Tunç Soyer'e Kýzmayýn

Ýzmir'in iþgalden kurtuluþunun yýldönümünde konuþan Ýzmir Büyükþehir Belediye Baþkaný Tunç Soyer, iþgalcilere laf söylemek þöyle dursun adlarýný bile anmazken, Ýzmir'i Türk'e yurt yapan ecdada saydýrdý. Soyer'in, "Ýzmir Belediye Baþkaný mý konuþuyor yoksa Atina Belediye Baþkaný mý" dedirten sözleri: "100 yýl önceydi. Bu topraklarý yönetenler, gaflet, dalalet ve hatta hýyanet içindeydi. Gençleri, kadýnlarý, çocuklarý, geleceði hiç düþünmediler. Saraylarýndaki saltanatý korumak için bütün bir milleti ateþe attýlar. Yine o sabah, tam da bu bulunduðumuz yerden, Kordon boyundan göðü yýrtan bir ses yükseldi. O ses, sadece bir kurþunun sesi deðil, Ýzmir'den tüm Anadolu'ya yayýlacak bir direniþin müjdecisiydi."

Tunç Soyer'in mezkûr konuþmasýna halkýn tepkisi büyük olunca Soyer sözlerinin kaynaðý olarak M. Kemal'in nutkunu gösterdi. Mâlûmunuz 5816 adlý ucube bir kanun sebebiyle uydurulmuþ tarih üzerine yeterince araþtýrma yapýlamýyor. O döneme ait belgeler saklanýyor. Türkiye'de kan ve zulümle halka dayatýlan ideoloji için tek geçerli kaynak M. Kemal'in Nutku.

Atatürkçülerin kutsal kitap muamelesi yaptýðý Nutuk aslýnda hatýra kategorisinde sayýlmasý gereken bir kitap. M. Kemal kendine göre bir Kurtuluþ Savaþý tarihi yazmýþ. Tabiî ki hâdiseleri objektif deðil subjektif olarak anlatýyor. Nutuk'ta bahsedilen hâdiselerin saðlamasýný yapmaya yarayacak belgelere ulaþmanýn yolu da kapalý olduðundan Nutuk'ta anlatýlanlara ya inanacaksýn ya inanacaksýn! Aksi, "Sen Atatürk'e yalancý mý diyorsun" denilerek 5816 sayýlý ucube kanun kapsamýnda cezaevine gönderiyorlar.

Düþünün, bu yüzyýlda hâlâ kanunla bir kiþi ve anlattýklarý korunmaya çalýþýlýyor; nereden bakarsanýz bakýn büyük rezalet!

Münevver Ayaþlý "Ýþittiklerim, Gördüklerim, Bildiklerim" adlý eserinde Refet Paþa ile diyalogunu aktarýr:

"Paþam ne olur, hatýratýnýzý yazsanýza, niçin yazmýyorsunuz? Bilinmeyen birçok meselenin iç yüzünü biliyor, karanlýk kalmýþ hâdiseleri aydýnlatýyorsunuz, bunlarýn kapalý kalmasý ve bir gün þahitlerinin birer birer hayat sahnesinden çekilmesiyle meçhul olarak kalmasý yazýk deðil mi?

O zaman Refet Paþa susar, acý acý güler:

- Bu milletin her þeyi yýkýlmýþ, bir Ýstiklâl Harbi ayakta, hâtýralarýmý yazayým da, onu da ben mý yýkayým? derdi."

Refet Paþa hâtýralarýný yazmadan ahirete göçtü. Hâtýralarýnda, Nutuk'taki tarih anlatýmýna ters anýlarýný yazanlarýn ise baþýna gelmeyen kalmadý. Misâl, M. Kemal'i Millî Mücadele'ye sokan isim olan Kazým Karabekir'in hatýralarý yasaklandý. Karabekir ahir ömründe evinde hapis hayatý yaþadý. Kapýsýnda polis bekletiyorlardý. Acaba Kazým Karabekir Paþa Kurtuluþ Savaþý'nda ve sonrasýnda yaþananlarý nasýl anlattý da yeni rejim ürktü! Paþa'nýn hatýrlarý sonra yayýmlandý ama eksik. Hatýralarýn yakýlan veya kaybedilen sayfalarýn yokluðu çok þey anlatýyor.

Ortada böyle bir tablo varken, meselenin köküne inmek yerine, dayak tehdidiyle kürsüye çýkartýlan ilkokul çocuðunun eline tutuþturulan kaðýttan okutulan resmi tarih bilgilerini tekrarlayan Tunç Soyer'e kýzmanýn mânâsý yok. Yapýlmasý gereken, 5816 sayýlý kanun kaldýrýlýp döneme ait tüm belgelerin araþtýrmacýlara açýlmasýdýr. Belgeler ortaya çýksýn da biz karar verelim kime inanýp inanmayacaðýmýza.

O güne kadar, Üstad Necip Fazýl Kýsakürek'in buyurduðu üzere: "Ýnanmýyorum bana öðretilen tarihe!"