*Sadece ülke içinden deðil, Almanya'dan, Ýngiltere, Amerika, Belçika, Arabistan, Mýsýr ve hattâ Güney Afrika'dan mesaj gönderen bazý okuyucularýn ortak konularý aþaðý -yukarý ayný.
Bu yüzden, bu Pazar Hasbihali'nde onlarýn her birisinin ismini vermeden, deðindikleri konularýn aþaðý-yukarý ayný þekilde olduðunu belirtmekle yetinelim:
Diyorlar ki: 'Biz Müslümanlar olarak, hem geldiðimiz ülkenin, hem de diðer Müslüman coðrafyalarýnýn meselelerini devamla konuyor, aramýzda tartýþýyoruz. Ama aramýzda bazýlarý, 'Yavv arkadaþ, siz de her þeyi hemen dýþ güçlere baðlýyorsunuz.' diyorlar. Biz, emperyalist odaklara, az- biraz eleþtiri yaptýðýmýzda, bazýlarý týpký Türkiye'deki iç muhalefet'in '6-7'li Masa' etrafýnda birleþmiþ 'yýkýcýlar' taifesi gibi itirazlar ediyorlar. Adetâ, o dünyalarýn güçleri ve yaþayýþ tarzlarý karþýsýnda kendi kimliklerini yitirmiþ ve afyon yutturulmuþçasýna ayný þeyleri tekrarlayýp duruyorlar. Öyleleri karþýsýnda ne yapalým?'
--Hangi konu ve meseleyi konuþursanýz konuþunuz; muhatabýnýz, kendi doðrusundan þekk'e/ þüpheye düþmüþ de, doðru olaný anlamaya çalýþan birisi ise. Onu mutlaka ikna etmek veya doðru yola getirmek iddiasýyla deðil, kendi doðrularýmýzý onun talebi üzerine paylaþmak için anlatabiliriz.
Ama bizi akýllarýnca açýða düþürmek ve üstünlük saðlamak hayaliyle tartýþma konusu açanlarla boþ yere çene yormaktan ve onlarý ciddîye almaktan kaçýnmak da bir yöntemdir.
Çünkü hele de, dünyaya bakýþ açýlarýný günümüz haberleþme ve iletiþim araçlarýnýn yaydýðý ölçülere göre belirleyenlere ne söylesek, boþtur.
Ama gerçekten de konularý ve dünyada olup bitenleri anlamak saikiyle bize yaklaþanlara da, kendi inanç kaidelerimizin temel ölçüleri ve tevâzû içinde olabilmemiz gerekir. Hz. Peygamber (S)'den gelen bir 'hadis' rivayetinde, 'insanlara akýllarý kadar ve anlayacaklarý þekilde konuþunuz.' buyrulmuþtur.
Unutmayalým ki, Kur'an-ý Mübîn'de de, Hz. Mûsâ, Fir'avun'la görüþmeye giderken, kendisine, Firavun karþýsýnda 'qavl-i leyyîn' /yani, mülâyemetle hitab etmesinin emredildiði beyân olunur.
Bu hatýrlatmalardan sonra, þunu da ifade edelim ki, dýþ güçler veya daha net bir ifadeyle emperyalist-þeytanî güçler, bir canavardýrlar ve kendileri dýþýndakileri insan yerine bile koymazlar.
Ýngiltere prenslerinden Harry denilen alçak kiþi, daha geçenlerde, Afganistan'da -vatanlarýný, topraklarýný kendi inanç ölçülerine göre korumaya, kurtarmaya çalýþan- onlarca Afgan Müslümanýný öldürdüðünü' gururla anlatýrken, 'Onlarý insan bile saymadýðýný ve daha çok öldürmediði için hayýflandýðýný' söylememiþ miydi, hâtýratýnda? Onun âbisi ve de þimdi artýk Ýngiltere Veliahdi de olan William da, 'Ukrayna -Rusya Savaþý'ný Avrupa kýtasýna yakýþmadýðýný, bu gibi kanlý savaþlarýn ancak, Asya, Ortadoðu ve Afrika için normal karþýlanabileceðini' söylememiþ miydi?
*
Ve dahasý. Türkiye'yle ilgili olarak ise.
Türkiye'nin tarihî arka-planýnda büyük bir Müslüman gücü unutulamadýðýndan, bu Müslüman güç, bütün emperial- þeytanî güçler için hâlâ da bir korkulu rüyâ ve tekrarlanmasý istenmeyen bir hâtýradýr.
Yunan Baþbakaný Miçotakis, 5-6 ay kadar önce Amerika'ya gidince, Amerikan Kongresi'nde yaptýðý ve defalarca ve dakikalarca alkýþlanan konuþmasýnda, Amerikalýlarý 'Osmanlý Ýmparatorluðu'nun ihya edilmek istendiði' iddiasýyla korkutmaya çalýþýp, Helenizmin tarihî acýlarýnýn dindirilmesi için, kendilerine destek olunmasý yolunda acýklý nutuklar çekmemiþ miydi?
