Saðlýk çalýþanlarýna þiddet niçin son bulmuyor?

Ben oðluma aylardýr sarýlamýyorum...

Bizi görmeye geldiðinde sokak kapýsýnýn dýþýnda bir sandalyeye oturuyor, öyle uzaktan maskelerimizle bir kaç kelam edip dualarýmýzla yolluyoruz onu... Benim gibi yüzlerce hekim annesi de kuþkusuz ayný durumda. Evlatlarýmýzýn birer nefer gibi, cephede düþmanla mücadele eden birer asker gibi, küresel hastalýða karþý bizi korumak yolunda seferber olduklarýný biliyoruz...

Ya anne babasý hekim, hemþire veya saðlýk görevlisi olan binlerce yavru, onlar ne yapýyorlardýr dersiniz... Annelerine babalarýna sarýlamadan büyüyor onlar. Hekimler, hemþireler, evlerine bile gidemiyorlar, pansiyonlarda, otel odalarýnda, yurtlarda yatýp kalkýyorlar... Onlar olmasa, bizi ambulansa kimler bindirecek, sedyemizi kimler taþýyacak, hastalýðýmýzý kimler tedavi edecek? Saðlýk çalýþanlarýna yönelik þiddet, insanlýða yönelik þiddettir. Ýnsanlýðýn var oluþ hakkýna yönelik þiddettir...

Pandemi süreci de bize dayanýþmanýn anlamýný öðretemeyecekse, ne öðretir acaba? Geçen gece Keçiören Eðitim Araþtýrma Hastanesi’nde vicdanlarýmýzý çatlatacak bir zorbalýk yaþandý. Ankara’nýn merkezindeki bu hastaneyi gayet iyi biliyorum. Bir arý kovaný gibi, ýþýklarýný söndürmeden, gece gündüz nasýl yüksek bir tempoyla çalýþtýðýna þahidim. Bir silahlý çatýþma olmuþ, çatýþmada aðýr yaralanan iki kardeþten birisi kurtarýlmýþ, diðeri ise vefat etmiþ. Allah rahmet eylesin. Eylesin de, ölen hastanýn yakýnlarýnýn hastaneye hücum ederek çýkarttýklarý nümayiþ, saða sola saldýrmalarý ve ameliyathaneyi basmaya kalkýþmalarýný dilimizi yutarak izledik...

Zavallý hekimler, üzerlerindeki ameliyat önlükleriyle kapýlarý zor tutuyorlar, sedyelerden barikat yapmýþlar, kapý dýþarýdan yumruklanýyor, açmaya zorluyorlar, ameliyathaneye kýstýrýlmýþ doktorlar ise birer karýnca gibi kapýya yapýþmýþlar... Allahým o kapý ne olur açýlmasýn diye dua ettim videoyu seyrederken... O korkunç manzarayý unutmamýz imkansýz...

Kimse buna dur demeyecek mi? Bu çocuklar o kadar aðýr bir ders programý altýnda okudular, o kadar çok zorlu sýnavlardan geldiler ki bugünlere! Hastalar ve hastalýklarla çevrili yaþamlarýnda, her gün ölümün içinden geçiyorlar! Hayat-memat arasýndaki o ince çizgiyi tutan kiþiler onlar... Saðlýk çalýþanlarýna yönelik þiddete karþýyýz deyince bitecek mi bu iþ? Sadece kamu spotlarýnda, temennilerde, sosyal medya kampanyalarýnda mý kalacak bu iþ? Yahu, hayatlarýmýzý borçluyuz, her gün hasta yakýnlarýndan þiddet gören doktorlara? Onlara vuran el taþ kesilir!

Geçtiðimiz ay, Bezmialem Týp Fakültesi Rektörü dostum, Prof. Rümeyza Kazancýoðlu hocamýzla karþýlaþtýk, maskeli olduðu için kendisini tanýyamadým. Zira belki on beþ kilo kadar vermiþti, bir elif gibi, bir defne dalý gibiydi... ‘’Hocam’’ derken gözümden yaþ geldi. Çünkü hocamýzýn pandemiyle mücadele sýrasýnda gösterdiði örnek hizmet esnasýnda korona hastalýðýna tutulduðunu biliyordum, Allaha þükür geride kalmýþtý hepsi... Bir hastahaneden çok evim ve ailem gibi gördüðüm Bezmialem Týp Fakültesi hastanesi, Ýstanbul’un dert analarýndandýr, yükü aðýrdýr. Bu süreçte çok sevdiðim hekim dostlarým, Prof. Ýbrahim Tuncay ve Prof.Muhammed Emin Akkoyunlu hocalarýmýz da hastalandýlar ve iyileþir iyileþmez, iþlerinin baþýna döndüler. Kim bilir kaç hekim, kaç hemþire hastalandý mücadele sýrasýnda, kimileri iyileþti, kimileriyse þehit oldu... Hastahanenimizin baþ meleði arkadaþým hemþire Fatma Erdoðan haným ve ekibindeki çalýþkan arkadaþlarý da bu zorlu savaþta, mesai mefhumu düþünmeden, ölümcül hastalýðýn içindeydiler... Allah hepsinden razý olsun. Hastane köþesine düþmeyen bilmez, canýnýzla uðraþýrken, baþýnýza deðen bir þefkatli el, sizi hayata baðlar. Onlarýn haklarýný ödeyemeyiz.

Saðlýk çalýþanlarýna yönelik þiddete karþýyýz! Saðlýk çalýþanlarýna yönelik þiddetin en aðýr þekilde cezalandýrýlmasýný istiyoruz. Ceza, iþin adli kýsmýdýr ve þiddetin sonrasýnda gelir. Biz, þiddeti öncesinde bitirebilmek için neler yapmalýyýz ona bakalým. Þiddeti kültürel olarak önleyebilmenin yollarýný aramalýyýz. Bu içerikte, televizyon dizileri, filmler, hikayeler, ders programlarýnda anlatýlar olmalý. Sanat, bu duyarlýlýðý konu edinmeli. Diyanet, hutbelerinde buna dikkat çekmeli. Medya bu meselenin farkýndalýðýný oluþturmakta öncülük etmeli. Hep birlikte acilen düþünelim...