Üçkâğıt

Teşekkürler...

"Etiket canavarları" başlıklı yazı o kadar çok etkileşim aldı ki inanılmaz.

Mesaj yazanlar, paylaşanlar, yorum yapanlar...

Gerçekten harikaydınız.

Peki neydi sırrı hikmeti?

Konu vatandaşın cebini ilgilendiren bir konuydu.

Bu nedenle de çok ilgi çekti.

Yazıyı okuyanı bir sonraki yazının heyecanı sardı.

İşte o merakla beklediğiniz an geldi.

Daha fazla bekletmeden masalcı dedemize gidip masalını tamamlatalım.

Masalcı Dede'den Masallar...

Sohbet başlıyor ve masalcı dede başlıyor anlatmaya.

"Dede nasıl oluyor da tarlada iki lira olan markette otuz lira oluyor?"

"Takıldığın şeye bak. O kadar kolay ki. İki liraya aldığın malı on şirkette gezdirirsin fiyatını otuz liraya zıplatırsın."

"Nasıl yani?"

"İyi dinle! Şimdi sana zincir marketlerin kurduğu saadet zincirini nasıl işlettiklerini tek tek anlatacağım.

Tarlada iki liraya malı aldın. Yapman gereken ilk şey bu malı 3 liraya bir başka şirkete satmak olacaktır. Sonrasında bu şirket üzerinden de 5 liraya bir başka şirkete satıyorsun. Bu şirketten de alıp 9 liraya bir sonraki şirkete sattın mı sattın.

İşte bu şekilde malı kâğıt üstünde elden ele gezdirerek fiyatını 28 liraya yükseltiyorsun. İş bu kadar basit.

Hedeflediğin fiyata ulaştıktan sonra da 30 liradan market raflarına koyuyorsun. Rafa girdiği an saadet zinciri tamamlanmış oluyor. Olay bu kadar kolay.

Denetlemeye gelen olsa açık bulamaz zira her şey yasal. Markete laf söyleyemezler çünkü mazeret hazır:

Ben ürünü yüzde 5 karla satıyorum memur bey!"

"Peki işin aslı ne?"

"İşin aslı ortada büyük bir oyun ve büyük de bir soygun var. Çünkü burada anlattığım aracı şirketlerin tamamı fiyat yükseltmek için kurulmuş paravan şirketler.

Bu şirketlerin isimleri ve sahipleri farklı olsa da gerçek sahibi tek bir kişi ve o kişi de tahmin ettiğin gibi zincir marketlerin sahibi.

Anladın mı ey oğul tezgâhı!"

"Anlamam mı dede. İyi güzel de bu marketler borsaya açık şirketler. Bunlar böyle hileli işlerle sadece tüketici vatandaşı değil borsa yatırımcısını da dolandırıyorlar."

Tuhaf Olaylar...

Maalesef işler bu boyutta.

Anlattıklarıma benzer bir olayı geçtiğimiz gün Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu CNN Televizyon ekranlarında anlattı ve sordu.

"Nasıl oluyor da tarlada, ağaçta kilosu iki lira olan mandalina markette vatandaşa 38 liradan satılıyor?"

Evet Ağaoğlu hocam önce üreticinin durumunu yansıttı, sonrasında marketlerin.

Aradaki fark aynen böyleydi.

Bu garabeti izah edecek bir babayiğit var mı?

Bazı çok bilenler, bu işten nemalananlar size yanaşıp muhtemelen şu masalı anlatacaklardır;

"Efenim iyi güzel söylüyorsunuz da tarlada iki lira olan ürün vergisi, algısı, ambalajı, komisyonu, nakliyesi derken bu fiyatları buluyor."

Yav bre borazan, bre çığırtkan!

Nakliye maliyeti diyorsun, tarlanın dibindeki Antalya'da, İzmir'de de aynı fiyat, Van'da da.

Nasıl oluyor bu iş anlat bakalım o sivri zekânla.

Van nireeee, İzmir nireeee...

Sen kimi kandırıyorsun.

Seri de Son Yazı...

Bugünkü yazımı da burada bitiriyorum.

Serideki son yazımı koltuklarına yapışan ve hangi iktidar gelirse gelsin başkanlığa tutunmayı başaran oda başkanlarına ve gıda tekelini kırmak, fiyat istikrarını sağlamak konusunda neler yapılması gerektiğine dair alınması gereken tedbirlere ayıracağım.