Qatar'da oynanan 'Dünya Kupasý' müsabakalarý sadece futbol meraklýlarýný deðil, devletleri, hükûmetleri, toplumlarý ve onlarýn ideolojilerini ve hattâ inançlarýný da ilgilendiriyor, bu yüksek iletiþim çaðýnda.. Hele de dün gece oynanan Ýran- Amerika maçý sadece Ýran ve Amerika'yý ilgilendirmiyordu. Dün, TRT'nin bir spor programýnda konuþan bir spor uzmaný bile, 'Elbette, biz, Ýran'ýn kazanmasýný istiyoruz..' diyordu.. Ama, olmadý ve Ýran dün gece, Amerika'ya 1-0 yenildi.
Halbuki, 1998'deki 'Dünya Kupasý' seçmelerinde, Ýran Amerika'yý yendiði zaman dünya yýkýlmýþtý âdetâ.. Ýran lideri Ali Khameneî de Ýranlý futbolcularý 'cihad'larýndan dolayý tebrik etmiþti. O dönemin Amerikan Baþkaný Bill Clinton da, Baþkanlýk'tan sonra kendisine, 'Baþkanlýðýnýz sýrasýnda sizi dýþ siyasette unutamadýðýnýz ne gibi bir geliþme yaþadýnýz?' diye sorulunca, 'Ýran'a yeniliþimiz' diye cevabýný vermiþti.
Sahi, böyle sportif galibiyet veya maðlûbiyetler ülkelerin dýþ ve iç siyasetlerini etkiler mi?
Bu hususta, yine Ýran'dan bir örnek verelim.
Bilindiði üzere, Ýran son aylarda, sadece Hükûmet'e deðil, yönetim sisteminin özüne, rejime yönelik ve ölümlerle birlikte giderek artan protestolar içinde zor günler yaþýyor. Ama, geçtiðimiz günlerde, Qatar'daki 'Dünya Kupasý' seçmelerinde Ýran, Galler karþýsýnda, 2-0 galib gelince, Ýran'daki son karýþýklýklarýn iki tarafýnda olan büyük kitleler gece boyunca ayný duygu ve sevinçle sokaða dökülmüþlerdi. Dahasý, o galibiyet aþkýna, dün, Ýran'da Yargý Kurumu bir af uygulamasý sergilemiþ ve son karýþýklýklarda mahkûm olan 1150 kiþi serbest býrakýlmýþtý.
Dün gece, Amerika karþýsýnda da bir galibiyet alýnsaydý, daha büyük bir af uygulamasý daha gelebilir ve o karýþýklýklar da daha bir sönebilirdi.
Bu gibi örneklere bakarak, 'spor sadece spor deðildir..' denilebilir.
*
Bizim neslimiz, henüz ülkede TV yayýný yokken, 1964'te, Roma Olimpiyadlarý'nda, Amerikalý, Cassius Clay isimli siyahî bir boksörün aðýr sýklet boks þampiyonu olmasýndan sonra, kameralar karþýsýnda 'Benim adým artýk, Muhammed Ali'dir' demesi, dünyada þaþýrtýcý bir etki ve bütün Müslüman toplumlarýnda da derin bir heyecan meydana getirmiþ ve sonra, belki onun sevimliliðinin de sürüklemesiyle, yüz milyonlarca Müslüman, sadece Muhammed Ali'yi deðil, boks sporunu da öðrenip izlemiþ; ülkeye ve evlerimize 1972'lerde TV geldikten sonra ise, M. Ali'nin maçlarýný gecenin saat 03.30'larýnda uyanýp, bir inanç heyecaný ve coþku ile seyreder duruma gelmiþtik.. 1-2 maçta yenildiði zaman ise, þaþkýna dönerdik. Halbuki, evet, sportif rekabet ve mücadelelerde 'iman' gücünün de etkisi olsa bile, galibiyet veya maðlûbiyetleri o inanç sistemlerinin özüyle ilgilendirmek, her zaman saðlýklý sonuçlar vermeyebilir.
Ama, dünyada, sportif faaliyetleri bile bir 'din' baðlýlýðý gibi deðerlendiren anlayýþlarýn olduðu da unutulmamalýdýr.
Belçika- Brüksel'de 40 sene öncelerde bir futbol karþýlaþmasý sonunda meydana gelen bir kargaþa sýrasýnda 40'a yakýn insan ölmüþtü.
O zamanlar bir Belçika gazetesinde 'La Religion de Foot' /Futbol Dini' baþlýklý bir yazý yayýnlanmýþ ve 'fakir' de, ondan mülhem olarak, o konuda, o günlerde benzer bir yaklaþýmla bir yazý yazmýþtým.
