"Millî Mücadele'de kucaðýnda çocuðuyla cepheye malzeme taþýyan kadýndaki ruh ne ise, üreten kadýnlarýn da gayreti aynýdýr. Önümüzdeki dönemi 'Aile merkezli sosyal yapýnýn güçlendirilmesi dönemi' haline getireceðiz."
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn Ýl Baþkanlarý toplantýsýnda yaptýðý konuþmada zikredilen yukarýdaki cümle hepimiz tarafýndan heyecanla karþýlanmasý gereken bir cümle. Çünkü Cumhurbaþkaný "aile merkezli sosyal bir yapýnýn güçlendirilmesinden" bahsediyor.
Bugün her ne kadar çok büyük projelerden konuþuyor olsak da toplumun temel taþý olan aile güçlü olmadýðý sürece sürdürülebilir bir refah seviyesine ulaþmak oldukça zordur. Özellikle ailenin en önemli unsuru, hatta direði olan kadýn, ilgi, alaka ve mesaisini çocuklarýna vermediði sürece gelecek adýna her zaman endiþeli olmalýyýz.
Adýna modernizm denen tüketim tuzaðý kadýný ve anneyi yuvasýndan kopartmýþ durumda. Daha fazla kazanýp daha fazla harcamak için kadýn sabahýn köründe evinden ayrýlmak, akþam geç saatlerde evine dönmek zorunda kalýyor. Bu süre içerisinde ise anne þefkati ve sevgisiyle büyümek isteyen çocuklar ya kreþlerde ya da bakýcýlarýn elinde heder olup gidiyor.
"Aile merkezli sosyal yapý" sözü bir teyakkuz hali olarak kabul edilmeli ve anneler, ailelerine destek çýkmak adýna baþkalarýnýn iþinde çalýþmak zorunda kalmamalýdýrlar.
Bir ülkeyi ve toplumu ayakta tutan, diri tutan ve geliþtiren üç kuvvet vardýr: Aile, Eðitim ve Kültür.
Eðer bu üç sacayaðý saðlamsa bugün olmasa da mutlaka bir gün üzerinizdeki ölü topraðýný silkeler ve dünyaya hâkim olmaya baþlarsýnýz.
Bunun bilincinde olan Türkiye düþmanlarý yýllardýr hem içerden hem dýþarýdan bu üç unsur üzerinde operasyon üzerine operasyon, tuzak üstüne tuzak, oyun üzerine oyun kuruyorlar.
Bir taraftan aile ve gençliði, diðer taraftan eðitimi ve kültürü ayaklar altýna alarak toplumun bilinçlenmesinin önüne geçiyorlar.
Dijital mecralar aracýlýðýyla, LGBT lobilerinin alçakça sapkýn dayatmalarýyla, dudak uçuklatan TV dizi ve programlarýyla çocuklarýmýzý çalmaya çalýþarak aile mefhumunu ortadan kaldýrmak ve toplumu ifsat etmek adýna her türlü çalýþmayý yapýyorlar.
Bu baðlamda "annelik" veya "ev hanýmlýðý" bir iþ tanýmý içerisinde adeta bir kariyer haline getirilmeli, "annelik" makamý yüce tutularak; emeklilik gibi sosyal haklarýn yaný sýra sair sosyal yardýmlarla maddi ve manevi açýdan desteklenmelidir.
Nuri Pakdil'in sözlerini hatýrlatmak isterim;
"Gel Anne ol,
Çünkü anne,
Bir çocuktan, bir 'Kudüs' yapar."
Tabii ki aile denince sadece kadýndan bahsetmiyoruz. Ailenin güçlü olabilmesi için diðer bireylerin de donanýmlý olmasý gerekir. Kastýmýz sadece maddi anlamda deðil; fikri, kültürel, sanatsal zenginliklerden de bahsediyoruz.
Burada elbette Eðitim ve Kültür Bakanlýðýna ziyadesiyle iþ düþüyor. Okullarda okutulan müfredat aile müessesesinin kýymetini çocuklara anlatabilmeli. Öðretmenler kendilerinin de bir aile mensubu olduklarý bilinciyle öðrencilerine ailenin önemini anlatabilecek hassasiyete sahip olmalýdýrlar.
Kültür-sanat çalýþmalarýnýn temalarý aileyi koruyan unsurlarý önceleyerek icra edilmeli. Aile olmadýðýnda ne sanatýn ne de kültürün bir kýymetinin kalmadýðý gerçekliðini topluma gösterebilmeli.
Ýçerisinde Türk ve dünya edebiyatýndan psikolojiye, teknolojiden hikâye kitaplarýna varýncaya kadar birçok önemli konunun bulunduðu bir aile kitaplýðý kurularak bu kitaplar periyodik olarak, bölgesel kurumlar aracýlýðýyla ailelere hediye edilmeli.
Ailenin merkezde olduðu sosyal etkinlikler tertip edilerek kültürün ve sanatýn tam ortasýnda olmasý gereken aile, etkinliklerle bir arada tutulmalý.
TV programlarýnda ve dijital mecrada birçok etkinlik birey merkezli icra ediliyor. Anne, baba ve çocuklarýn birlikte faaliyet gösterdikleri sosyal etkinlikler yapýlabilmeli.
Elbette bütün bunlar ve benzerleri çoðaltýlabilir. Yeter ki gerçekten aile merkezli bir sosyal yapý oluþturulmak istensin. Kadýný baþkalarýnýn kölesi olmaktan kurtarmak; onu adeta bir makine haline getiren, þiddetin ve cinselliðin kaynaðý durumuna düþüren "modernizm" dayatmasýnýn topluma verdiði zararlar ortadan kaldýrýlmak istensin yeter.
Bu millete yapýlacak en büyük iyilik "aile merkezli sosyal yapýnýn güçlendirilmesi" olacaktýr. Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn TV programýnda söylemiþ olduðu: "Bu yüzyýl Türkiye yüzyýlý olacak." sözünü de bu baðlamda okumak ya da en azýndan böyle olmasýný arzulamak gerekir.