'Psikolojik savaþ' askerleri; tarafdarlar, karþýtlar, yalakalar, fýrsatçýlar ve 'boþver'cileriyle; yani, hepimiz..

Haziran-2023 Seçimleri'ne þunun þurasýnda 18 ay kadar bir zaman kaldý. Ama, elbette, hele de son 6 ay, 'siyasî rekabet'in en hýzlý ve ateþli dönem olacaðýndan, seçimlere 1 yýl kaldý da diyebiliriz.

Her seçim, bir mücadeledir, hattâ bir savaþtýr. Çünkü, sonuçlarý, herhangi bir askerî savaþta elde edilen zafer veya uðranýlan yenilgiden daha az önemli olmaz.

Ve savaþlarýn illâ da bedenleri öldüren silâhlarla yapýlmasý gerekmez. Bu seçim savaþlarýnda da silahlar, inançlardýr, ideolojilerdir, kültürlerdir, dünya görüþleridir, hattâ ticarî maslahat ve menfaatlerdir. Seçim savaþýnýn da, askerleri vardýr; ama, üniformasýz..

Bu açýdan bakýldýðýnda, bir sosyal bünyede rüþd yaþýnda olan herkes, þu veya bu tarafýn askeri durumundadýr.

(Sözgelimi, Ýstanbul 1. No.lu Barosu'nun geçen hafta yapýlan kongresinde, 'özgürlük , insan haklarý, hukukun üstünlüðü' deyince mangalda kül býrakmayan binlerce avukatýn attýklarý 'Biz, biz, ..... (filanýn) askerleriyiz!' þeklindeki nâralar, nasýl bir faþist ve güce taptýrmayý hedef alan diktatörlüðün takipçisi olduklarýnýn çarpýcý bir örneðini göstermesi bakýmýndan ilginçti.)

*

Evet, hepimiz, inandýðýmýz deðerlerin, bize dünyaya bakýþýmýzýn kýstasýný veren inançlarýn, ideolojilerin, kültürlerin, menfaatlerin, hattâ zevklerin ve heveslerin askerleriyizdir.

'Asker' derken, birilerini suçlamak için böyle bir niteleme yaptýðým sanýlmaya.. Þahsýmý da dýþarýda tutmuyorum. Kendi aslî inanç deðerlerimin muhafazasý ve hâkim kýlýnmasý mücadelesinde küçük bir 'nefer' olmak idealine son nefesime kadar baðlý kalmak isterim; baþkalarý da kendi dünyalarýnýn..

Çocuklar ve zekâ engelliler dýþýnda, kimse 'tarafsýz' deðildir. Kararsýzlýk da bir taraf olmaktýr.

'Bizler muhalifiz' diyenler bile bir taraftadýrlar; bunu kendileri de bilirler; ama, bir de, 'muhalif olmak aydýn olmak demektir' diye uydurduklarý bir laf oltasýna takýlacak birilerini bekleyenler vardýr ki, her onlardan bizim cenahta da bazýlarý yok deðildir.

O gibilerle tartýþmak da faydasýzdýr..

Yolunu bulamayýp yardým isteyene, bildiðimiz kadarýyla yardým etmek, yol ve yön tarifi vermek elbette güzel bir tavýrdýr. Ama, yardým istemeyene, yol-yordam sormayana, 'Gel, sana yardým edeyim..' demek, en hafifinden iþgüzarlýk olur..

*

Ne, herkes benim gibi inanmaya ve düþünmeye mecburdur; ne de ben, baþkasý gibi inanmaya ve düþünmeye.. Hayata bakýþ ve deðerlendiriþimin aslî ölçüleri açýsýndan, kesin-kes ayrý düþtüklerime, uzlaþamayacaklarýma, 'lekum dînukum veliyedîn.. /Sizin dininiz size, benimki de bana..' der geçerim; benim aslî deðerlerine açýkça saldýrmadýklarý müddetçe.. Çünkü, benim aslî ölçümü Kur'an-ý Mubîn böyle öðretiyor.. Kezâ, 'Baþkasýna bir din'in, bir dünya görüþünün zorla yüklenemeyeceðini' de kesin olarak belirtiyor, 'La ikrâhe f'i'd-dîn' hükmüyle..