Tarihini hatýrlamayýnca, 'Google'a sorayým dedim.. Meðer, stadyumlarda ne büyük nice karýþýklýk ve kavgalar meydana gelmiþ imiþ.. Gözlerimin önüne bir liste serildi:
1964 yýlýnda Peru'daki bir stadyum faciasýnda 318 kiþi ölmüþ..
1968'de, Arjantin- Buenos Aires'deki bir maçta, 71 ölüm..
1982'de, Rusya- Moskova'da Lenin Stadý'nda, 66 ölüm..
1985'de, Belçika- Brüksel'de 39 ölüm,
1988'de, Nepal- Kathmandu'da 93 ölüm..
1996'da Guatemala'da 84 ölüm..
1998'de, Ýngiltere- Sheffield'de 96 ölüm,
2001'de Gana-Accra'da 127 kiþi..
2012 yýlýnda Mýsýr, Port-Said'de, iki takým arasýndaki maçta 72 kiþi ölmüþ..
Ve, binlerce de yaralý..
*
Yukarýda sözü ettiðim Belçika gazetesinde 'Futbol Dini' baþlýklý yazýda, özet olarak, 'Bu 'din'in büyük tarafdar kitleleri ve cemaatleri var, din adamlarý var, ibadetleri, kurallarý var, fanatik baðlýlarý/ tarafdarlarý, mahkemeler, yargýçlarý, üniversiteleri, profesörleri, ordularý var, kumandanlarý var, savaþlarý var, savaþçýlarý, kahramanlarý, martyr'leri /kurbanlarý, yaralýlarý var.. Büyük malî kaynaklarý var, vs..' deniliyordu..
Aynen öyle..
(Google efendi, Türkiye'de, 1967'de, Kayseri ve Sivas takýmlarý, Kayseri'de oynanan bir maç sonunda çýkan kavgada 40 kiþinin öldürülmesi ve yüzlercesinin da yaralanmasýyla sonuçlanan korkunç cinayeti o listeye dâhil etmemiþ, baþka bir yerde yazmýþ.. Ki, o korkunç cinayet, sonra Sivas'a da sýçramýþ, Sivas'ta, futboldan haberi olmayan Kayseri'liler bile öldürülmüþtü.. Ve o câhilâne ve ilkel cinayetler sebebiyle, iki þehir birbirlerine yýllarca düþman gibi davranmýþtý. )
Daha sonra baþka hadiselerde de daha küçük çaplý kavgalarda da öldürmeler ve yaralamalar olmadý deðil..
*
Son olarak da, Ýzmir'de iki takýmýn maçýnda çýkan kavgada patlayýcý fiþeklerin kullanýlmasý ve bazý futbolcularýn sopa ile dövülmeleri ve oyunun tatil edilmesi gösterdi ki, o patlayýcýlar, stada kontrolsüz giren ambulanslar vasýtasýyla ve þoförlerin sýrt çantalarýnda sokulmuþ, o sýrt çantalarý lavaboya býrakýlmýþ, oradan baþkalarý gidip almýþ ve tarafdarlara daðýtýlmýþ.. Evet, üstelik ayný þehrin iki takýmý arasýndaki rekabetin bile cinayet planlamasýna kadar vardýrýlmasý, daha korkunç bir tablo da çýkarabilirdi ortaya.. Bereket ki, çok büyük bir katliâm yaþanmadan bozulmuþ o entrika..
Evet, korkunç bir 'din', bu 'futbol dini..'
Ve de, hele futbol, sadece futbol deðildir.
1999 yýlýnda, bir Ýstanbul takýmý ile Ýngiliz takýmý, þampiyon kulüpler þampiyonasýnda karþýlaþmýþ ve Ýngiltere yenilmiþti. O zaman, Almanya- Köln'de idim ve netice belli olunca, gece yarýsý, on binler Köln'ün merkezini âdeta felç etmiþler, Türkiyelilerin dýþýnda Pakistanlý, Hindistanlý ve hele Afrikalý on binler de Türkiye takýmýnýn zaferi için coþkulu sevinç gösterileri yapýyorlardý. Afrikalýlara sebebi sorulduðunda, 'Bu Ýngilizlerin bize asýrlarca yaptýðý zulümleri unutmadýk, bizim intikamýmýz da alýndý, bu zaferle..' diyorlardý.
*
Yazýnýn baþlýðýndaki 'din' ile 'futbol' ve bütünüyle spor arasýndaki ilgiye bu açýdan da bakýlabilir. Geçmiþte, Türk Dil Kurumu, yayýnladýðý bir sözlükte, 'Kemalizm, 'Türk'ün dinidir' diye tarif etmiþti. Daha nice dinler de vardýr.
'Ben Müslüman'ým' diyenlerin hayatlarýný þekillendiren, düþünce, duygu ve ibadet ve diðer her türlü davranýþlarýn aslý kaidelerini belirleyen dinin adý ise, evet, sadece 'Ýslâm'dýr.