Sivas olayları ya da Madımak katliamı!

Bundan 31 sene önce bugün Sivas'ta bir katliam yaşandı.

Sivas'ta Madımak Otel'de 35 kişinin yanarak veya boğularak hayatını kaybettiği elim bir olay yaşandı.

Kimliği kişiliği ideolojisi ne olursa olsun insanların bu şekilde cezalandırılması kabul edilemez.

Devlet Denetleme Kurulu'nun(DDK) raporunda temas edildiği gibi bu bir katliamdır.

Katliamlar her zaman kötüdür, hiçbir zaman tasvip edilemez, mutlak surette kınanmalıdır!

Olaylara salt sonucu itibariyle bakıldığında bunları söylemek gerekir.

Ancak Sivas olaylarının öncesi sırası ve sonrası göz önünde bulundurulduğunda kendiliğinden anlık olarak gelişmiş bitmiş olmadığı görülür.

Doksanlı yıllar SSCB'nin dağıldığı, komünizm tehlikesinin kalktığı ve NATO'nun düşman değişikliğine giderek İslam'ı hedefe koyduğu; dünyadaki terör olaylarının yanı sıra Türkiye'de İslami hareketlerin hedefe konması amacıyla Turan Dursun ve Uğur Mumcu gibi seküler şahsiyetlerin suikasta kurban gittiği, laik-antilaik, Kürt-Türk, Alevi-Sünni fay hatlarının tetiklendiği yıllardır.

Yine o yıllarda Selman Rüşdi'nin Müslümanları rencide edici Şeytan Ayetleri kitabının gündemde olduğu ve tartışıldığı dönemdir.

Rüşdi'nin bu kitabına Türkiye'deki muhafazakar kesim de tepkilidir ve medyada bu konunun lehinde aleyhinde yayınlar yapılmaktadır.

Tüm dünya Müslümanları tepkilidir ve öfkelidir, hatta İran Lideri Humeyni, Rüşdi'nin infazına fetva vermiştir.

Hz Peygambere hakaret eden, Kâbe'ye genelev benzetmesi yapan "Şeytan Ayetleri" kitabı ile ilgili hem dünyada hem de Türkiye'de İslamofobi kaygılarının oluştuğu bir zamanda ve Sivas gibi benzer hadiseler yaşanmış bir şehirde, daha önce Banaz köyünde yapılan bir etkinliğin ilk iki gününün şehir merkezine taşınması ve bir Alevi etkinliğine "Şeytan Ayetleri" kitabının çevirisinin Aydınlık gazetesinde tefrika edilmesi ile gündeme gelmiş Aziz Nesin'in onur konuğu olarak davet edilmesi neticesinde milliyetçi ve dini reflekslerle bir protesto gerçekleşmiştir"

1978 yılında Alevi Sünni mezhep farklılığının öne çıkarıldığı olayların yaşandığı Sivas'ta Pir Sultan Aptal Kültür Derneği her sene Banaz köyünde tertip ettiği Pirsultan Aptal Şenlikleri'ni Sivas merkezinde yapmaya karar verir.

Dahası bu şenliğe, "Bin yıllık Kur'an'a neden inanayım? Bu yüzden Müslüman değilim." diyen ve zaten büyük tepki toplamış olan Aziz Nesin Sivas Valisinin özel davetlisi olarak katılır!

(Sivas valisi CHP'nin o zamanki versiyonu olan SHP Genel Başkanının Erdal İnönü'nün Kamu Yönetimi Güvenlik Danışmanlığı'ndan Sivas valiliğine geçmiştir!)

Vali, Aziz Nesin'i değil adeta olayları davet etmiştir!

Nitekim Sivas halkı tepki koymuş protesto etmiş ve nasıl olmuşsa otelde yangın çıkmış ve 2'si otel görevlisi 33'u konuk sanatçı bu yangında hayatını kaybetmiştir.

İlginçtir iş başında olan DYP-SHP hükümetidir ama suçlanan muhafazakâr kesimdir!

Aziz Nesin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'yü arar kurtarılmalarını ister, İnönü garanti verir.

Ama devlet kendisinden bekleneni yapmaz!

Görev yine muhafazakârlara düşer o zaman Sivas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu halkı sakinleştirmek için hayli çaba sarf eder ama sonuç felakettir.

