*Ýstanbul'dan Necmi Turhal diyor ki: 'Kýlýçdaroðlu'nun C.Baþkaný adayý olduktan sonra belki de hayatýnda ilk kez Cuma namazýna gitmesi sýrf halký kandýrmasý için deðil mi? Daha önce de, C. Baþkaný adaylýðý gündeme gelince, ÝBB Baþkaný E. Ýmamoðlu'nun, Anadolu þehirlerine yaptýðý gezilerdeki programýný açýkladýðý dev panolarda, 'Cuma Namazý'na hangi camide kýlacaðýný' bile yazdýrdý.
Namazýnda-niyazýnda olan, yani tabiî hallerinin gereðinin yerine getiren Müslümanlar câmilere ve namaza gittiklerinde, hemen 'din istismarý' diye tepinen laikler, bu riyakârca davranýþlar karþýsýnda ise, sessiz kaldýlar, belki de, 'Kandýralým þu halký.' hesabýna yattýlar.
--Evet, bu okuyucumuz böyle diyor. Hemen belirtelim ki, öylelerinin bu gibi davranýþlarýnda bir riyakârlýk koktuðu hemen her Müslüman tarafýndan fark ediliyor. Ama doðrudur ki, sessiz kalýnýyor. Ayrýca, bu gibi davranýþlar ilk de deðil. Geçmiþte de çok görüldü. 12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi öncesinde Meclis'te, C.Baþkaný seçimi için yapýlan ve sanýrým oylama turlarý 120'yi geçmiþti, yine de c.baþkaný seçilemiyordu. Eski Darbeci subaylardan Muhsin Batur isimli em. Hava Orgenerali de CHP'nin adayý idi ve Meclis'teki oylamalarda Erbakan'ýn MSP'sinin desteðini elde edebilmek için, Cuma namazlarýna bile gitmeye baþlamýþtý.
Ve halkýmýz sessizce ve içten içe gülüyordu, bu duruma. Ama karþý da çýkmýyordu. Çünkü o gibilerin davranýþlarýndaki genel riyakârlýk tahmin edilse bile, alenî niyet ve kalb okumaya kalkýþmak da doðru deðildir. Çünkü kalbleri deðiþtiren, Allah'u Teâlâ'dýr. Kalblerde olaný okumaya gerek yok. O gibilere, 'Allah hidayet nasib etsin.' deyip kenarýndan teðet geçmek, en doðru hareket olsa gerek, sanýrým. Bugün de Kýlýçdaroðlu'nun halký kandýrmak için öyle yaptýðýný düþünen varsa, ona oy vermez, olur biter.
*Mustafa Sergen diyor ki: 'Beni yanlýþ anlamayýnýz. Herkes dünyanýn baþka yerlerine giderken, hayatlarýnda biriktirdiklerinden hareketle, Hacc veya Umre için Mekke ve Medine'ye gidenlere de elbette saygý duyulmalýdýr. Ama ülkenin geçirdiði büyük Deprem Faciasýndan sonra 83 bin kiþinin 'Umre' ziyareti yapmayý ileride daha müsaid bir zamana erteleyip, o Umre paralarýný bu insanlara verseler, Umre'den daha fazla faziletli bir durum ortaya çýkmaz mý?
Yûnus Emre, 850 sene öncelerde, 'Ýstersen var bin Hacc'a. Hepisinden eyice, bir gönüle girmektir.' dememiþ miydi.
Umre'yle ilgili olarak bu yönde kararlar alýnmasýný teklif ederken, Hükûmet'ten isteðim de þu: Tedavi, eðitim-öðretim ve ticaret dýþýnda diðer yurt dýþý çýkýþlarda da, turistik geziler için, bu 1 sene için, kiþi baþýna bin dolar alýnmalýdýr. Ülkenin bu büyük acýsý lafla deðil, böyle paylaþýlmalýdýr.'
--Yerinde bir teklif olarak düþünülebilemez mi?
*
*Hamburg'dan Tahsin Saygýn: 'Hamburg'daki geçen hafta Kilise'ye yapýlan ve 7 kiþinin öldürüldüðü saldýrý haberini alýnca, 'Ýnþaallah, saldýrgan bir Müslüman deðildir.' diye dua ettim. Çünkü bu Avrupa kamuoyunda, bir silâhlý saldýrý olur olmaz, akla ilk gelen, yazýk ki, Ýslâm ve Müslümanlar oluyor. Böylesine bir algý meydana getirdiler. Ama saldýrgan 'Müslüman' çýkmazsa, daha bir mutsuz oluyorlar ve konuyu 'familiendrama/ Aile faciasý' veya 'Verrücktheit/ Çýlgýnlýk' gibi tavsiflerle ve bir-kaç vah-vah'la geçiþtiriyorlar.
Bu son saldýrýda da, öyle oldu ve muradlarýna eremediler. Çünkü 7 kiþiyi öldüren, 10'dan fazla insaný da yaralayan saldýrgan'ýn bir 'yerli alman vatandaþý' olduðu anlaþýldý.
