Evde iki tekir kedimiz var; Miya ve Mişa.
İki kız kardeş, iki farklı karakter.
Geçenlerde 1 yaşına girdiler. Çok neşeliler.
Onları öyle çok seviyoruz ki, daha önce neden ve nasıl kedisiz bir hayat sürmüşüz diye sık sık hayıflanıyoruz.
Hayvan sevgisi insan olmanın bir cüzü gibi. Can taşıyan, kalbi atan, gözleri olan, gözleriyle gözlerinizin ta içine bakan, sevgisini cömertçe gösteren dilsiz canlılar hayvanlar.
Şehirlerde değil de tabiatta olsalar yaradılışları gereği hayatlarını idame ettirebilecekken insanoğlunun onları evcilleştirmesi ve yerküre üzerinde her yeri sahiplenmesi yüzünden artık insana muhtaç haldeler.
Sahipli evcil hayvanlar için sorun yok; bir ön kabul olarak bakım ve korumasının sahibi tarafından hakkıyla yapıldığını varsayarsak sokaklarda sahipsiz, aç susuz dolaşan hayvanlarla ilgili hepimizin sorumluluğu olduğu açık.
Barınmaları, doyurulmaları, aşılanmaları, kısırlaştırılmaları şart.
Öte yandan hem hayvanların bakımı hem de insanların saldırgan hayvanlardan korunması açısından bir mevzuata gerek vardı. İhtiyaç duyulan Hayvan Hakları Kanunu geçen yaz TBMM'den geçti.
Bu sayede aşıları, barınak koşulları, evcil hayvan dükkanlarında kedi köpek satılmaması, yük hayvanlarının çalıştırılma koşulları, sirklerin yasaklanması, belediyelerin hayvan barınağı açma yükümlülüğü gibi çok önemli başlıklar hükme bağlandı.
Üstelik hayvana eziyet, kötü muamele, istismar, öldürme gibi eylemlerde bulunanlara hapis cezası da öngören cezai yaptırımlar getirildi. Gayet de iyi oldu.
Üzücü olaylar nedeniyle sıkça gündem olan saldırgan tabiatlı köpeklere getirilen yasaklar da çok önemliydi.
7332 sayılı kanuna göre "Pitbull Terrier, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasilerio ve bunların melezlerinin üretilmesi, satılması, sahiplendirilmesi, sergilenmesi, hediye edilmesi, ülkeye girişi tamamen yasak".
"Daha önceden tehlikeli türleri olanlar 6 ay içinde hayvanlarını kısırlaştıracak. Bu hayvanlar kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız dolaştırılamayacak, halkın yoğun bulunduğu yerler ile çocuk oyun alanları ve parklara sokulamayacak".
Buraya kadar tamam.
Lakin canımızı yakan olaylar üzerinden bakınca cezalar kafi gelmiyor.
Gaziantep'te 4 yaşındaki Asiye'yi parçalayan Pitbull vahşeti mesela.
Kanuna göre "kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız dolaştırılamayacak, halkın yoğun bulunduğu yerler ile çocuk oyun alanları ve parklara sokulamayacak" denilen Pitbull cinsi iki köpek, sahipleri tarafından tasmasız, ağızlıksız şekilde Şahinbey'de çocuk oyun alanına salındılar ve 4 yaşında dünya güzeli bir yavrumuzu parçaladılar.
Etraftan koşanlar köpeklerin ağzından zor almış çocuğu!
Köpekler oyun oynayan Asiye'yi baş ve boğaz bölgesinden hayati tehlike oluşturacak şekilde yaralamış...
Kulağı kopmuş çocuğun!
İşitme sorunu yaşayabilirmiş!
Yanağı parçalanmış, derisi kasları hatta kemikleri zarar görmüş!
Yaşadığı dehşetin, korkunun, duyduğu acının tarifi olabilir mi ya!
Üstelik hala hayati tehlikesi var yavru kuşun.
Canı yanıyor...
Tüm kalbimle dua ediyorum, Allah onu anne babasına bağışlasın. Hiç olmamış gibi tez vakitte iyileşsin inşallah Asiyecik.
Ama hayati tehlikeyi atlattığında da yıllarca üst üste ameliyat olmak zorunda kalacak Asiye. Yüzünde, boynunda, ensesinde, saçlı deride bu korkunç olayı unutmasını engelleyecek türden yara izlerini deformasyonu belki ömrü boyunca taşıyacak.
Reva mıdır Allah aşkına?
Zevk için, etrafa hava atmak yahut korku salmak için veya başka bir saçma sebeple yasak olan köpek cinsini besleyip yasalara aykırı şekilde sokağa çıkaran "sahipleri" ise hiçbir şey olmamış gibi -sırf 60 bin TL para cezasını ödedikleri için- ellerini kollarını sallayarak dolaşabilecekler!
Adil mi bu?
Ben razı değilim! Gönlüm de aklım da kabul etmiyor. Olmaz!
Taammüden cinayetten yargılanmaları gerekiyor.
Hapis cezalarını da insanların arasında değil bir hayvan barınağına konulan hücrede çekmeliler.
Caydırıcı bir yaptırımı olmazsa hasta ruhlu insanlar hem hayvan sevgisini suiistimal etmeye, hem başka çocuklara kadınlara zarar vermeye devam edecek.