‘Üzerinde Kuran dýþýlýk örtüsü bulunan bir yönetim!'

"Umarým akýbeti Menderes gibi olmasýn" sözü bir dil sürçmesi yahut münferit bir ifade deðildir.

Bu ifade CHP yönetimine hâkim olan düþüncenin klasik bir tezahürüdür.

Bu düþünce kendisini milletin üstünde gören, millete tepeden bakan, kendisinde milleti adam etme(!) hakkýný gören ve sadece kendilerini devletin sahibi yerine koyup kendileri gibi düþünmeyenleri tahkir eden bir düþünce yapýsýdýr.

O yüzden, kendileri yüzde yirmiler civarýnda ancak destek buluyor olmalarýna raðmen milletin yüzde ellisinin üzerinde bir oranla seçilmiþ cumhurbaþkanýna 'sen kimsin?' diye hitap etmekten, 'sözde cumhurbaþkaný',' diktatör', 'firavun', 'zorba' diye tahkir etmekten kendilerini alamýyorlar.

Kendilerine oy vermeyenlerin de hiçbir kýymeti yoktur.

Mesela, AK Partiye oy verenler genel baþkanlarýnýn ifadesiyle sanatçýysa yalaka, öðretmense öðretmenliði hak etmeyen, çiftçiyse yakasýna yapýþýlýp hesap sorulacak kesim, YSK üyesiyse çete, Yargýtay üyesiyse tetikçi, gazeteciyse medyanýn yüz karasýdýr.

Evet, milletten kopuk bu düþünce mensuplarý kendilerini hâlâ eski Türkiye'de zannederek esip gürlüyorlar.

Kendilerini hâlâ eski vesayet sisteminde zannediyorlar.

Eskiden partileri iktidarda olmasa da vesayet sistemi sayesinde düþünceleri iktidarda idi ve istedikleri zaman milli iradeye hesap soruyorlardý.

Kâh ordu içindeki kâh yargýdaki taraftarlarý vasýtasýyla seçilmiþ hükümetlere muhtýralar vererek 1960'ta olduðu gibi darbeleri teþvik ederek, 28 Þubat sürecinde olduðu gibi post modern darbeleri destekleyerek, 27 Nisan'da olduðu gibi muhtýralarý alkýþlayarak, ve partiler kapattýrarak iktidarlarýný sürdürüyorlardý.

Bütün bunlarý yaparken de ya laikliðin arkasýna sýðýnarak ya da Atatürkçülüðü kalkan gibi kullanarak milli iradeyi küçümsediler, milletin seçtiði iktidarlarý devirmeye teþebbüs ettiler, devirdiler, idam ettirdiler, partilerini kapattýrdýlar.

Hepsinin bahanesi aynýydý. Amirallerin eski büyükelçilerin ve eski CHP milletvekillerinin bildirileri de günümüzdeki versiyonlarýdýr.

'Seçimle ya da baþka þekilde gidecekler', 'sonu Menderes gibi olmasýn' ve benzeri tehditleri de o anlayýþýn yansýmasýndan ibaret.

Parlamenter sistem özlemleri de vesayet günlerine duyduklarý hasretten baþka bir þey deðil.

Oysa Türkiye baþkanlýk sistemine geçerek vesayet sistemine son vermiþ ve millet doðrudan iktidar olma imkâný bulmuþtur.

CHP'nin göremediði veya görmek istemediði gerçek budur.

Bürokraside borularýnýn artýk ötmediðini görmenin hýrçýnlýðýdýr bu savrulmalar.

Menderes týpký AK Parti gibi dinci odaklara yakýnlaþmýþ da o yüzden darbe olmuþmuþ da Erdoðan'ýn da sonu öyle olabilirmiþ!

Menderesin idam edilmesinin sebebinin dinci odaklara yakýnlýðý iddiasýnýn arkasýnda dindarlarýn ülke yönetiminde söz sahibi olmasý yatmaktadýr.

Asýl rahatsýzlýklarý bundan kaynaklanmaktadýr!

Yaþar Nuri Öztürk, CHP'den istifa ettikten sonra 2 Kasým 2003 tarihinde Star gazetesinde yazdýðý makalede, CHP yönetimini, 'Ýliklerine kadar iþlemiþ Ýslam nefreti ve üzerinde din dýþýlýk, Kur'an dýþýlýk örtüsü bulunan bir yönetim.' olarak tarif etmiþti.

O günden bu güne CHP yönetiminde bir þey deðiþmemiþ.

Ama Türkiye'de çok þey deðiþti.

Hele 15 Temmuz kalkýþmasýna bu milletin verdiði cevap ve vurduðu tokat çok pek çok þeyi deðiþtirdi. Millet bu ülkenin gerçek sahibinin kendisi olduðunu herkese gösterdi.

Türkiye artýk eski Türkiye deðil ama hâlâ uykuda olanlar var.

Not: Baþkan Erdoðan'a karþý tavrý bilinen Biden'ýn 'soykýrým' demesi sürpriz olmadý, önemli de deðil. Önemli olan Biden'ýn bundan sonra atacaðý ekonomik/politik adýmlar ve özellikle de muhalefete nasýl destek vereceðidir!