Geçen hafta seçim barajýnýn yüzde 5'e düþürüleceði konusunda mutabakattan bahseden haberler yansýdý medyaya.
Yüzde 10'dan 5'e düþmesi elbette ki olumlu bir geliþmedir.
Ancak baþkanlýk sistemine geçtikten sonra ben seçim barajýnýn anlamsýz olduðunu düþünenlerdenim.
Baraj, parlamenter sistemde siyasi istikrarý korumak için düþünülen bir yöntemdir. 1980 öncesi siyasi yelpazenin hükümet kurmadaki zorluðu düþünülerek siyasi istikrar gerekçesiyle yüzde 10 barajý konmuþtu.
Doksanlý yýllarda onun da istikrarý saðlamadýðý ortaya çýktý. Yine 1980 öncesinde olduðu gibi koalisyonlara mahkûm olduk.
Siyasi istikrarýn garanti edildiði tek sistem baþkanlýk sistemidir.
Türkiye baþkanlýk sistemine geçtiði için artýk siyasi istikrar garanti altýndadýr. Seçilen baþkan 5 yýl boyunca icrayý hükümet edecektir.
Siyasi istikrar garanti edildiði için ve de partiler arasý ittifak yasallaþtýðý için seçim barajýnýn hiçbir anlamý kalmadý.
Bugün Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Ýþçi Partisi, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi, Demokrat Parti, Demokrasi ve Atýlým Partisi, Deva Partisi, Yenilik Partisi ve Demokratik Bölgeler Partisi seçim barajýna raðmen mecliste temsil edilmektedirler.
Dolayýsýyla seçim barajý yüzde 5 deðil yüzde 15 bile olsa gizli/açýk ittifak sistemi kimi partilerin mecliste temsiline engel olamýyor. Bu gerçeði görmemiz lazým.
Baþkanlýk sistemiyle siyasi istikrar saðlandýðýna göre ve ittifaklar yoluyla partiler baraj engelini aþtýðýna göre seçim barajýnýn hiçbir anlamý yoktur; bence seçim barajý sýfýrlanmalýdýr.
Bir muhalefet lideri sanki ilk kez kendisi keþfediyormuþ gibi, 'yüzde 1 oy alan siyasi partilerin liderleri mecliste temsil edilsin' diyor.
Yüzde 1 oranýnda oy alan siyasi partilerin mecliste temsil edilmesi görüþünü Birlik Vakfý olarak 2013 yýlýnda Ýsmail Kahraman beyin baþkanlýðýnda, sekretaryasýný þahsen yürüttüðüm baþkanlýk sistemini teklif eden anayasa taslaðýnda gündeme getiren de bizdik.
Orada 100 milletvekilinin Türkiye Milletvekili olarak belirlenmesini önerdik. Her siyasi parti 100 kiþilik bir aday listesi sunacak; her parti aldýðý oy oranýna göre Türkiye Milletvekili çýkarmýþ olacak. Mesela AK Parti %41 oy alýrsa listenin ilk 41'i seçilmiþ olacak; CHP %23 alýrsa listenin ilk 23'ü vekil seçilmiþ olacak. %1 alan parti de bir vekil seçmiþ olacak böylece temsilde adalet saðlanmýþ olacak.
Seçim bölgelerinde ön seçim ve tercihli sistemi teklif ettiðimiz için partinin ihtiyacý olan uzmanlar da böylece genel merkezlerin kontenjan adayý olarak meclise girmiþ olacaklar.
Daraltýlmýþ seçim bölgesi fikri de yine bizim tekliflerimiz arasýndaydý.
Parti üyelerinin -delegelerin deðil- katýlýmýyla aday belirleme yöntemi olan önseçim ve seçmenin tercihini öne çýkartacak olan tercihli sistem oportünistleri devre dýþý býrakýr ki, bu da siyasette temizlik demektir!
Önseçim ya da tercihli sistem, teþkilat ve seçmen desteði olmayanlarýn milletvekili seçilmelerine imkân vermez.
Seçmen tercihiyle gelmiþ vekil güçlü vekildir; güçlü vekillerin oluþturduðu meclis de güçlü meclis olur.
Mesela önseçim olsaydý bugün AK Parti'de bir dönem iki dönem üç dönem hatta dört dönem milletvekili seçilip bugün baþka partilerde muhalif takýlan arkadaþlarýn kaç tanesi acaba milletvekili seçilebilirdi?!
Ben söyleyeyim.
Tamamýna yakýný milletvekili olmayý ancak rüyalarýnda görürlerdi.
Kerameti kendinden menkul bu arkadaþlarýmýz AK Partideyken hiçbir eleþtiride bulunmayýp bugün müzmin muhalif gibi hareket etmelerini seçmen çok iyi deðerlendirmektedir. Halk desteðinin nerelerde olduðu, hepsi bir araya geldikleri halde, yüzde birlerde gezmelerinden gayet net anlaþýlmaktadýr.
Siyasi ihtiras insaný böyle yapýyor.
Ýþte taban desteði olmadýðý halde merkezi yoklama sistemiyle listelere konup seçilen, liste dýþý kalýnca da partisine düþman kesilenlerin önüne geçecek olan en saðlýklý yol, belediye baþkan adayýnýn da milletvekili adayýnýn da parti üyelerinin -delegelerin deðil- ön seçimiyle belirlenmesi seçmenin tercihiyle seçilmesinden geçmektedir.
Yoksa mevcut sistem daha çok küskün üretir.