Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonra, savaþýn kazananlarýnýn kurduðu dünya sistemi deðiþmedikçe bugünün mazlumlarý için hayat daha iyi olmayacak. Böyle düþünüyoruz, düþünmekte de haklýyýz.
Sistemler, o sitemi kuran güç dengeleri deðiþmedikçe kolay kolay deðiþmez.
1960'tan bu yana bizim yaþayarak tecrübe ettiðimiz darbeler, yani baþýmýzda eksik olmayan iç savaþlar, Afrika'da ve Güney Amerika'daki yeni sömürge düzenleri ve darbeler bu sistemin ya doðrudan ya dolaylý etkisi altýnda gerçekleþmiþtir.
Dördüncü ayýna giren Ýsrail soykýrýmý da ayný þekilde mevcut dünya sisteminin içinde ve sayesinde gerçekleþiyor. Ýsrail'in bir devlet olarak Orta Doðu'nun kalbine saplanmasý zaten bu sistemin bir ürünüdür.
Uluslararasý iliþkileri ve etrafýmýzda olup bitenleri bu çerçevede okumakta haklýyýz. Ancak vicdani duruþun ve eylemin hakikatli gücünü de yabana atamayýz.
Ýnsanoðlunun büyük imtihaný tam da burada; "Tüm bu kötülükler olup biterken nerede durdun?" sorusunda.
Ýsrail'in 115 gündür aralýksýz devam ettirdiði katliam, aç býrakma, yerinden yurdundan etme, hepsinin kapsayan haliyle soykýrým karþýsýnda ne yaptýn?
Bu süreçte vicdani duruþun ve hakikatli eylemin bir þeyleri deðiþtirme gücüne de þahitlik ettik. Yani o meþum sistemi; sokaða çýkarak, sosyal medyadan video paylaþarak, sistemin kapýlarýný zorlayarak kurumlarýný harekete çaðýrarak aþýndýrdýk.
Çünkü hakikati söylemek insanýn kendini en güçlü hissettiði eylem.
Yalnýzca kötülük deðil iyilik de bulaþýcýdýr, bunu gördük!
Nitekim Ýsrail'in katliamlarýna karþý suspus olanlar bile Uluslararasý Adalet Divaný'nýn kararýndan sonra konuþmaya baþladý.
Ýsrail'in himayesi üzerine kurulmuþ olan bir "düzen" ve o düzenin kurumlarýndan biri, Ýsrail'in soykýrým suçu iþlediðine dair "makul kanýtlar" olduðunu deðerlendirerek soykýrým suçuyla yargýlanmasýna karar verdi. Tarih bunu böyle yazacak!
"Soykýrýma uðrama tekeli" üzerinden dünyayý Siyonist bir hapishaneye çeviren Ýsrail artýk sanýk sandalyesinde.
Sonuç ne olursa olsun, bu haliyle bile, Ýsrail için Holokost sermayesi artýk eskisi gibi kar getirici deðil. Antisemitizm eskisi gibi susturucu iþlevi göremeyecek...
Lahey Adalet Divaný'nýn Ýsrail'in davanýn reddi talebini reddetmesi, "Soykýrým Sözleþmesi kapsamýndaki fiillerin iþlenmesini önlemek için tüm tedbirlerin alýnmasý gerektiðine" hükmetmesi ve bu mahkemenin Ýsrail'i soykýrým suçundan dolayýsý yargýlayacak olmasý tarihi bir dönüm noktasý.
Bu karar Ýsrail'i durdurmayabilir de. Nitekim kararýn hemen ardýndan bombalamalara devam etti. Üstelik bu sürecin ateþkesle sonuçlanmasý hâlâ BM Güvenlik Konseyi'nde ABD'nin veto engeline takýlabilir. Ancak UAD'nin kararýndan sonra hamileri için Ýsrail'in arkasýndan durmak eskisi kadar kolay olmayacak.
Dün destek açýklayan pek çok ülke bugün Ýsrail'i kararýn gereðini yapmaya davet ediyor.
Ýsrail'e hamilik þartý ile varlýðýna müsaade edilen, ekonomisinin geliþmesine Ýsrail'e ödeyeceði tazminat nispetinde izin verilen, kýsacasý varlýðý Ýsrail'in varlýðý þartýna baðlý hale getirilen Almanya bile, UAD'nin Ýsrail ile ilgili kararýnýn uluslararasý hukuk kapsamýnda baðlayýcý olduðunu ve Ýsrail'in de bunlara uymak zorunda olduðunu belirtti.
Fransa, "Uluslararasý Adalet Divaný'na güvendiðini ve kararý desteklediðini" ifade etti.
Baþýndan beri Ýsrail'e ateþkes çaðrýsý yapan Ýspanya "Þiddet sarmalýný durdurmak için çalýþýyoruz, UAD'yi destekliyoruz" diyerek "iki devletli çözüm" hatýrlatmasý yaptý.
ABD ve Ýngiltere bile karardan sonra Ýsrail'e itidal çaðrýsý yaptý.
Bugün yarýn deðil belki; ama mutlaka bir gün Filistin davasý zaferle sonuçlanacak.
Bundan þüphemiz yok!
