Haftayý 2 mühim kararla kapatýyoruz; Türkiye’nin karanlýk geçmiþiyle hesaplaþma yolunda iki saðlam adým…
Birincisi, 27 Mayýs cuntasýnýn yargý kararlarýný hukuken yok sayan yasa teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. Müslüman Anadolu halkýnýn nezdinde zaten yok hükmünde olan 27 Mayýs cunta yargýsýnýn aldýðý kararlar artýk devlet nezdinde de yok hükmünde.
Elbette 27 Mayýs cuntasýnýn idam ettiði Adnan Menderes, Fatin Rüþtü Zorlu ve Hasan Polatkan TBMM’den geçen mezkûr yasayla geri getirilemez. Lâkin varisleri için yasa sembolik bir deðer taþýyor. Yasanýn benim için önemli kýlan yaný ise, asker brifingli 28 Þubat yargýsýnýn vermiþ olduðu kararlarýn iptali için yol açýcý olmasý.
Ýkinci mühim karar da tam bu nokta ehemmiyet kazanýyor. 28 Þubat cuntasýnýn asker kanadýnýn yargýlanmasýnda verilen müebbet cezalar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi tarafýndan hukuka uygun bulundu ve sanýklarýn istinaf taleplerini reddetti.
2018 senesinde Ankara 5. Aðýr Ceza Mahkemesi 21 cuntacýya müebbet hapis cezasý vermiþti. Hatýrlarsýnýz, müebbet hapis cezasý alanlar cezaevi yerine evlerine gönderilmiþlerdi. 2 yýllýk istinaf zarfýnda müebbet hapis cezasý alan sanýklardan 3’ü öldü; ölenlerden biri de 28 Þubat’ýn 1 numarasý, dönemin Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Ýsmail Hakký Karadayý idi!
"Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ýskat veya vazife görmekten cebren men etmek"ten müebbet hapis cezasý alan 28 Þubat cuntasýnýn askeri kanadýna haksýzlýk yapýldýðýný hep dile getirdim. Ankara’da görülen 28 Þubat davasýnda askerler dýþýnda yargýlanýp müebbet cezasý alan tek sivil, dönemin Yüksek Öðretim Kurumu Baþkaný Prof. Dr. Halil Kemal Gürüz’dü. 28 Þubat cuntasýnýn belkemiðini oluþturan, darbeyi halk nazarýnda meþrulaþtýrma ve darbeye zemini oluþturma vazifesini icra eden medya cephesi yargýlanmadýðý müddetçe sadece askerleri yargýlamak haksýzlýktýr dedim.
Mâdem 28 Þubat’ýn asker kanadýnýn yargýlanmasý bitti, þimdi sýrada medya kanadý olmalý. Manþetlerden Müslüman Anadolu halkýna iftira atan, askeri kýþkýrtýp aðzýndan laf almak için kýþlalarda yatan cuntacý gazeteciler yargýlanmalý. Baþta da Ertuðrul Özkök ve Fatih Altaylý. Hiç öyle mütâlaa hazýrlamaya da gerek yok. 28 Þubat dönemi çýkan gazeteler arþivlerde duruyor. 28 Þubat dönemi savcýlarý onlarýn yazdýklarýný aleyhimize delil olarak dosyalarýmýza koyarlardý. Mahkeme de yazýlanlarý delil kabul edip cezayý keserdi. Bu mânâda 28 Þubat’ýn medya unsurunu yargýlamak için elimizde çok kuvvetli deliller var; inkâr edemeyecekleri, yalanlamayacaklarý ve de yok edemeyecekleri deliller!
Oluþturulmasýnda dönemin medyasýnýn da çok büyük katkýsý olan 28 Þubat fiþleri devlet katýnda hâlâ cârî. Ak Parti’nin yapacaðý en büyük iþlerden biri bu fiþlemeleri bir daha geri döndürülemeyecek þekilde devlet hafýzasýndan silmek.
Hâlâ onlarýn manþetlerden hakkýmýzda attýklarý iftiralarla anýlýyoruz. Her ne kadar yeniden yargýlanýp beraat etsek bile bu iftiralar devamlý önümüze çýkýyor. Onlar hiçbir þey olmamýþ gibi hayatlarýný devam ettirirken bizler ve çocuklarýmýz bu iftiralar sebebiyle halen maðduriyet yaþýyoruz.
Bu bahisle alâkalý þahsým üzerinden yaþanan çok önemli bir geliþmeye yazacaktým ama yerim doldu. Bana “terörist” diyen ÝP Ýstanbul Milletvekili Ümit Özdað’ýn baþrolde olduðu geliþmeyi inþaallah Pazartesi günkü yazýmda yer vereceðim.