Orduya hakaret ‘haram' deðil mi?

CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu bir süredir dini terminolojiyi kullanarak AK Parti’ye yükleniyor. ‘Bu iktidara oy vermek haramdýr’ gibi sözler sarf ediyor.

Kýlýçdaroðlu’nun siyaset ve muhalefet yaparken dini kavramlar kullanmasýnda bir beis yok, her ne kadar bir dönemler bunu laikliðe aykýrý bir durum gibi görseler de milletin hamurunun yoðrulduðu deðerleri benimseyerek kullanmalarý olumlu bir durum olur.

Ancak deðil Kýlýçdaroðlu’nun hiç kimsenin vatandaþýn siyasi tercihlerini ve siyasi davranýþlarýný dini açýdan yargýlama gibi bir hakký yoktur. Hiçbir parti baþka bir partiye oy verilmesini dini açýdan yargýlayýp, yaftalayamaz.

Ayrýca Kýlýçdaroðlu dini kavramlarý da yanlýþ kullanmaktadýr. Bir davranýþ haram-helal ile deðil günah-sevap ile vasýflandýrýlabilir. Kötü bir þey yapmak ‘haram’ olmaz, ‘günah’ olur.

Örneðin bir CHP milletvekilinin orduya yönelik hakaretamiz ifadesini eleþtiren birçok kiþi ‘ayýptýr, günahtýr’ gibi ifadeler kullandý. Acaba Kýlýçdaroðlu’na göre böyle bir hakarette bulunmak haram mýdýr, helal midir, günah mýdýr, sevap mýdýr?

Yani Kýlýçdaroðlu’nun olur olmaz yerlerde günah yerine haram demesi de yanlýþtýr, herhangi bir kiþiyi dini açýdan yargýlamaya kalkmasý da yanlýþtýr.

CHP lideri fetva makamý gibi hüküm veremeyeceði gibi, Hristiyanlýktaki dini liderlik gibi kimseyi aforoz edemez.

CHP’li milletvekilinin sözleri bilinçaltýndaki bir kýzgýnlýðý yansýtýyor. Askere, orduya, TSK’ya yönelik bir kýzgýnlýk hali yaþýyorlar.

Asker-sivil iliþkilerinin normalleþmesi CHP’yi hiç mutlu etmedi.

Askerin yetki ve sorumluluk alanýnda hareket etmesi, siyasete müdahale etmemesi de CHP’ye mutluluk vermiyor.

Bileðini bükemediði iktidarlara karþý dâhili veya harici vesayet odaklarýndan medet ummak CHP açýsýndan bir siyaset tarzýydý.

Bugün bu beklentisi karþýlýk bulmuyor.

Asker asli iþini yapýyor ve üstün bir baþarýyla yapýyor. Vatan savunmasýnda da milli güvenlik çýkarlarýmýzýn bölgesel düzeyde korunmasýnda da TSK alkýþlanacak bir performans sergiliyor.

CHP ise askerin her konuda bir direnç göstermesini istiyor. Bu beklenti güvenlik politikalarý için de geçerli, diðer siyasi konular için de geçerli…

Hükümetin Suriye, Doðu Akdeniz, Karabað, Libya politikalarýný eleþtiren CHP’liler askeri bu politikalara ‘ortak’ gibi görüyorlar. Siyasi iktidar-ordu iliþkisini ‘ortaklýk’ gibi gören bu çarpýk anlayýþ neticede askere kýzgýnlýk duyuyor.

Yani CHP’nin kýzgýnlýðý ordunun hem güvenlik politikalarýna, hem de diðer politik konulara karþýtlýk sergilememesinden kaynaklanýyor.

Oysa devlet kurumlarý arasýndaki iliþki ‘ortaklýk iliþkisi’ deðildir. Ýktidar da, Meclis de, TSK da, diðer devlet kurumlarý da anayasal zeminde kalarak ülkesi ve milleti için üzerine düþen vazifeyi yerine getirmektedir. Devlet organlarý ve kurumlarý arasýndaki uyum ve koordinasyon olmasý gerekendir.

Türkiye’nin terörle mücadeleden bölgesel konulara kadar geniþ bir alanda askeri kabiliyetleriyle göz doldurduðunu bir dönemde TSK’yý yýpratacak söylemlerde bulunmak milli bir tavýr olamaz.

Orduyu tahkir ve tezyifle tahrik etmeye çalýþmak açýk bir provokasyondur ve son derece yanlýþtýr.