Türkiye'nin seçimine dair; “Ümit Özdað da Erdoðan'ýn adamýymýþ” diyeceksiniz

Bu bir alýþkanlýk haline geldi malum; kendi kifayetsizlikleriyle yüzleþemeyenler, tuttuklarý siyasi parti ve yöneticilerini sorgulamayý akýl edemeyenler her maðlubiyet sonrasýnda höykürecek bir yer arýyor ve günün sonunda akýllarý sýra yine faturayý Erdoðan'a kesiyorlar.

"Adam hep kazanýyor, hele bir anlayalým neden kazanýyor?" sorusuna adam akýllý kafa yormadýklarý için kendi "dostlarýný" da bir zaman sonra "Erdoðan'ýn adamý, ona çalýþýyor" diyerek mimliyorlar.

Acýklý bir kaybeden psikolojisi.

Ýyi bir linç malzemesi ayný zamanda.

Çok kiþi bundan nasibini aldý.

Muharrem Ýnce mesela; Cumhurbaþkaný adayý olarak yüzde 30 oy verdikleri Ýnce'ye "Sarayýn Adamý" dediler. Erdoðan'a çalýþýyormuþ aslýnda!

Bundan çok emin olmalýlar ki, Ýnce'ye kurulan kaset kumpasýndan adeta memnun oldular!

Bu kirli siyasetin ve nefret pompalamanýn CHP tabanýndaki tezahürü "þizofrenik" tepkiler oluyor malum. "Sarayýn adamý" lafý ise söz konusu þizofreninin en müþahhas hali.

Sinan Oðan'da nasibini aldý bundan.

Ýkinci tur için Cumhurbaþkaný Erdoðan'ý destekleyeceðini açýklayýnca adama demediklerini býrakmadýlar. En hafifi "satýlmýþ"tan baþlýyor; varýn gittiði yerleri siz düþünün.

Ýttifak ortaðý Meral Akþener'de üç gün kadar linçe maruz býrakýlmýþtý.

Dünyaca ünlü piyanistimiz sifon çekerek tepki vermiþti, Akþener masadan kalkýnca. Masaya dönmeyip ne yapacaktý!

Bunlar da bir þey mi? Deprem bölgesinde Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn açýk ara önde çýkmasý karþýsýnda depremzedelere, "Keþke ölseydiniz hepiniz" diyebilenlerden her þey beklenir.

Önceleri, ne dediðini bilmeyen birkaç trol hesap herhâlde dedik, lakin görüldü ki depremzedelere yardýmlarýný haram etmek, sistematik þekilde bir CHP politikasýna dönüþmüþ. CHP'li belediyeler verdikleri çadýrlarý söküyor, konaklattýklarý otellerden kovuyor depremzedeleri. Kurumsal yapýlar böyle yaparsa þizofrene dönüþtürdükleri kitle ne yapmaz? Aðýzlarýna geleni söylüyorlar.

"Cumhur Ýttifaký ve Erdoðan'a oy verenler eðitilemez, aydýnlatýlamaz insanlar."

Fatih Portakal, Ayþenur Arslan, Emin Çapa gibi ekranda histeri nöbeti geçirecek kadar gerçeklikten kopmuþ bir "kanaat önderi" zevattan ve bunlarýn beslediði bir kitleden söz ediyoruz.

Yani Kadýköy'de, Beþiktaþ'ta mikrofona saçmalayan ergenlere kabahat bulmaya hiç gerek yok. Nefreti þýrýngayla veriyorlar, bu genç bünyelere. Ne yapsýn gençler?

Ýkinci tura dört gün kala tüm gözler Ümit Özdað'daydý. Acaba ne diyecek? Tahminler doðru çýktý, Kýlýçdaroðlu'na destek açýklamasý yaptý. Böylece linç edilmekten yýrttý. Tek kârý da bu zaten.

Ama bana kalýrsa seçimden sonra o da "Erdoðan'ýn adamý" listesine eklenecek. Hatta bizzat Kýlýçdaroðlu, Erdoðan'ýn adamý ilan edilecek. Zaten kitle buna çok hazýr.

Kandil ve FETÖ'yü bile Erdoðan'ýn yönettiðine inandýrýlmaya hazýr olanlara hangi dozu verirseniz verin, sarsýlmazlar nitekim.

Diyeceðim o ki Ümit Özdað'ýn, bugüne kadar FETÖ ve HDP ile ilgili sayýp döktüðü her þeyi yutup, "Türkiye Göçmenistan olmasýn" söylemine sarýlmasý, nereden uydurduðu belli olmayan, "13 milyon göçmen var, bir o kadar daha gelecek" yalaný ve "kýzlarýmýzý güvenle bakkala gönderebilmek için Kýlýçdaroðlu'na oy verelim" korkutmacasý çok kötü sahnelenen bir tiyatro. Üstelik bu destek açýklamasý Kýlýçdaroðlu'nun oylarýný da artýrmayacak. Bilakis oy kaybettirecek. Görecekler.

Kemal Bey bol keseden daðýttýðý bakanlýk ve cumhurbaþkanlýðý makamlarý ile seçim kazanacaðýný zannediyor. Artýk aklý baþýnda herkes bunun kazandýracak bir strateji olmadýðýnýn farkýnda. Olsa olsa mevcut muhalefetin son kullanma tarihini yakýnlaþtýrmýþtýr.

Ümit Özdað'ýn, "vatan deðil makam" diyerek Kýlýçdaroðlu'na desteðini açýklamasýnýn HDP'li yöneticileri rahatsýz ettiðini de sanmýyorum. Çünkü Kandil, bizzat Kemal Kýlýçdaroðlu'ndan medet ummuyor. Sonuçta bu kadar kalabalýk bir masada Kýlýçdaroðlu'nun bir icraat yapamayacaðý herkesin malumu. Yani öyle yumruðunu masaya vurmalar falan... onlar ancak film çekerken yapabileceði hareketler.

PKK ve HDP'nin umudu, Kýlýçdaroðlu'un cumhurbaþkaný seçilmesi halinde meydana gelecek olan iktidarsýzlýk ortamýnda nefes alabilmek.

Özledikleri þey, yönetilmeyen bir Türkiye yani.