Hiçbir insanî-ahlâkî sýnýr tanýmayan tam bir çýlgýnlýk...
Tek ölçüsü, frensiz bir gücetaparlýk olan bir vahþilik...
'Ukrayna rejimi, bizim bütün þartlarýmýzý kabul edinceye kadar operasyonumuz devam edecek.' diyor... 10 gündür, þehirleri bütün yerleþim birimlerini bombardýman ediyor... Kaçmak için imkân bulamayanlar sýðýnaklarda füzelerin ve top mermilerinin patlamasýndan veya yanan evlerinin alevlerinden korunmaya çalýþýyorlar...
Çocuklar, kadýnlar ve savunmasýz sivillerden oluþan yüzbinlerce, hattâ milyonlarca insan, hem de aðýr kýþ þartlarý altýnda, evlerini-barklarýný býrakýp, binbir periþanlýk içinde, hattâ saatlerce yaðmur-kar altýnda ve çamur içinde, yaya ve aç olarak Polonya, Macaristan, Moldavia ve Romanya'ya gibi komþu ülkelere kaçýyorlar; ama, diðer komþu olan Belarus'a, (Beyaz Rusya)'ya ise kaçmayý akýllarýndan bile geçirmiyorlar. Çünkü, baðýmsýz bir ülke olarak Belarus'un da Rusya siyasetine aykýrý bir tutumu olursa, Putin Rusyasý orasý için de, 'Tarihte Belarus diye bir devlet yoktu, olmamýþtý; halký da Rusya halkýyla ayný etnik kökenden gelir, tek halktýr...' diyecek ve 'saldýrý ve savaþ hali' denilemiyecek bir ülke içi 'operasyon(!)'u orada da sahneleyebilecektir... Ve bugün periþan olan bu yýðýnlarýn, yarýnlarda evlerine dönmek imkâný doðsa, o zaman, niceleri evlerinin harabeye döndüðü acý gerçeðiyle bir daha yýkýlacaklar.
Çünkü, Putin'in Ukrayna için söylediði, 'Ukrayna diye bir yer yoktur... Orasý Rusya'dýr... Ukrayna ve Rusya halký, ayný etnik kökten gelen bir halktýr... Ve Ukrayna'nýn askerî alt yapýsýný tamamen yok edinceye kadar operasyonumuz devam edecek...' sözleri, doðrudur ki, hattâ Sovyet Rusya ve daha önceki asýrlarda, Çarlýk Rusyasý dönemlerinde de olmamýþtý.
Putin, onun için, 'Rusya'nýn sýnýrlarý yoktur.' diyor... Ama, Ukrayna halký ayný þeyi söyleyemiyor. Halbuki, Putin'in aynîlik, birlik sözlerine inansalardý, onlar, hattâ, bizzat Rusya topraklarýna doðru da kaçarlardý; annesi tarafýndan dövülen çocuðun yine annesinin kucaðýna sýðýnmaya çalýþmasý misali...
*
Dahasý, Sovyet Rusya çökerken, Rusya Federasyonu, 1917-1991 arasýndaki 75 yýllýk Sovyet Komunist Ýmparatorluðu'nun çöküp ortaya çýkan devletlerin herbirinin istiklâlini tanýmamýþ mýydý?
Sovyetler zamanýndaki idarî sýnýrlarýn, o birlik içindeki Sovyet Cumhuriyetlerinin herbirinin sýnýrlarýnýn, yeni müstakil/baðýmsýz devletlerin sýnýrlarý olduðunu kabul edip bölüþüm anlaþmasýna imza atmamýþ mýydý? Hattâ, bütün bu ülkelerle diplomatik iliþkiler kurup elçilikler açmamýþ mýydý? Dahasý, Ukrayna ve Kazakistan'ýn elinde kalan 1000'den fazla nükleer bombalarýn zayýf hükûmetler elinden bir þekilde çýkmasý þeklindeki korkunç ihtimali bertaraf etmek için, Amerikan emperyalizminin de baskýsýyla, bu bombalar Boris Yeltsin zamanýnda, Rusya Federasyonu'na, -karþýlýðýnda da, 'Rusya'nýn bu ülkelere asla saldýrmayacaðý'na dair taahhüdler imzalanarak- verilmemiþ miydi?
