İngiliz yayın kuruluşu BBC'ye konuşan İngiltere Kraliyet Deniz Kuvvetleri'nin başındaki Amiral Sir Tony Radakin, Ukrayna'daki savaşla ilgili olarak, 'Rusya acı çekiyor. On gün öncesine göre daha az güçlü. Rus kuvvetlerinin önde gelen unsurlarından bazıları, Ukrayna'nın karşılık vermesiyle büyük ölçüde yok edildi. Rusya, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bu ölçekte askerî faaliyet göstermedi ve inanılmaz derecede karmaşık ve zor bir durum...' demiş, geçen hafta içinde...
*
Tabiatiyle, bir zıdlaşmada taraflar birbirlerine karşı, 'psikolojik savaşın propaganda taktikleri'nden istifade ederler.
Rusya da, karşısına çıkacak hiçbir güç olmadığından, 'dünyanın en büyük askerî gücü'nün kendisi olduğu propagandasını yapıyor halkına...
Ama, üzerinde durulacak asıl konu, iki tarafın dışında kalanların, bu değerlendirmelerine nasıl bakılması gerektiğidir.
Kraliçe'nin bu amirali, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, Rusya'nın bu büyüklükte bir askerî faaliyet gösterip göstermediğini, bir de o eski Doğu ve Batı Blokları'nın karar merkezleri dışında kalan halklara sorsaydı, değerlendirmesinin yanlışlığını hemen anlayabilirdi. Ama, o, Rusya'nın sadece kendilerine tehdit ve tehlike teşkil edip etmediği açısından değerlendirmiş...
Bu amiral, meselâ, Macaristan'da halk kitlelerinin komunist rejime karşı, 'Nem! Nem! Şuha.!.. /Hayır, hayır! Asla!..' feryadlarıyla ve Başbakan İmre Nagy liderliğinde gerçekleştirdikleri '1956-Macar Ayaklanması'nı Sovyet Rusya tanklarının nasıl ezdiğini ve halktan binlercesinin ölmesinden ayrı olarak Başbakan İmre Nagy'nin Sibirya'ya götürülüp birkaç ay sonra da idâm edilişini önemsememiştir bile!
*
Kezâ, 1968'de Çekoslovakya'da, Başbakan Alexander Dubçek liderliğinde, bağımsızlık ve hürriyet nidâlarıyla başlayan başkaldırı, komunist Doğu Bloku'nu sarsınca ve dünya Prag'da neler olacağını korku içinde beklerken, (henüz Çek ve Slovakya diye bölünmemiş olan) Çekoslovakya'nın Pilsen şehrinde, Sovyet Rusya ve Doğu bloku ülkeleriyle Çekoslovakya'nın bir uzlaşma andlaşması imzaladığına dair akşam haberiyle dünyaya rahat bir nefes aldırılmışken... Hemen o gecenin şafağında Varşova Paktı ordularının binlerce tankının Çekoslovakya'yı işgali de Mr. Amiral için büyük çaplı bir askerî harekât değilmiş, demek ki...
*
1980'lerde, Polonya'daki komunist rejime karşı Leh Walesa liderliğindeki İşçi Ayaklanması olan 'Solidarite'/Dayanışma'nın, General Jaruselky'ye yaptırılan bir askerî darbe ile önlenişi de küçük bir operasyon olmalı ki, onu da geçelim...
*
1978 yılının Nisan ayının son günlerinde bir Müslüman toprağı olan Rusya'nın, Afganistan'da yerli komunist kuklalarına yaptırdığı kanlı bir komunist darbe ile, bu ülkeyi 13-14 sene boyunca, yüzbinlerce askeriyle işgali altında tutup, kan ve ateş içinde kavurması ve yüzbinlerce Müslümanı katletmesi de kapitalist Batı Bloku için, önemsiz bir askerî harekâttı..
Ocak-1990'da (Qanlı Janvar'da) yüzlerce Rusya tankının Azerbaycan'ın merkezi Bakû'ya girip sivil halktan yüzlercesini öldürüşü ve yaralayışı da Sir Amiral cenabları açısından küçük bir operasyondu.
Kezâ, 1995'lerde Çeçenistan'da 300 bine yakın Müslüman halkın katledilişi de Rusya'nın küçük 'operasyon'larından biriydi.
Ama, Ukrayna'da İngiltere ve müttefikleri hareketsiz duruma düşürüldükleri için, Rusya'nın bu savaşı, son 70 küsur yılın en büyüğü!!
*
Aynı şekilde ve sadece kendileri bir tehlikeyle karşılaşınca... İngiliz Sarayı'nın istikbaldeki muhtemel mirasçılarından birisi olacak olan Cambridge Dükü Prens William da, Rusya'nın Ukrayna'ya askerî saldırısı karşısında, 'savunmasız sivil halkın çektikleri' için o kadar duygulanmış ki... "Bu savaşı Avrupa'da görmek alışılmadık bir durum... Bu gibi savaşlar Asya ve Afrika'da normal!." demiş. 'Prens' dediysek, genç, tecrübesiz sanmayalım, 40 yaşında kocaman birisi...
Öyle ya, Kraliçe'nin ülkesinin yufka yürekli insanları, bu gibi savaşların Asya ve Afrika'da olmasını isterler; sadece istemez, plânlarlar...
*
Evet, Londra'ya giderseniz, orada dünyanın her yanından, her ırktan, renkten, kavim ve dinden yüzbinlerin, dışlanmadan yaşadıklarını görürsünüz...
Ama, o, her ırk, renk, kavim veya dinden insanların asıl ülkelerindeki hemen her türlü kanlı boğuşmaların üzerindeki örtüyü biraz kaldırırsak; sadece Osmanlı'nın çökertilmesi ve hele de, -asırlarca sağlıklı şekilde çalıştırılamamış olan- en temel İslâmî kurumların o şeklini bile kendisi için tehdit olarak görüp yok edilmesi fikrini kimlerin beynine, kimlerin şırınga ettiğini düşünmek bile, arka planda hele de İngiliz emperyalizminin olduğunu gösterir. Osmanlı'nın enkazı üzerinde İngiliz emperyalizmince kurulan onlarca rejimlerin başına oturtulan yerli kukla liderler eliyle, bütün Osmanlı halklarının birbirlerine ırkçı veya kavmiyetçi anlayışlarla nasıl düşman edildikleri de aynı merkezin plânlaması değil miydi?
*
Bu arada, Ukrayna Başkanı Volodimir Zelensky'ye de birkaç söz... O da, 'Rusya-Ukrayna Savaşı'nı, 'Avrupa'da 80 yıldır görülmeyen korkunç bir savaş...' diye niteliyor...
Elbette, küçük bir savaş değil, ama, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, Bosna'da 1992-1997 arasında 5 yılı aşkın bir süre ve 250 binden fazla insanın katledildiği, 'jenosid' çapındaki savaşı olsun hatırla ki Zelensky efendi, digergamlık/başkasının da düşünmek hasletinden biraz da sana erişsin... O zaman, geçmişte yaptığın gibi, İsrail rejiminin, Filistinli ordusuz, savunmasız sivil kitleleri bombardıman edişi'ne, 'İsrail'in kendisini savunma hakkı...' diye alkış tutmazsın, belki...