Tam üzerimize sıçrayan nefret salyalarını nasıl temizleyeceğiz diye düşünürken rahmet yağdı. Allaha şükürler olsun. Gökten kemik yağmasını bekleyenlere yağmur duasını anlatamazsın güzel kardeşim. Bir tane eski sürüm ekran kartı, işportadan deney tüpü " Antalya'ya Ağustos'ta yağmur yağmaz bilime inanın demiş". Ne diyeyim " O kemik yağmayacak bilime inanın" mı diyeyim.
Bunların bilimi de peruk çıktı.
Duasından başka silahı olmayanlar sadece kendi nefisleriyle savaşır.
Bizi bir dua eksiği bir ah fazlası bitirebilir demiştim.
Dua , Alnımıza yazılanları secdede okumaktır.
Dua, geminizin Limana yanaştığını hissettiren dalgadır.
Dua, Anneni hatırladığında gözlerini onun gözleriyle dolduran rahmetin adıdır.
Dua, babanı özlediğinde onun ceket ceplerini karıştırıp son çekildiğin fotoğrafları bulmaktır.
Dua, Seni hiç terk etmeyen dostunu hatırlamaktır.
Dua senin Hira'ndır.
Seni yeniden başlatan dua, bittiğini fısıldayan pusudaki kötüleri sana asla yaklaştırmayacaktır.
Düşünüyorum biz böyle hissediyoruz. Biz, lapa lapa yağan hüzünlerin bereketini gördüğümüz sevinçlerin sonrasında , okuldan eve dönen çocuk gibi oluyoruz annemize anlatır gibi Allah'a anlatıyoruz.
Rabbim ben derdimi sana anlattığım için seviyorum . Bana güzel haberler veren sensin.
Şimdi bu bizim hissettiklerimizi " 21. Yüzyılda yağmur duasına çıkan insanlara yapısal reformları anlatamazsınız" diyen iktisatlı beyin sahibinin anlaması mümkün müdür?
Bunların kafacıklarına göre "Yağmuru evrene mesaj göndererek dilemekte sıkıntı yok, yağmuru dua ile istemekte sıkıntı var ".
Ellerini kavanoza sokmuş gibi büzüştürüp havaya kaldırdığında homurdanma sesi çıkardığında sıkıntı yok , ellerini Allaha açtığında sıkıntı var.
Yahu ekonomik boy deterjan plastiği kafasıyla sizin inandıklarınızı dalga konusu yapan hatun sizden daha çağdaş oluyor öyle mi ?
Bakın aynı tulum kafa, İzmir depreminde enkaz altından sağ salim çıkarılan Ayda için göğe yükselen Allah'a şükür sesimizden rahatsız olmuştu.
Bunlar kim biliyor musunuz ? Bunlar yedikleri çöp şişlerle Kurban bayramına duvar ören çağdaşlar (!)
Tabakları kürdan mezarlığıdır, kafaları orman kebabı ama Kurban dediğinde otu gübresiyle yiyor havaları cepte.
Meteorolojiden aldıkları bilgilere göre pikniğe çıkan, mangal yaparken yağmur yağınca da Meteorolojiye telefon açıp kızan bilimsel kafa bu .
İstihkanın bütün inanışlarda olduğunu bilmiyor oluşları da körlükleriyle duydukları gururdan.
Kimi azdı , kimi kudurdu , kimi kusmuk torbasında taşıyor cüssesini , kimi böğürdü lakin sineklerin mecrasında orkestra şefi .
Kimi boyacı, kimi sıvacı , kimi çamurdan heykel, izlemekten yoruldum her yer ifrazat seli.
Bir tane oyuncu varmış oyuncu dediğin halayda son mendil. Orman yangınlarıyla alakalı patolojiye gitmesi gereken hareketler yapıyor. Kendisini Tayland'da sinekler yemiş yakalandığı hastalık sebebiyle Devletimiz uçak göndermiş . Yaptığı çirkefçe nefret salyalı açıklamalara bakarsak sinek gelmiş kendisi Tayland'da kalmış.
Orman yangınlarıyla ilgili devlet neredeee diye çığıran bu şahıs mağdur kardeşlerimize devletten gelecek yardımı duyunca " Onlardan yardım alacaksanız ben vermem diyor ".
Sen kimsin , sen aynaya bak ve kendinle ilgili notlar al bence. Allah herkese olgunlaşacak hamlık versin. Öyle çiğsiniz ki sinek paça sıyırarak konar.
Devlet neredeee diye bağırıp devletin yardımına çavlamak, söndürülemeyecek bir hasetlikle yanıyor oluşunuza delil.
Ağzınızın kenarından saçtıklarınıza bizi muhatap etmeyin, değer yargılarımız başka olabilir lakin bu kadar basitliğinize duvar örmediğiniz sürece sıvadıklarınıza bizi dahil edemezsiniz.
Midemizin kaldırmadığını aklımıza yedirmeye çalışmayın.