu düşünün!

Parti, ideoloji, din, mezhep ve etnik köken saiklerini bir kenara bırakarak manzaraya baktığımızda Başkan Erdoğan'ın Türkiye'nin başında bulunmasının tüm dünyanın faydasına olduğu görülür.

Onun için 2023 seçimlerinde Başkan Erdoğan'ın başarılı olması dünya için de önemli bir gerekliliktir.

Emperyalizme karşı dik durabilen, itiraz edebilen, 'dünya beşten büyüktür' diyebilen ikinci bir etkin lider bulunmuyor!

O çok demokratik, çok insan hakları ve özgürlükler edebiyatı yapan Batı ülkeleri pandemide birbirlerinin sağlık ürünlerini ve maskelerini çalarken, Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye 150 ülkeye sağlık malzemesi hibe ederek insanlığın ne olduğunu gösterdi.

Başkan Erdoğan'ın liderliği sadece bize değil dünyaya gerekli ve bunu sağlamak da Türkiye seçmeninin elinde!

Bölgesel sorunlara göz attığımızda orada da Başkan Erdoğan'ın liderliğinin ne derece önemli olduğunu görürüz.

Ege, Doğu Akdeniz, Libya, Suriye, Irak, Azerbaycan ekseninde dönen sorunlara bakıldığında Başkan Erdoğan'ın liderliği sayesinde hem bölge insanının çıkarları hem de Türkiye'nin çıkarlarının gözetildiği ve muhtemel senaryolara da ülkemizin hazırlıklı olduğu görülür.

Türk Devletleri Konseyi'nin Türk Devletleri Teşkilatına dönüşmesi tek başına bir devrimdir. Azerbaycan'la gerçekleşen yakınlaşma ve tek başına Şuşa Beyannamesi NATO sözleşmesi kadar önemli bir güvenlik tedbiridir.

Geçen hafta yapılan Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Savunma Bakanları'nın toplantısı da gönül eğlendirme toplantısı değildi!

Dolayısıyla etnik kökeni, dini mezhebi siyasi görüşü ne olursa olsun bu ülkenin vatandaşlarının 2023 seçimlerinde tercihlerini Başkan Erdoğan'dan yana koymaları hem kendilerinin hem de bölgenin çıkarınadır.

Meseleye bir Müslüman hassasiyetiyle bakıldığında ise, kimi beklentileri gerçekleştirememiş olmasına rağmen muhtemel adaylarla mukayese edildiğinde Başkan Erdoğan'dan başkasına oy veremezler.

20 yıllık devrim mahiyetindeki icraatlara bakmak yeterlidir ama ona 'zaten görevidir' diye itiraz ediyorlar. Hoş görevi olanların geçmişte neler yaptığını gördük!

Benim için onlar da yeterli ama bir Müslüman olarak iki sebepten dolayı tercihim Erdoğan'dan yanadır.

Birincisi, kendisini yakinen tanıyorum, dini bütün ihlaslı bir Müslüman. Zaten öyle olmasaydı salon toplantılarında birkaç kadeh alkol alsaydı, bir iki salon dansı yapsaydı şimdi yere göğe sığdıramazlardı. Diğer muhtemel adayların bu alanda başkanın yanına bile yaklaşamayacakları malum.

İkincisi, dış dünyayı takip eden ve uluslararası tartışmalara katılan bir gazeteciyim.

Dünya mağdurlarının Erdoğan sevgisine, hele de Müslümanların Erdoğan'ı umut olarak görüyor olmalarına bizzat şahitlik eden biri olarak Erdoğan'a oy vermek gerekir diye düşünüyorum.

Hafta içinde bir dost ile bu minval üzere konuşurken niye 'desteklemek farzı ayn olur' demiyorsun diyerek çıkıştı bana!

Ben fetva makamı değilim ama dünya nüfusunun bir ferdi olarak, bu ülkenin vatandaşı olarak ve bir Müslüman olarak tercihimin Erdoğan'dan yana olduğu düşünce ve inancına sahibim.

Nokta.