Dikkat çeken taraf olaylara davetiye çıkaran ve müdahaleyi yapmayan DYP-SHP hükümeti, yatıştırmaya çalışan ise muhafazakâr önderler olmuştur.

İşin garip tarafı da olayları bastırmaya çalışan temel Karamollaoğlu altılı masaya oturuncaya kadar olayların faili gibi muamele görmüş altılı masaya oturduktan sonra âkil adam mertebesine yükselmiştir!

Sivas olayları AK Parti döneminde 2012 yılında DDK tarafından incelenmiş ve "1-2 Temmuz 1993 Tarihlerinde Sivas İlinde Meydana Gelen 'Madımak Olayının' Oluş Şekli, Amacı, Sonuç ve Tesirleri İtibarıyla İncelenmesi"ne ilişkin 1402 sayfalık bir araştırma ve inceleme raporu yayımlanmıştır.

"Kamu yönetimi, olaylar sırasında zafiyet gösterdi, kontrolü yitirdi" tespiti yapan rapordaki şu ifade önemlidir: "500 civarında polis ve jandarmadan oluşan güvenlik görevlisi ile yangından önce görevlendirilen ilave 370 kişilik askeri personel, kalabalıkları soğutmaya ve dağıtmaya veya otelde kalanların tahliyesine yönelik herhangi bir faaliyette kullanılmamıştır. Olaylara ilişkin risk ve tehdit belirlemesinin yanlış yapılması ve buna bağlı olarak güvenlik unsurlarının edilgen müdahale içerisine girmesi, bir yandan kalabalığın artması ve kabarmasına diğer yandan da güvenlik unsurlarının caydırıcılığının aşınmasına neden olmuştur. Böylece, uzun süre otelin önünde bekletilen kalabalığa adeta her türlü eylemi yapma imkanı verilmiş ve kalabalıkça tüm protesto eylem ve söylemlerinin tüketilmesine ve nihayetinde otelin yakılmasına kadar gidecek bir ortam yaratılmıştır."

Bu olayları bizler "provokasyon ve komplo sonucunda gerçekleşen bir karanlık olay" olarak değerlendirdik. DDK raporu da bizi teyit etmektedir.

Çünkü 3 gün sonra 5 Temmuz'da Başbağlar'da 33 Sünni katledilerek ülkede bir Alevi Sünni gerginliği hedeflendiği görülmüştür.

Sivas Katliamı, Özel Harp Dairesi tarafından planlanmıştı diyenler de çıkmıştır.

Dönemin yönetimi ve seküler kesim ise olayları, "Cumhuriyet karşıtı, şeriatçı bir kalkışma" şeklinde değerlendirmiş ve olayın faillerini bir hukuk garabetiyle idama mahkum etmiştir.

Olaydan sonra 190 kişi gözaltına alınmış. 124'ü hakkında dava açılmıştır.

Yargılama sonucu 22 sanık hakkında 'faili belli olmayan ölüme katılmaktan' 15'er yıl, 3 sanık hakkında 10'ar yıl, 54 sanık hakkında 3'er yıl, 6 sanık hakkında 2'şer yıl hapis cezası verilmiş, 37 kişi beraat etmiştir.

'Faili belli olmayan ölüme katılmaktan' verilen bu karar dosyası dönemin adalet bakanı, HSYK ve Yargıtay işbirliğiyle bozulmuş; davaya bakan ikinci heyet olayları anayasal düzene karşı suç kabul ederek adaleti açıkça katledip ideolojik saiklerle idam cezasına hükmetmiştir.

Şu anda 25 kişi bu siyasi karar sebebiyle 31 yıldır hapiste yatıyor, türlü hastalıklara rağmen yasal haklarını dahi arayamıyorlar!

CHP her münasebette Demirtaş ve Kavala hakkında verilen kararın siyasi olduğunu haykırırken acaba Sivas Davası'nın siyasi kararları hakkında neden tek kelime etmezler!

Etmezler çünkü, CHP'nin o zamanki versiyonu olan SHP bu olayların doğrudan sorumlusudur.

Birilerine duyulan öfke kimseyi adaletsizliğe sevk etmemelidir!