Nefret ediyorum...
Türkçesi dururken Ýngilizcesini söylemekten, dünyanýn en zengin diline ihanet edip Ýngiliz'in deðirmenine su taþýmaktan nefret ediyorum...
Acýyorum...
Televizyonlara çýkýp aðzýný yaya yaya Türkçesi yerine Ýngilizcesini söylemeyi maharet sayanlara, gerdanýný gere gere Ýngilizce konuþmakla etiket yaptýðýný zannedenlere acýyorum.
Þimdi haklý olarak diyeceksiniz ki, madem bu derece hassassýn, madem bu derece duyarlýsýn Ýngilizce baþlýk da neyin nesi...
Acele etmeyin açýklayayým...
Evet, Ýngilizce baþlýk kullandým ama sorun bakalým neden kullandým.
Ýngilizce baþlýk kullanmamýn tek nedeni, yazýyý Türklere deðil, Türk görünümlü Ýngilizlere, Türk olup Ýngiliz'den fazla Ýngiliz olanlara, Türkiye üzerinde hesap yapanlara hitaben yazmam.
Bu kýsa izahattan sonra gelelim konumuza, dünyada yaþanan son siyasi geliþmelerin yarattýðý fýrsatlara...
Fýrsatlar Dünyasý...
Tarih zaman zaman devletlere, milletlere bir daha asla ele geçmeyecek tarihi fýrsatlar sunar.
Bu fýrsatlar uluslarýn, ülkelerin kaderlerini belirler ve bu fýrsatlar doðru deðerlendirildiði takdirde kader kýrýlýr.
Ýþte günümüz olaylarý tam da tarif edildiði gibi Türkiye'ye inanýlmaz fýrsatlar sunuyor.
Iskalamadýðýmýz, bir olduðumuz takdirde, Türkiye'nin ve ona inanan devletlerin önünü açacak fýrsatlarý iyi deðerlendirdiðimiz takdirde çok büyük iþler yapabiliriz.
Çünkü malum dünya kabuk deðiþtiriyor, Türkiye'de bu deðiþime ayak uydurarak konsept deðiþikliðine gidiyor.
Neden Konsept Deðiþikliði...
Çünkü dünya siyaseti deðiþimde.
Herkes biliyor ki; iki kutuplu dünya düzeni biteli çok oldu, peþi sýra gelen tek kutuplu düzen çoktan çöktü, þimdi sýrada çok kutuplu yeni bir dünya düzeni var.
Bu süreçte dünya yeniden yapýlanýyor, her devlet kendini yeniden konumlandýrýyor, sürecin mimarý Türkiye ise yeniden pozisyon alýyor.
Evet, yanlýþ okumadýnýz; süreci baþlatan, dünyada artýk her þeyin yeniden yapýlanacaðý dönemin kapýsýný açan, bir baþka deyiþle kemerli kapýnýn kapýyý ayakta tutan kilit taþýný yerinden oynatan ülke Türkiye.
15 Temmuz'da emperyalistleri bir daha ayaða kalkamayacak þekilde yere yatýran Türkiye dünyada yeni bir dönemin de kapýsýný araladý.
Dönüþü olmayan bu süreçte yaþananlara tüm devletlerin ortak yorumu odur ki;
"Dünyada artýk hiçbir þey eskisi gibi olmayacak."
Durumu tetikleyen ve meseleye en hâkim ülkelerden biri olan Türkiye bu kapsamda gerekli adýmlarý atýyor ve olmasý gereken deðiþiklikleri yaparak adým adým hedefe ilerliyor.
Ne Yapmalý...
Peki Türkiye bu deðiþiklikleri yaparken, geliþmelere göre pozisyon alýrken nelere dikkat etmeli, neler yapmalý?
Türkiye'nin tek yapacaðý iþ, atacaðý adýmlarda, yapacaðý hamlelerde tek uygulayacaðý metot "tüme varým" olmalýdýr.
Yani küçükten büyüðe, birbirlerini tamamlaya tamamlaya ilerlemelidir.
Bu manada hedefimiz; önce ýrk kardeþlerimizi, ardýndan din kardeþlerimizi ve sonrasýnda tüm insanlýðý kucaklamak olmalýdýr.
Bir baþka deyiþle; önce Türk Devletlerini teþkilatlandýrmalýyýz, ardýndan Ýslam devletlerini, sonrasýnda ise milletleri.
Türkiye bu konuda yapýlmasý gerekenlerin alt yapýsýný yapmaya, atýlmasý gereken adýmlarý atmaya çoktan baþladý bile.
Ýþi hikâyesi baþladý, reçetesi yazýldý, yol haritasý çizildi, hedef kondu ve yapýlacaklar Baþkomutan Erdoðan tarafýndan tarif edildi bile.
Ne dedi Cumhurbaþkaný Erdoðan;
"Dünyada yýllar yýlý bir sistem krizi vardý. Bu sistem krizi karþýsýnda Türk devletleri olarak dedik ki; Türk devletleri arasýnda bir güç birliði oluþsun. Güç birliði siyasi askeri ekonomik ve ticari boyutlarý içersin."
Þimdi gelelim yazý baþlýðýnýn Türkçe mealine...
Ne demiþtik...
Devir Türk devri, zaman Türk zamaný.
Bekleyin geliyoruz...