"Siz istediðiniz kadar bina yapýn, istediðiniz kadar yönetici atayýn, istediðiniz kadar müdür deðiþtirin sýnýflarda öðrencilerle muhatap olanlar biz öðretmenler olduðu sürece istediðinizi gerçekleþtiremeyeceksiniz."
Yukarýdaki cümleler, gençliðe yönelik çalýþmalar yapýlan ve benim de iþtirak ettiðim bir toplantýda emekli bir Ýl Milli Eðitim müdürünün anlattýklarýndan. Atandýðý ilde öðrencilerin milli ve manevi deðerlerle yetiþmesi için çalýþmalar yapan Ýl Milli Eðitim müdürü yeni düzenlemeler yaparak okullara yeni müdürler atar. Bu þekilde okullarda daha iyi bir eðitimin yolu açýlmak istenmektedir. Lakin Ýl Milli Eðitim müdürüne ulaþan militan ruhlu, solcu ve seküler bir öðretmen yazýnýn baþýnda zikrettiðim cümleyi söyler.
Bu cümleler ve olay bana Anadolu'da bir üniversitede görev yapan bir öðretim üyesinin anlattýklarýný hatýrlattý. Eðitim Fakültesinde görev icra eden akademisyen öðretim üyesi, öðretmen adaylarýný yetiþtirme noktasýnda (maalesef) müfredatýn dýþýna çýkamadýklarýný belirterek, "Gençlerin ne kadar yozlaþtýklarýný gördüðümüz halde sistemin göndermiþ olduðu müfredat dýþýna çýkýp baþka þeyler öðretemiyoruz. Ahlak, edep, toplumsal bilgi, milli ruh ve inanç deðerleri gibi kavramlara sahip olmayan, dünyaya sadece seküler bir pencereden bakan bu gençler öðretmen adayý gençler olarak yarýnlarda çocuklarýmýza öðretmenlik yapacak ve çocuklarýmýzýn, öðrencilerimizin geleceðini þekillendirecek kiþiler." dedi.
Bütün bu gerçeklere raðmen biz eðitimin okulda deðil ailede baþladýðýný biliyoruz. Ailede milli ve manevi deðerlerle yoðrulmuþ, ahlaklý ve edepli bir çocuk kadar güçlü bir insan olmayacaðýnýn bilincindeyiz.
20. yüzyýlýn baþlarýnda furya haline dönüþen roman kültürüne baktýðýmýzda; olumlu karakterlerin anne babasýndan iyi ve güzel terbiye aldýklarý, olumsuz karakterlerin ise tam tersine iyi terbiye alamamýþ olduðu ya da anne babasýz olduklarýný, çocuklara iyi bir eðitim verilmesi için anne babaya sorumluluk ve görevlerin düþtüðünü, yeterli eðitimin verilmemesi durumundaysa toplumun bundan zarar göreceði gibi mesajlar okuruz.
Ýþte bu nedenle Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn son zamanlardaki aile merkezli açýklamalarý baþka bir önem kazanýyor. Toplumu ayakta tutan sacayaklarýndan birisi olan aile güçlü olmadýðý sürece kapitalizm, sekülerizm ve modernizmin çarklarý arasýnda yitip gidecek bireyler yetiþtirmekten daha öteye geçemeyiz.
Çocuklarýmýzý milli ve manevi duygulardan yoksun býrakarak onlarý ihmal ettiðimizde, onlara aile sevgisi ve merhamet göstermediðimizde gerek sokaklarýn gerekse onlarýn yoluna tuzaklar kurmak için ellerini ovuþturan ruhsuz, inançsýz ve militan kesimin ekmeðine yað sürmüþ oluruz.
Zikretmiþ olduklarýmýz baðlamýnda özellikle annenin aileden koparýlmasýnýn, kariyer peþine düþürülerek yuvasýndan koparýlmasýnýn sonucunu daha iyi anlayabiliriz. Annenin olmadýðý, anne sevgisi ve merhametinin olmadýðý bir ortamda yetiþen nesiller ancak ve ancak büyük balýklara yem olurlar. Anne ne kadar evden uzaklaþtýrýlýr ve koparýlýrsa yüce deðerleri olmayan kesim toplumu bozma iþini o kadar kolay yapabilir.
Batýlýlaþma hastalýðýnýn toplumsal çözülmedeki tezahürlerini aile mefhumunda da çözülme ve ifsat olma, bir buhrana sürüklenme olarak aþikâr þekilde müþahede edebiliyoruz.
Gerek iþ yaþamý gerekse siyaset gibi nedenlerle evden uzaklaþtýrýlan annenin bir an önce yuvasýna dönmesi ve evlatlarýna sahip çýkmasý saðlanmalýdýr. Bu baðlamda ev hanýmlýðý mutlaka bir "vazife" haline getirilmeli, ev hanýmlarý "üretmeyen, katkýda bulunmayan, çalýþmayan" insanlar olma statüsünden çýkarýlmalýdýr.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn milletvekillerine hitaben yaptýðý konuþmada söylediði "Milletimizin yapýtaþý olan aile kurumumuzu ifsada dönük kasýtlý saldýrýlarýn farkýndayýz. Bu sinsi faaliyetlere karþý maddi ve manevi bütün boyutlarýyla aile yapýmýzý korumakta kararlýyýz. Aile fýtratýný güçlendirmeye yönelik attýðýmýz adýmlarý önümüzdeki dönemde yeni unsurlarla destekleyeceðiz" sözleri ve ardýndan Metro açýlýþýnda yaptýðý konuþmada söylediði "Aile kurumumuza yönelik saldýrýlara kesinlikle göz yummayacaðýz." ifadeleriyle "ailenin" ehemmiyetini gündem ederek zikretmiþ olmasý bu konuda yaralý yüreklerimize can suyu oldu.
Ne dersiniz, önümüzdeki dönemde ailenin yeniden inþa edilmesi adýna ümit var olabilir miyiz?