“Teknofest Kuşağı” savunmadan sonra sağlığı da şekillendiriyor!

Savunma teknolojileri alanında yakaladığımız başarı sağlık teknolojilerinde de adım adım geliyor. Ak Parti iktidarının en büyük başarılarından birisi sağlık sisteminde yaptığı reformlardı ve o eski köhnemiş hastanelerin yerini, kaliteli sağlık hizmeti verilen modern tesisler aldı. Bunun yanında kamuoyunda çok konuşulmayan fakat, dünyanın da imrenerek seyrettiği dijital sağlık uygulamaları son 10 yıldır ülkemizde inanılmaz bir noktaya geldi.

Özellikle pandemi sürecinde İngiltere, İspanya, Fransa ve hatta ABD gibi ülkelerde görülen manzaralara ülkemizde şahit olmadık. Bunun yanı sıra sağlıkta güçlü dijitalleşmenin getirdiği avantajları tüm vatandaşlar olarak bizzat yaşadık. Mesela Amerika'da aşı olduğunuzda elinize bir A4 kağıdı tutuşturuluyor ve onu özenle saklamak zorundasınız. Ama ülkemizde e-Nabız uygulaması sayesinde dünyanın neresinde olursanız olun aşı kartını cep telefonunuzda saniyeler içerisinde oluşturabiliyorsunuz. Gelin, bu uygulamaların diğer ülkelerde nasıl başarısız olduklarına bakalım.

**

İngiltere yıllardır dijital sağlık altyapısını oluşturmak için 5 milyar poundtan fazla para harcamasına rağmen başarısız oldu. Yine Fransa aynı altyapı için 2 milyar Euro'dan fazla masraf yapmış olmasına rağmen sistemi etkin ve verimli bir şekilde çalıştıramadı..

Uzun yıllar sağlık bürokrasisinin hemen hemen tüm kademelerinde görev alan ve son 8 yıldır da Sağlık Bakanlığının bilişim altyapısını dünyanın ilerisine taşıyan Bakan Yardımcısı Dr. Şuayıp Birinci'nin ekibiyle geliştirdiği e-Nabız, Teleradyoloji, Hayat Eve Sığar, Filyasyon ve İzolasyon Takip Sistemi gibi uygulamalar, artık dünya pazarında Türkiye'nin yüksek teknoloji ürünleri olarak ihraç edilebilir duruma geldi. Bakın, sağlık alanında dijital ürünlerin ihracı çok büyük bir başarıdır. Savunma sanayiinde yakaladığımız üstün performansı çok kısa bir süre içerisinde sağlık teknolojisinde de göreceğiz.

Çünkü özellikle pandemi sonrasında sağlık sistemlerinin daha çok telesağlık, mobil sağlık gibi uygulamalara yöneldiğini görüyoruz. Bu da demek oluyor ki Türkiye, Sağlık Bakanlığının kurduğu dijital altyapı ve başarıyla çalıştırdığı uygulama ve sistemlerle bu dönüşüm yolculuğuna dünya ülkelerinden çok önde başlıyor.

Kısa zaman içerisinde evlerimizde cep telefonu boyutunda ultrason, röntgen ve EKG gibi cihazlarla sağlık hizmeti almaya başladığımızı göreceğiz. Türkiye'nin dijital sağlık ağını düşündüğümüzde, bunu da yine ilk yapan ülkelerden biri olmamız şaşırtıcı olmayacak.

Önümüzdeki yarım asırda dünya gayrisafi milli hasılasının yüzde 30'unun sağlık hizmetlerine harcanacağı öngörülüyor. Bu vesileyle ülkemizin hem sağlık hizmetlerine hem de sağlık teknolojilerine 20 yıldır yaptığı yatırımın ne kadar planlı ve akıllıca olduğunu görüyoruz.

Türkiye'nin savunma sanayiinden sonra parlayan yıldızının dijital sağlık uygulamaları olacağını ve bu alanı dikkatle takip etmenizi söylemek isterim.

Son bir not.. Dijital sağlık uygulamaları konusunda İspanya, İtalya, Almanya, İsveç gibi ülkeler, Türkiye'nin tecrübesinden yararlanmak için Avrupa Birliği'nin desteğinde hipertansiyon, obezite, diyabet gibi birçok kronik hastalığa çözüm üretecek dijital uygulamaları Türkiye'nin liderliğinde yapıyor. Farkındayız, çok oluyoruz.. Ama yapacak da bir şey yok..