Ama, þimdi, Putin, 'O zaman güçsüzdük, çaresizdik... Yutkunduk... Þimdi ise, güçlenip toparlandýk...' diyerek, devletlerarasý hukuk teamül ve kurallarýna bir tekme atýyor... Lenin de 100 yýl önce bugünlerde, önceden verdikleri sözleri yutarken, 'Onlar vaad yýðýnlarýndan oluþan bir kaðýt tomarýydý...' dememiþ miydi? Þimdi de ayný anlayýþ...
Evet, gücetaparlar açýsýndan bu gibi taahhüdlerin, verilen sözlerin hiç bir baðlayýcýlýðý ve önemi yoktur; çünkü, materyalistler için, gücetaparlar için, 'Güç, her þeyi caiz kýlar...'
Uluslararasý hukuk mu? O, zâten hele de 77 yýl önce, bir atom bombasýyla bütün insanlýðýn iradesinin esir alýnýþýndan sonraki bütün uluslararasý hukuk kurallarýnýn, 'Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararlarý' kýlýfý içinde, veto hakký olan '5 Daimî Üye'nin, dayatmalarýndan baþka bir þey olmadýðý hâlâ görülmeyecek mi?
*
Rusya Dýþbakaný Lavrov, 'Zelensky, müzakereye yaklaþmak istemiyor. NATO'nun savaþa girmesini istiyor' diyor. Doðru da, NATO, 'Ukrayna Buhraný yüzünden Rusya ile, askerî bir savaþa asla girmeyeceðini' hem Amerikan Dýþbakaný Blinken'ýn ve hem de NATO Gen. Sekr Stoltenberg'in aðzýndan net olarak ifade etmiþken; 'Bizim þartlarýmýzý bütünüyle kabul ederse, müzakere masasýna otururuz.' diye bir Putin'in müzakere masasýna Ukrayna niçin ve nasýl oturabilir? Kaldý ki, Putin, Ukrayna'ya 'operasyon' diyerek yaptýðý vahþî saldýrýya karþý ekonomik yaptýrým kararlarý alýnmasýný bile 'savaþ ilâný' olarak deðerlendirdiðinden; yarýnlarda, o yaptýrým kararlarý alan ülkeler de geri adým atmayacaklar mýdýr?
*
Putin'in mantýðý, 1945'de ilk atom bombasýný kullanan Amerikan Baþkaný Truman'ýn mantýðýndan farklý mýdýr? Her ikisi de Roma Ýmparatorluðu'nun barýþ formulü olan 'Teslim ol, barýþ olsun!..' þeklindeki 'Pax Romana../ Roma Usûlü Barýþ' anlayýþýnýn baðlýsýdýrlar. Amerikan emperyalizmi, düþmanlarýna 'Pax Americana...' formülünü teklif ederken; ayný sözün Rusya versiyonunu 'Pax Putinica'yý çözüm olarak gösteriyor.
*
Haa, bir de kendisinin NATO þemsiyesi altýnda korunacaðýný sanan ülkelerin artýk daha bir derin düþünmeleri konu þudur ki, Amerikan menfaatlerine dokunmadýkça, þimdi, NATO birliðinin sýnýrlarýndan korunacaðýndan söz edilse bile; hele de NATO ülkeleri içinde hele de inanç, tarih ve kültür olmayanlarýn da, yarýnlarda, Ukrayna misali, kelaynaklar gibi ortada kendi baþlarýna býrakýlacaklarý da unutulmamalý..
Ne o, yoksa, 'NATO içinde, öyle, ana gövdeye aykýrý durumda olan ülkeler yoktur' diyenler mi var?