Dünkü seçim sonuçlarýný iktidar açýsýndan mutlak maðlubiyet, dolayýsýyla muhalefet açýsýnda da mutlak zafer olarak mý deðerlendireceðiz?
Özellikle Ýstanbul üzerinden büyük bir hesaplaþma yaþandýðýný söyledikten sonra bu soru önemli.
Günün sonunda bir yerel yönetimler seçimi atlattýk deyip geçemiyoruz da.
Olaðanüstü hâl ruhumuza iþledi geçen yazýmýzda söylediðim gibi.
Hep bir hesaplaþma psikolojisi siyasetimizi yönlendiriyor.
Bu sadece bizim dönemimize iliþkin bir durum da deðil.
Refik Halit Karay'ýn Aydede dergisinde 1922 yýlýnda yazdýðý yazýlara bakýn, üç aþaðý beþ yukarý ayný psikolojik durumla karþýlaþýrsýnýz söz gelimi.
Neden?
Bir türlü sükûnete kavuþamadýk...
Batýnýn oluþturduðu anaforda ruhumuz bir hercümerçle kavrulup duruyor.
Onun için de gerçekleri daha az dinliyoruz...
Düþmanýn birkaç kavramýna perestiþ etmiþ bir zihin kalýbý ile de birbirimizi boðazlamak için fýrsat kolluyoruz.
Daha doðrusu, kendi kurduðumuz pusunun içinde çürümeye yüz tutmuþ benlik yönlendiriyor hareketlerimizi.
Çok acýmasýz mý oldu bu cümlemiz?
Bakýn Kemal Tahir ne diyor:
Geçiþ çaðlarýnýn bütün dayanaklarý geçicidir, bu yüzden sýk sýk deðiþir.
Ama bu hakikati görmek için idrakimizin açýk olmasý gerekiyor.
Milleti suçlamak kolay iþ.
Hatta kimse kusura bakmasýn, tam bir hamakat.
Mevzi birkaç baþarýyla geçiþ çaðýnda olduðumuzu unutuveriyoruz.
Tarihin kýyýsýnda olmak böyle bir þey.
Onun için, birden bitiveren ve gölgede yavaþ yavaþ büyüyen piç sürgünlerin ihanetini de göremiyoruz.
Piç sürgünlerin en büyük özelliði nedir biliyor musunuz, gölgesinde bittiði aðacýn usaresini, özünü sömürüp kurutmasýdýr.
Yine böylesi zamanlarda, ara halk formu psikolojisi kendisini þýmarýklýkla gösterir, düne kadar birlikte yaþadýðý komþusuna içten içe beslediði hasýmlýðý ortaya döküverir, fýrsatýný bulursa da þiddet uygular.
Bütün emareleri dünkü seçim sonuçlarýndan sonra gördük.
Ýster kabul edelim ister etmeyelim...
Geçiþ çaðýnýn içinde þekillenmiþ bir dönemin daha sonuna geldik.
Dünün parametreleriyle vücut bulmuþ siyasetin de sonu bu.
Ben, Türk milletinin özüne ve ferasetine güveniyorum.
Ekonomi, emeklilik gibi konulardan mülhem yorumlar çok yapýlacaktýr.
Ben de kýsmen bu yorumlara katýlýyorum.
Fakat milletimizin dokuz ay içinde tam aksi yönde bir irade tecelli ettirmesinin arkasýnda daha büyük sebepler de olduðunu düþünüyorum.
Liderlik formunda her geçen gün irtifa kaybý yaþayan muhalefet bunu anlayabilir mi peki?
Hiç zannetmiyorum.
Dikkat ederseniz, onlar da bu topraklara bir virüs gibi sýzmýþ sol liberallerin reçetelerini tekellüm etmekten öteye gidemiyorlar.
Ama þunu da hemen belirteyim, milliyetçi muhafazakârlar da ekonomiden siyasi dile kadar neoliberal çarkýn içinden kurtulamadýklarý için dokuz ayda deðiþen iradeyi doðru bir þekilde okuyamadýlar.
Belki zamaný deðil diyeceksiniz ama ben aksine tam da zamaný olduðunu düþünüyorum.
Sorumluluktan uzak, yaþam tarzý ayartmasýna kapýlmýþ bir güruhu ve etnikçi-bölücüleri millete karþý kullanan sol liberalleri bir kenara býrakýrsak...
Adý konulmamýþ bir üçüncü dünya savaþý yaþandýðýný da düþünerek...
Bu ülkenin nomosunu/töresini taþýma iradesi gösteren herkesin milletin birliði ve memleketin bölünmez bütünlüðünü merkeze alan bir mutabakat inþa etmesi gerekiyor.