Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir!

Gazze'de yaşanan soykırım karşısında sözün bittiği yerdeyiz.

Yaşanan acılar kelimelerle anlatılacak gibi değil.

Empati yapalım.

Siz birilerine yardım ile meşgulken evinizin de Siyonist barbarların attığı bombanın hedefi olduğu haberini alıyorsunuz.

Eşiniz, çocuklarınız, anneniz enkaz altında kalmış, elinizden hiçbir şey gelmiyor.

Ya da çok sevdiğiniz küçücük torununuzun kanlar içinde cansız bedenini buluyorsunuz.

Ve elinizden onun için yapacağınız hiçbir şey yok.

Bir taraftan Haziran sıcağı, bir taraftan susuzluk, bir taraftan nereye düşeceği bilinmeyen bombalar!

Nuseyrat kampındaki Gazzeliler yardım TIR'ı geldi diye sevinirken, içinden belki bir şişe su alırız diye beklerken, TIR'ın içinden Siyonist katiller çıkıyor ve 300'e yakın masumu katlediyor!

40 bine yakın şehit, 100 bine yakın yaralı, enkaz altında kimler var bilinmiyor, evlerinden sürülmüş milyonlar.

Evet, sözün bittiği yerdeyiz.

Bu soykırıma karşı atılan diplomatik adımlar Siyonistleri durdurmuyor maalesef.

Siyonistler ne diplomasi ne BM ne Güvenlik Konseyi kararı hiçbirini dikkate almıyorlar.

Takas için anlaşma sağlandı haberlerinin yayınlandığı anlarda en kanlı operasyonlarını yapıyorlar.

Ziya Paşa ne diyor:

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir;

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!

Siyonist nush makamında olan BM kararlarını tanımıyor, tekir mevkiindeki ilgili mahkemeleri dinlemiyor, ağabeyi pozisyonundaki ortaklarının sözde ikazlarına kulak tıkıyor; kendi halkının itirazlarını duymuyor; kadın çocuk yaşlı genç demeden öldürmeye devam ediyor.

Demek ki artık sıra köteğe gelmiş.

Evet, Siyonist'in anladığı tek dil kuvvettir!

Peki ona anladığı dilden konuşacak kim var?

Sınır komşusu olan 4 ülke var. Suriye, Lübnan, Mısır ve Ürdün.

İsrail nerdeyse gün aşırı Suriye topraklarını bombalıyor. Kendini bile savunamayan Suriye'den böyle bir hamle beklemek beyhudedir.

Lübnan'ın doğru dürüst bir ordusu yok onun için Lübnan'dan da askeri bir hamle beklenemez.

Lübnan'daki Hizbullah aslında İsrail'i yıldırabilir ama o da bugüne kadar kendisinden bekleneni yapmadı.

Hatırlarsanız, HAMAS Aksa Tufanı harekatında Hizbullah'ın ve Ramallah'ın kendisini yalnız bıraktığını açıklamıştı.

Geriye Mısır ve Ürdün kalıyor.

Bunlardan biri dahi ciddi tavır gösterse İsrail anında geri adım atacaktır!

İkisinden birinin atacağı ciddi adıma başta Arap Birliği istemese de utanma belası destek verecektir. Ve başta Türkiye olmak üzere İslam dünyası da destek olacaktır.

Var mı öyle bir cesaret?

Yok!

Bırakın askeri ciddiyeti güçlü bir sözlü kınama dahi yok!

Evvelki gün dünya TV'leri arasında gezerken Ürdün televizyonunda bir törene takıldım.

Ürdün kralının görevdeki 25. yıl anısına ordunun resmigeçit yaptığı bir tören.

Zıhlı araçlar, tanklar, toplar, füze rampaları, insansız hava uçakları kralı selamlayarak geçiyorlar. Savaş uçakları ve helikopterler havadan selamlıyorlar kralı. Görünüşe bakılırsa modernize edilmiş güçlü bir ordu izlenimi bırakıyor resmigeçit.

Aynı saatlerde İsrail, Nuseyrat kampını basıp 300'e yakın masumu katlediyordu!

Kral çıktı bir konuşma yaptı. Ordusuna övgüler dizdi, halkını selamladı ve indi kürsüden. Gazze ile ilgili İsrail'i endişelendirecek bir cümle bile kurmadı!

Aynı değerlendirmeyi Mısır için de yapabiliriz. Mısır ordusu çok daha güçlüdür. Ürdün ordusuyla mukayese dahi edilemez!

Bakın, bunların ciddi hamleleri Gazze'deki katliamı anında durdurabilir.

Bir avuç HAMAS mücahidi ile başa çıkamayan İsrail'in, arkasına İslam dünyasını almış donanımlı bir orduyla baş etmesi düşünülemez.

Efendim ABD ve AB savaş gemileri Doğu Akdeniz'de denebilir.

1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda da ABD ve AB Türkiye'yi tehdit etmişti!

Çok uzağa gitmeyelim Barış Pınarı Harekatı öncesinde dönemin ABD başkanı hakaret dolu mektup göndermişti. Ona cevap, ertesi gün harekat yapılarak desteklediği teröristler bertaraf edilerek verildi!

Evet, Türkiye ambargolara maruz kaldı, ilişkiler bozuldu, bedel ödedi ama Kıbrıs'ta ve Barış Pınarı bölgesinde terör eylemleri bitti, huzur geldi!

Ürdün ve Mısır Gazze'deki soykırıma dur diyebilecek iki devlet.

Aslında Arap Birliği de bu katliamı bitirebilecek güce sahip ama maalesef o irade ve karalılık yok onlarda.

Daha fenası HAMAS'ın bitmesini -bir ikisi hariç- onlar İsrail'den daha çok istiyorlar!

Problemin büyüğü de işte bu maalesef!

Düşman zaten düşman, ondan insaf beklemiyoruz ama dostun dostluğunda problem var!