*

Evet, artýk 'seçim sath-ý maili'ne girmekte olduðumuz bir dönemde bu konuya niye mi deðiniyorum?

Ortalýk 'psikolojik savaþ askerleri' ile dolu da, ondan.. Evet, sýradan propagandacý deðil, asker!

Herhangi bir dâvanýn 'tarafdar'ý olanlara bir þey söyleyemezsiniz.. O, kendi yönünü bulmuþtur.

'Muhalif' olana da bir þey söyleyemezsiniz, o da tarafýný, yönünü belirlemiþtir.

Küçümsenmeyecek bir sosyal kesim de 'boþver'cidir, öyleleri tuzu kuru, ensesi kalýn, iþleri týkýrýnda; düþünmek, akletmek zahmetine de katlanmak istemeyenlerdir.

*

Ama, baþka birileri daha var ki, asýl problem onlar..

Onlar, yalakalar ve fýrsat gözetleyenlerdir.

Yalakalar, çanakyalayýcýlar yeni efendileri için de hazýrlýklýdýrlar her an..

'Hudâ göstermeye âsâr- ý izmihlâl bir yerde,

Ehibbâ, 'þive-i yaðma'da mebhût eyler a'dâ'yý..'

(Allah bir yerde çözülme emâresi göstermeye.. O zaman, dostlarýn yaðma sofrasýna üþüþmesi, düþmanlarý bile þaþýrtýr..)

*

Fýrsatçýlar ise, bazan bir dâvanýn en samimî baðlýlarýndan bile daha ateþli tarafdar imiþçesine dil ve gözyaþý döken ve her safta, her siperde bulunan 'bukalemun' karakterlilerdir. Onlar, sûret-i hak'tan görünerek muhatablarýnýn sinir uçlarýný öyle tahrik ederler ki, bunlar gerçekte, siperlerde askerlere, komutanlarý hakkýnda dedikodu yayan, onlarýn ehliyetsizliðinden, iþbilmezliklerinden dem vuran kurnaz 'psikolojik savaþ ajanlarý'dýrlar. Bir takým iddialarý doðru olsa bile, öyleleri, siperlerde, 'Savaþa ne gerek var? Ahh.. Barýþ ne güzel!.' diyen, 'savaþ kýrýcýlarý'dýrlar.

Evet, herkes yerini, tarafýný bilsin.. Enfâl Sûresi, 42'de buyrulduðu üzere, (meâlen) 'Helâk olan da bilerek olsun, felâh bulan da bilerek bulsun..'

*

Þahsen, bugün, yanlýþsýz ve mükemmel bir devlet ve rejim ütopyasý peþinde deðilim. Sadece kendi inandýðým deðerlere, ülke içi ve dünya þartlarýný da göz önünde bulundurarak ve fiîlen, sadece bu ülkeyi deðil, bütün gönül coðrafyamýzý da kucaklamaya çalýþan ve 40 yýl öncelerde hayal bile edemeyeceðimiz merhalelere ulaþtýranlarýn safýnda ve tarafýndayým..

Sýrf, bir kiþiyi yýkmakta birleþtiklerini ap-açýk ilân edenlerin safýnda olan veya onlarýn ekmeðine yað sürenlere ise..

Merhûm Mehmed Âkif ne diyordu:

'Yýkmak insanlara yapmak gibi kýymet mi verir,

Onu en çolpa herifler de, emîn ol becerir.

Sâde, sen gösteriver, 'iþte budur kubbe' diye

Ýki ýrgatla iner þimdi Süleymaniye..

Ama, gel kaldýralým dendi mi heyhât o zaman

Bir Süleyman daha lâzým yeniden, bir de Sinan'.

*