Türkiye'nin garantörlük çağrısı: Kim, nasıl karşıladı?

Batı'nın bilhassa ABD'nin PKK-YPG'ye verdiği askeri-siyasi desteğin bölgede bir şeylere hazırlık için olduğu açıkken İsrail'in, Gazze'de intikamcı olmaktan da öte kışkırtıcı bir şiddete başvurması yeni bir anlam kazanıyor.

Batı'nın, Filistin meselesinde "Haçlı bloku" gibi hareket etmesini, İslam karşıtlığını Nazilerin Yahudi karşıtlığı seviyesine ilerletmesini ve yaşama hakkı başta olmak üzere hakları çiğnenen insanlar, Müslümanlar ise hiç oralı olmamasını da koyun bunun yanına.

Nitekim Cumhurbaşkanı dün Batı'ya hitaben "bunu sakın hilal-haçlı gerilimine dönüştürmeyin" uyarısı yaptı.

Türkiye, 7 Ekim'den bu yana yeni riskleri de görüyor ve Cumhurbaşkanı, liderlerle yaptığı görüşmelerle, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan mekik diplomasisiyle olasılıklara atıf yapmadan yakılan ateşin etrafını çevirmeye çalışıyor.

**

BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşları, Filistin'deki soykırımı durdurmaya, kalıcı barışı tesis etmeye çağırmak Türkiye'nin en büyük çabası.

Bunun için garantörlük mekanizması önerdi Türkiye. 30 yıldır yürütülen barış müzakerelerinden sonuç çıkmadığı hatırlatılarak "yeni bir anlatıya ve yeni bir mekanizmaya ihtiyaç var" denildi.

Fidan önce bölgenin ve ilgili ülkelerinin başkentlerini ziyaret etti. Sonra 18 Mayıs'ta İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Cidde'de yapılan toplantısında, daha sonra ise Kahire'de düzenlenen barış zirvesinde önerisini dünyaya sundu.

Çözüm için garantörlük mekanizması kurmak gerektiğini, Türkiye'nin Filistin adına garantör ülkelerden biri olmak istediğini, İsrail'i destekleyen ülkelerin de İsrail için garantör olmasını ve İsrail dışındaki herkesin kabul ettiği, bugünlerde de sıkça dile getirdiği "iki devletli çözüm" önerisinin hayata geçirilmesi için çalışılmasını önerdi Türkiye.

Buna Cumhurbaşkanı dün "bölge ülkelerinin katılımıyla acil bir barış konferansını" da ekledi.

**

Bu çağrı Filistin'in de çağrısı aslında. Filistin de 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, toprak bütünlüğü olan (yani İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekildiği) bağımsız egemen bir Filistin devletinin kurulmasını, tanınmasını istiyor.

Türkiye'nin çağrısına en açık destek Rusya'dan geldi. Dışişleri Bakanı Lavrov, "Kalıcı barış için her katkıyı destekliyoruz, bu konuda Türkiye ile çalışmak için istekliyiz" açıklaması yaptı.

Sonuçta, tahıl krizinin çözülmesinde ve esir takasında Türkiye'nin oynadığı rolün en büyük şahidi Rusya. Türkiye'nin diplomatik gücünün yanı sıra adil ve kolaylaştırıcı tutumunu biliyor.

Ama sorunun doğrudan bir parçası olan ve çözümden yana tavır koymayarak İsrail'in işlediği suçların parçası olan Batı'dan ise uğultudan başka ses gelmedi.

İnsani krize ilişkin birkaç cılız itirazdan başka yaptırım gücü olan ne bir ifade ne bir karar çıktı Batı'dan. Beklendiği gibi aslında. Erdoğan'ın dediği gibi: "Sorunun sebebi olanlar elbette çözüm istemez."

**

Garantörlük önerisine içeride güçlü bir destek var.

Bahçeli, MHP'nin tutumunu net ifade etti aslında. "İktidar çözüm için devreye girsin" dedi. Cumhur İttifakı partilerinin, Filistin hassasiyeti ve iki devletli çözüm için çalışmak gerektiği söylemi iktidarın elini güçlendiriyor elbette. Cumartesi günkü yapılacak İstanbul mitingi ortak sesi daha da gür kılacaktır.

CHP lideri ise her zamanki gibi. Filistin'e ve garantörlük önerisi dolayısıyla devletine verdiği muğlak desteği, birkaç cümle sonra her zamanki kısır/düşmanca muhalefet anlayışıyla geri aldı Kılıçdaroğlu. Bölgedeki hararet Türkiye'ye doğru yükselmişken, dünyaca kritik bir eşikte olduğumuzu çocuklar bile biliyorken ana muhalefet lideri Türkiye'nin son dönemde sahada elini en fazla güçlendiren milli savunma sanayinin kıymetli ismi Selçuk Bayraktar'ı "tuhaf" bir tartışmanın içine çekmeye çalıştı. "Damat" diyerek güya indirgemeye çalışırken Türkiye'nin Suriye'de, Libya'da ve Karabağ'da sahayı nasıl değiştirdiğini unutturmak istedi.

Garantörlük mevzusunda İyi Parti'den ise olumlu tepkiler geldi. Saadet, Deva ve Gelecek partileri de Filistin konusunda Türkiye'nin uluslararası toplumla beraber inisiyatif alması gerektiğini söylüyor.

Dolayısıyla ateşi körükleyen Batı için ateşkes ve çözüm öneren garantörlük önerisi şu an maalesef ki uzak bir ihtimal.