Türkiye-Rusya hattı...

"Yeni dünya", "yeni düzen" ve "yeni şartlar" ile artık "karşı karşıyayız".

Ne "eski ezber"ler, ne "eski paradigma"; artık geleceği inşaa etmekte geçerli bir "argüman" olmayacak.

Yeni dünyanın şartları içinde dünyadaki tüm "küresel aktör"lerin yeni politikalarını, çevremizdeki ve bizimle komşu olan tüm ülkelerin gelecek inşası konusundaki planlamalarını daha dikkatli bir şekilde takip etmeliyiz.

Görünen şu ki; bir takım konulara artık "eski söylemler" üzerinden bakamayız ve bakmamalıyız...

Rusya konusuna bakarken de, hiç kuşkusuz her şeyi yeni "paradigma"ya göre yazıp çizmeli ve okumalıyız.

Osmanlı ve Çarlık Rusyası tarihinde, "karşılıklı itham"lara, sıkça atıfta bulunan bir "geçmişimiz" var.

Rusya ve Türkiye'nin tüm siyasi tarihi, arka planında karşı karşıya gelme motivasyonları; hep zinde tutulmuştur.

Dünün şartları ile yeni dünya inşası mümkün olmayacağını, içinde bulunduğumuz çokça gerçekler açık bir şekilde anlatmaktadır.

Batı kaynakları üzerinden Rusya ve Türkiye hattını şimdiki şartlar çerçevesinde analiz etmek, en kibar dil ile tabir edersem tek kelimeyle bilgisizliktir.

Geldiğimiz noktada yeni söylem ve şartların oluşturulması artık elzem olmuştur.

Ukrayna ile Rusya arasındaki sürece dayanarak, "Türkiye'ye hareket planı dikte etmek" ise yumuşak bir söylem ile "siyasi bilgisizlik"tir.

Yeni Yüzyıl ve dünya tarihinde, Türkiye-Rusya hattı hiç kuşkusuz önemli siyasi kanal olarak; siyaset meydanında karşımızda duruyor.

Türkiye için "çok kutuplu" dünyada Rusya artık en az ABD ve İngiltere kadar önemli bir konumdadır!

Orta Asya, Türkistan, Kafkasya, Orta Doğu, şimdi ise Afrika'da; Rusya ile Türkiye paralel hatlarda değil, belki de sıkça kesişen noktalarda olacaktır.

"Kavgasız anlaşmanın yolları varken", neden çatışma yolu seçilsin ki?

Hem de çatışma kimin işine yarar?

Rusya ve Türkiye ilişkilerine bundan sonra bir de böyle bakılmalı kanaatindeyim.

Ama tarihi arka plan ve bu alandaki zihniyet farkı, bize çokça sorunun olduğuna da işaret ediyor.

İki ülke arasındaki ilişkilerin, olumlu olmasına en büyük katkı; Erdoğan-Putin arasındaki özel güven motivasyonu olduğunu herkes bilmektedir.

En zor sorunların çözümünde bile Erdoğan ve Putin gayreti, inkâr edilemez bir katkı sağlamaktadır.

Yukarıdaki bu ilişki ve "karşılıklı güven konusu"nun aşağıya yaygınlaşması ise ciddi bir sorundur.

Bürokrasideki zihniyet farkı, siyaset yapma yöntemi, olayları okuma tarzlarındaki farklılık, sistemsel farklılıklar; bunların hepsinin sürecin ilişki ağının tamamına yayılmasına engel olan ciddi bir faktördür.

Ama dünya yeni şartlara odaklanıyor.

Rusya ile Ukrayna süreci de birgün muhakkak bitecektir.

Dünyadaki paylaşım süreci, bilek savaşı, gard almalar ve hesaplaşma sonu; muhakkak bu yüzyıl için belirgin olacaktır.

İşte esas mesele o gün başlayacak.

Rusya ve Türkiye arasındaki yeni dönem, dünya siyaseti için ilişki serüveni, sadece liderler arasındaki ilişkilere dayanarak yürürse; ileride ciddi olumsuzluklara karşılaşılması kaçınılmazdır.

Konuya sadece ekonomik ilişkiler motivasyonu ile bakılması ise, küresel yeni düzen anlamında yeterli bir bakış açısı değildir.

Dolayısıyla toplumlara, kültürel ve sosyolojik kodlara, akademik çevrelere, medya ve diline, edebiyat ve tarih çalışmalarına, sivil toplum kuruluşlarının yeni dil üretimine ihtiyaç vardır.

Artık çok kutuplu dünya dönemi başlıyor.

"Rusya ve Türkiye hattına" coğrafyanın tamamının ihtiyacı vardır.

İstikrarın ve refahın yolu "ortak payda"dadır.

Türkiye ve Rusya hattının kalıcı ve sistemsel kanala oturtulması, kaçınılmaz bir gerekliliktir...