Siyonistlerin perdesi, Batý'nýn hukuku!

Cumhurbaþkaný Erdoðan açýk konuþtu...

"Ýsrail devlet gibi deðil örgüt gibi davranýrsa öyle muamele görür."

Bu köþeyi takip edenler, iyi bilir.

Ýsrail'in bir devlet deðil, Ýran'la birlikte örgüt refleksi gösteren bir yapý olduðunu defaatle yazmýþtým.

Çok eskiye gitmeye gerek yok.

Bakýn 15 Nisan'da ne yazmýþýz:

"Gerek Ýran'ýn gerekse Ýsrail'in birbirlerini meþruiyet devþirecek denge unsuru olarak görmeleri, her ikisinin de devletten ziyade örgüt gibi davranmalarýyla alakalýdýr."

Bu yazýda Ýran'ý niye karýþtýrdýn demeyin...

Ýran muhipleri, her Filistin mitinginde Türkiye'yi eleþtiriyor, bu da býkkýnlýk verdi, onun için birbirini besleyen bu iki yapý üzerinden oluþturulan çatýþma denklemi deþifre olsun istedim.

Bu hatýrlatmayý yaptýktan sonra asýl konuya geleyim.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaþkaný'nýn "Ýsrail devlet gibi deðil örgüt gibi..." demesi, uluslararasý hukuka yaptýðý eleþtirilerle birlikte ele alýnmalý.

Erdoðan dünkü konuþmasýnda bir baþka hususun daha altýný çizdi:

"Gazze'de sadece insanlýk deðil Birleþmiþ Milletler de ruhuyla birlikte ölmüþtür"

Batý hukukunun þimdiki temsilcisi Amerika tarafýndan Ýkinci Dünya Harbi'nden sonra tesis edilen düzen ve kurumlar, bizzat sorunun kaynaðýna dönüþtü.

Bu da net.

Artýk "Batý'nýn þekillendirdiði düzen" daha ciddi tartýþýlýyor bugün.

Açýk söyleyelim...

Bugünkü köhne düzenin temelindeki hukuk Siyonistlerin gerçekleþtirdiði soykýrýmý söylem olarak perdeliyor.

Demir kubbe asýl bu.

Yani Batý'nýn hukuk diye sunduðu tutarsýzlýklar mevzuatý soykýrýmcýyý koruyor.

"Arsýz, güçlü olunca; haklý, suçlu olur" demiþ atalar.

Yeri geldi... medyanýn ve propaganda aygýtlarýnýn da sözde hukuka delil üretme araçlarý olarak kullanýldýðýnýn altýný çizelim.

Mezkûr hukukun kökenlerine inmeden, Batý'nýn iki yüzlü politikalarýnýn, sýrtýný sývazladýðý Siyonist Ýsrail'in soykýrým yapmasýnýn, Netanyahu gibi psikopat katillerin çýkmasýnýn önüne geçemeyiz.

Hatýrlar mýsýnýz, bilmiyorum...

Son dönemin büyük düþünürlerinden biri denilen Jurgen Habermas, Ýsrail'in yaptýðý soykýrýmý "kendini koruma hakký" diyerek savunmuþtu.

Bu söz, sadece olayla ilgili deðil, Batý'nýn zihninin arka planýný yansýtmasý bakýmýndan önemliydi.

Daha dün Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby ne dedi:

"Ýsrail kýrmýzý çizgiyi aþmadý!"

Biraz önce Batý'nýn iki yüzlü politikalarýna atýf yaptým ama...

Aslýnda hayýr...

"Adamlar iki yüzlülük yapmýyor, hukuklarýnýn gereðini yerine getiriyorlar!"

Eðer bu sözümü tutarsýz bulduysanýz...

Batý hukukunun nasýl tesis edildiðine bir bakýn derim.

Medeniyeti yayma söylemi ile perdelenen Katolik inancý yayma dogmasýnýn nasýl mevzuatlaþtýrýldýðýný, dolayýsýyla "soykýrýmýn batýnýn doðal hakký olduðunu" Batý'nýn tarihinde net bir þekilde görürsünüz.

Biz iþte bu Katolik müktesebatý üzerine yükselen mevzuata, Batý hukuku diyoruz.

Protestanlýk da Katolik müktesebatý içinde taþýr, bunu da dile getirmiþ olalým.

Ýsrail'in gerçekleþtirdiði soykýrýmýn perdesi de bu iki yüzlü mevzuat.

Onun içindir ki, Katolik ülkelerin gettolarýnda þekillenmiþ Siyonist entegrizm, hukukla kendini ifade eden devleti kavrayamaz.

Dolayýsýyla terör üreten örgüt olmaktan öteye geçemez Ýsrail.