Þeriat, tarikat yoldur varana!

Yunus Emre öyle diyor. "Þeriat, tarikat yoldur varana /Hakîkat, marifet andan içeru."

Kirlenen ve öcü gibi gösterilen terimlerden biri de þeriat terimidir.

Kimileri Ýslam diyemediði için þeriat, tarikat, ümmet gibi deyimler üzerinden Müslümanlarý tahkire çalýþýyorlar.

Oysa ülkemizde þeriat denince kýsaca, "Ýslâm'a ait dinî, ahlâkî ve hukukî hükümler" anlaþýlýr. Aldýðýmýz abdest kýldýðýmýz namaz, bütün dini emirler ve yasaklar, þu mübarek Ramazan ayýnda tutuðumuz oruç da bir þeriat emridir.

Þeriat karþýtlýðý Ýslam karþýtlýðýyla eþdeðerdedir. Bu baðlamda da bir Müslüman þeriat karþýtý olamaz.

Müslüman Ýslam'ý bir bütün olarak kabul eden kimsedir. Ýslam hükümlerinin bir kýsmýný kabul edip diðer bir kýsmýna karþý çýkamaz.

Müslüman, Ýslam'ýn bütün emirlerini yerine getiremiyor veya yasaklarýnýn tamamýna riayet edemiyor olabilir ama emirin emir yasaðýn yasak olduðuna inanýr ve gücü nisbetinde uygulamaya çalýþýr.

Ýslam, doðumundan ölümüne kadar Müslümanýn riayet edeceði kurallar koymuþtur. Bu kurallar kainatýn Yaratýcýsýnýn koyduðu kurallar olup insanlýðýn yararýna olan kurallardýr.

Yalan söylememek, haksýzlýk yapmamak, hile yapmamak, adil olmak, dürüst olmak, aldatmamak, öksüzü yetimi korumak, çevreyi korumak, ötekine saygý ve saymakla bitiremeyeceðimiz kurallar Ýslam'ýn insanlýk yararýna koyduðu kurallardýr.

Evet toplum güvenliðini ve saðlýðýný temin için kimi caydýrýcý hükümler de vardýr ama Müslüman Ýslam'ýn koyduðu cezalara da, "Þeriatýn kestiði parmak acýmaz." diyerek yaklaþýr.

Bu deyim günümüzde bile hukuka saygý gereði kastedilerek kullanýlýr.

Þeriat karþýtlarýnýn içine düþtükleri en büyük çeliþki de þeriat uygulamasý olan cenaze namazýna itiraz etmemeleridir. Ayrýca dinle imanla alakalarý yoktur, dinin hiçbir emrine uymazlar ve hemen bütün yasaklarýný çiðnerler ama gider Mevlana'ya sýðýnýrlar Yunus'a sýðýnýrlar, Hacý Bektaþý Veli'ye sýðýnýrlar! Sanki bu üç önemli þahsiyet onlarýn yaptýðýný onaylýyormuþ gibi davranýrlar.

Oysa her üçü de þeriattan asla taviz vermeyen þahsiyetlerdir.

Mesela Mevlana Celaleddini Rumi, evet büyük mutasavvýftýr ancak ayný zamanda büyük bir Ýslam/þeriat hukukçusudur.

Mevlana'nýn dini görüþlerini öðrenmek isteyen onun "Fihima fihi" (Ne varsa oradadýr) isimli kitabýný okursa onun önsözünde, eriat, bir kaynaktýr ve hükümleri herkes içindir. Þeriata uyan manevi huzur ve zevkler elde eder." dediðini görür.

Mesnevi'si de Ýslam ahlakýndan baþka bir þey anlatmaz.

Yunus Emre'nin hakikata ulaþmak için þeriat kapýsýndan girmek gerektiðini ifade eden "Þeriat, tarikat yoldur varana." beytini yukarýya yazdýk.

Hacý Bektaþý Veli de 4 kapý (Þeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat) ve 40 makamdan bahseder. Hakikata ulaþmak için de birinci kapý olan Þeriat kapýsýndan girileceðini anlatýr. Hedef insan-ý kâmildir. Her kapýdan giriþte on makamdan geçmek gerekir. Böylece kýrk makamdan geçen kimse "Ýnsan-ý Kâmil" olur. 40 makamý okuyan da orada Ýslam'dan baþka bir þey bulamaz.

Ýslamcý ve þeriatçý gibi Ýslam karþýtlarýnýn kullandýðý deyimleri Müslümanlar kabul etmez. Çünkü Ýslam'ý kabul edenin adý Allah'ýn verdiði isim olan Müslümandýr.

Hülasa þeriat kötü bir þey deðildir, dinin öteki adýdýr.

Kötü bir þey olsaydý cumhuriyetin fabrika ayarlarýný belirleyen 1924 anayasasýnýn 26. Maddesine meclisin ilk görevi "Ahkamý þeriyyeyi tenfiz" yani 'þeriat hükümlerini uygulamak' yazýlýr mýydý hiç?!