(Bu vesileyle ekleyeyim ki, ünlü Osmanlý tarihçisi Prof. Halil Ýnalcýk, -resmî ideoloji sýnýrlarý içinden çýkamadýðý pek çok tavýr ve fikirleri de serdetmiþ olsa bile-, ömrünün son demlerinde ilginç bir hatýrasýný aktarmýþ ve Almanya'nýn Munich þehrinde yapýlan bir uluslararasý toplantýda, bir kardinal yaptýðý konuþmada, 'Ayasofya'nýn kubbesine bir gün, Bizans'ýn 'Altýn Haç'ý yeniden dikilecek.' þeklinde bir konuþma yapýnca o toplantýdaki bütün katýlýmcýlarýn, o kardinalin ateþli konuþmasýný dakikalarca alkýþladýðýný ve bunu asla unutmadýðýný hýnçla söylemiþti. Ama Ýnalcýk Hoca, Ayasofya'nýn bir tevhîd mabedine yeniden kavuþturulduðunu göremeden gitmiþti, bu dünyadan.)
*
Öyle bir dünya, güçlenen bir Türkiye için, elbette iyi þeyler düþünmeyecektir. Bizler de düþmanlarýmýzýn güçlenmesinden memnun olmuyoruz herhalde.
Daha 3 sene önce bugünlerde de, Amerikan Baþkanlýðý'na hazýrlanan Joe Biden, 'Türkiye'nin Ortadoðu, Doðu Akdeniz ve Kuzey Afrika'da Amerikan siyasetlerine zarar veren bir siyaset izlediðini, Erdoðan'ýn iktidardan demokratik yolla uzaklaþtýrýlmasý için, içerdeki muhalefetle iþbirliði yapýlacaðýný' müjdelememiþ miydi?
Amerika'nýn yýllarca BM'deki Baþ temsilciliðini yapan ve sonra da Trump'ýn Baþkanlýðý zamanýnda Amerikan Ulusal Güvenlik Baþdanýþmaný John Bolton da daha evvelki gün, 'Erdoðan'ýn iktidardan uzaklaþtýrýlmasý için, Türkiye'deki muhalefetle birlikte çalýþýlmasý' çaðrýsýnda bulunmadý mý?
Ýngiliz 'Economist' dergisi, 3-4 gün evvel ve de herhalde Türkiye'yi çok sevdiðinden (!?), 'Türkiye'deki Erdoðan diktatörlüðü'nü yeniden gündeme getirip, ay yýldýzlý bayraðýn hilâlinin iç yüzüne, Erdoðan'ýn siluetini ustalýklý þekilde çizmemiþ miydi?
Ýngiltere'nin 1 ve 2. Dünya Savaþlarý'ndaki ünlü devlet adamlarýndan Winston Churcill, 'Ýngiltere'yi anlamak isteyen, Avrupa'yý anlamalýdýr; Avrupa'yý anlamak isteyen de Hristiyanlýðý anlamalýdýr.' demiþti.
2000'li yýllarýn baþýnda vefat eden Papa 2. Yuhanna Paulus, ise, 'Birleþik Amerika, Hristiyanlýðýn gücüdür, onun zayýf düþmesine etki edecek þekilde davrananlar, Hristiyanlýðýn zayýflamasný istiyorlar demektir' demiþti.
Bu bakýmdan, Ýngilizlerin bu ünlü dergisini sýradan bir medya organýnýn deðerlendirmesi olarak okumamak gerekir herhalde.
*
Daha baþkalarý, meselâ Fransa Baþkaný Emmanuel Macron da çok mu farklý?
'Rusya- Ukrayna Savaþý'nda savaþýn iki tarafýna da eþit mesafede durarak, iki tarafla da konuþabilenin sadece Erdoðan olmasý herhalde memnuniyet verici deðildir.' ve de, 'Türkiye Fransa'yý, Afrika'daki etkinlik alanlarýný kuþatmaya çalýþýyor.' diyen de Macron deðil miydi?
Kezâ, Orta Asya'daki yeni devletlerin liderlerine 3 sene öncelerde, 'Buralarda yeni Erdoðanlar istemiyoruz.' diye ihtar çekenlerin kim olduðu da unutulmamalýdýr.
*
Türkiye'nin bugün geldiði nokta ve sergilediði güç, onlarý elbette kýzdýracak. Ama asýl kýzýlacak ve hattâ acýnacak olanlar
hâlâ da, 'Her þeyi dýþ baský ve oyunlara baðlýyorsunuz.' diyenler deðil mi?
Tekrar edelim, 'Kurdun kuzuyu yemek istemesine þaþýlmamalý. Þaþýlacak olan, kuzunun kurda gönül vermesidir.'
Emperial dünyanýn kurtlarý, canavarlarý, her daim pusudadýrlar.
Böyleyken, bugün Ýsveç Hükûmeti'nden 'ifade özgürlüðü' diye izin alarak Stokholm'daki Türkiye B. Elçiliði önünde Kur'an-ý Kerim Yakma þölenleri tertib eden çaðdaþ barbarlar karþýsýnda, içimizdeki nice laikler, 'Ahh, medenî dünya! Ahh çaðdaþlýk! Ahh, Ýskandinav ülkeleri!' diyenler ne diyeceklerdir dersiniz?
*