Mönchengladbach, Almanya lig lideri olarak maça çýktý ama; sergilediði futbol, üçüncü lig takýmlarýný andýran bir yavanlýktaydý. Bütün tribünlerin tamamen dolu olduðu stad, Alman taraftarlarýn görsel þovlarýyla da; bayaðý renklenmiþti. Ancak iki takým da; futbol kýrýntýsý bile sunamadan mücadeleyi tatsýz-tuzsuz bir atmosfere soktular... Düþünün; maç kendi halinde ve temposuz bir þekilde sürerken bile, gol yedik. Evsihibi takýmýn o ana kadarki ilk ve tek pozisyonu golle sonuçlandý. Ýnsan ona yanýyor.
***
Baþakþehir, rakibinin silik/sönük/etkisiz halinden cesaret bulup tehdit içerikli ataklar düzenlemesi olmadý, olamadý... Cýlýz sokuluþlar, rakip kale civarýnda etkisiz ve isabetsiz vuruþlar, saçma-sapan top kayýplarý; olabilecek az sayýdaki ihtimallleri de devre dýþý býrakýyordu.
Ama bu haldeyken bile, Ýrfan Can’ýn rastgele uzakan çektiði bir þut; kalecinin büyük hatasýyla, sanki þakadan týngýr-mýngýr gol oldu. Yani Baþakþehir futbolda döktürerek, bastýrarak ya da gücüyle deðil; þansýyla beraberliði yakaladý. Yoksa oynadýðý bir þey yoktu. Tek beðendiðim yaný, sakin oluþuydu...
***
Mönchengladbach, attýðý gole kadar olduðu gibi; golü attýktan sonra da mýzmýz futbolunu sürdürdü. Bunun bedelini, kalecisinin hatasýyla da ödedi... Resmen kaþýndýlar.
Ýkinci yarý ile birlikte, hem etki alanýmýz hem etki gücümüz geliþti. Daha cesur, daha ataktýk... Rakip kaleye sokuluþlarýmýzda, ciddi bir bütünlük ve süreklilik saðlandý.
Alman takýým bir ara çaresizlikle yüklenip, dengeyi saðlamaya ve hatta daha etkin olmaya baþladýðýnda; maç iyice kýzýþtý. Ancak evsahibi, zamanla dizginleri ele aldý. Fakat Crivelli son sözü söyledi.