*Almanya'dan Özay Aslan diyor ki: 'Selamunaleykum Selahaddin aðabey, Star gazetesinde 8 Mart günü, "Kumar masasýndan blöf yaparak kalkýp sonra da geri dönmek ve..." baþlýklý yazýnda Âmid mevzuuna deðinirken þöyle düþündüm:
'Eðer, biz 'Diyarbekr'e, 'Âmid' diyenlere karþý çýkmazsak, o zaman Konstantinapol diyenlere de "elbette, Ýstanbul'un tarihteki adýdýr" mý diyeceðiz?'
Ve ayrýca þunu da ekleyeyim: '6 Mart gecesi, Saadet Partisi önünde C.Baþkaný adayýnýn çýlgýn gösterilerle ilân olunuþu, gerçekte, Türkiye'de, 14 Mayýs 2023 seçimlerinde "Dünya Sistemi'nin zaferini ilan etmek isteyiþi'nin resmidir.
15 Mayýs sabahý, inþaallah onlarýn oyunlarýnýn ve emellerinin milletimiz tarafýndan bozulduðunu göreceðiz.'
--Aleykumselâm Özay kardeþim. 'Sui misal, misal olmaz', yani kötü örnek, örnek alýnamaz.
Evet tekrarlayalým. Âmid, Diyarbekr'in Arabça metinlerde asýrlarca önceden beri kullanýlan bir diðer ismidir. Hattâ, son 100 yýlýn en büyük hattatlarýndan kabul edilen ve Büyük camilerdeki hat yazýlarýnýn pek çoðunu yazmýþ olan merhûm Hâmid Aytaç üstad da, imza olarak, 'Hâmid-i Âmidî' imzasýný atardý yazýlarýnýn sonuna. Bu yazý örneklerinden birçoðunda o ismi hâlâ görebilirsiniz.
Ýstanbul'a Konstantinapol denilmesine gelince. Evet, Yunanistan, bir gün Ýstanbul'a hâkim olmak megalo-Ýdeasýndan vazgeçmiþ deðil. Onun için ona tepki gösteriliyor. Ama unutmayalým ki, bizim kendimizden korkumuz yoktu. Bu yüzden de, Osmanlý'nýn son dönemine kadar, hattâ o dönemde basýlmýþ altýn paralarda bile, Arabça olarak 'Kostantýniyye' yazýldýðýný görürüz. Kaldý ki, Ýstanbul ismi bile, eski Bizans'tan, Roma Ýmparatorluðu'ndan kalma bir isimdir. Onun yerine 'Ýslambol' da denilmiþtir, ama tutmamýþtýr. Güçlü oldunuz mu, bu korkulara kapýlmaya gerek yoktur.
*S. Acar Bursa'dan yazýyor: Eczacý dostum anlatýyor. Bazý doktorlar inadýna, piyasada olmayan ilaçlarý, hem olmadýðýný; hem de o ilâcýn o hasta için gerekli olmadýðýný bile bile yazýyorlar; vatandaþ, eczaneye geliyor, o ilacý bulamayýnca beddualar ederek ayrýlýyor. Maksad da zâten bu neticeyi saðlamak. Vatandaþý, Tayyib Bey'den soðutmak...
Eczacý dostumun bir diðer gözlemi daha. 'Yaþlý bir hasta geliyor, göz rahatsýzlýðý var. Saat 16 civarýnda. Yanýnda tesettürlü bir kýzý da var. Günlerden Cuma. Dr. muayene yapmýyor, müþkülât çýkarýyor, 'Pazartesi gel.' diyor.
'Baksaydýnýz ya adamcaðýza.' diyoruz.
Adam, gayet rahat, 'Baksak n'olacak ki, gidip yine Tayyib'e oy verecek.' karþýlýðýný veriyor.
*
*Boyabat'tan Mehmed Oruç: '(Merhûm) Abdurrahim Karakoç'un bir þiiri var, tam da bugünün siyaset fýrýldakçýlarý karþýsýnda þaþkýnlýk geçirenlere hitaben yazýlmýþ gibi. 'Beden ölür, çürür, cana bakýn siz./ Kim kiminle yürür, ona bakýn siz./ Býrakýn dönsün, dönme dolaplar / Haktan, hakikatten yana bakýn siz.'
*
Turgay Mýzrak isimli -þiddetli ve hiddetli muhalifim olan- okuyucum, 'Türkiye'deki, bütün darbeler tefeci bezirgan zihniyetin önünü açmak için yapýlmýþtýr' diyor, ama, 27 Mayýs 1960 Darbesi'ni bunun dýþýnda tutup, onu temize çýkarmaya çalýþýyor; üstelik de, halkýmýzý en derinden sarsan 10 yýllýk bir baþvekil olan ve milletin iradesiyle seçilen Adnan Menderes ve 2 Bakaný'nýn idâm edildiði bir darbeye sahib çýkýyor.
--Bu okuyucu, dün, Birlik Vakfý'nýn Ýstanbul- Çemberlitaþ'taki merkezinde, Yeni Þafak Genel Yayýn Yönetmeni Hüseyin Likoðlu ve Star Genel Yayýn Yönetmeni Nuh Albayrak beylerin, hele de son 100 yýlýmýzdaki Darbeler üzerine verdikleri konferansý dinleseydi, bu kadar aykýrý deðerlendirmeler yapmaktan kaçýnýr ve herhalde biraz insaflý olmak gereðini duyardý.