Uzunca bir süredir bir kýþkýrtmanýn hedefiyiz. Bu kez adý "Göçmen" meselesi. "BU KEZ" dememin bir nedeni var. Zira bunu defalarca denediler. Çeþitli yaralar açtýlar. Sonra bu yaralar üzerinden kamplar oluþturdular. Kafamýzý kaldýrdýðýmýzda da bize kýzdýlar; "sizin açýk yaralarýnýz olmasa kimse onlarý kaþýyamaz" dediler.
**
Mehmet Altan'ýn 17/25 Aralýk sürecinde FETÖ medyasýnda yazdýðý; "...Türkiye toplumu varlýðýný daðýlmadan, bir iç savaþýn kanlý cehenneminden geçmeden sürdüremez..." baþlýklý yazý aslýnda, tasmasý CIA'in elindeki köpeklerin ne yapmak istediklerini neyi murad ettiklerini de gösteriyordu. Önce "azýnlýklar" sorunu çýkarýp ayrýþtýrdýlar. Sonra "Alevi-Sünni" sorunu çýkarýp ayrýþtýrdýlar. Peþine Türk-Kürt sorunu çýkarýp ayrýþtýrdýlar. Ardýndan "Seküler-Muhafazakâr" sorunu çýkarýp ayrýþtýrdýlar. Olmadý, olmadý olmadý... Þimdi de son kozlarý Göçmen sorunu. Bütün bu sorunlarýn ithal sorunlar olduðunu biliyorsunuz deðil mi? Hiç biri bize ait deðil aslýnda. Ne dinî, ne mezhepsel, ne etnik ne de baþka bir þey. Bakýn tarihimize. Þanlý tarihimize. Kim ne kadar kaþýrsa kaþýsýn. Kim sinir uçlarýmýza dokunursa dokunsun, iç savaþa gitmiþ miyiz? Çok þükür yaþamadýk ve yaþamayacaðýz... Faþist Gezi kalkýþmasýnýn da 15 Temmuz darbe iþgal giriþiminin de ana motivasyonu buydu. Her durumda memleketi iç savaþa sürükleyecek bir ana baþlýk oluþturuyorlar. Bugün de siyasi parti baþkaný görünümlü CIA aparatçiði eliyle ülke adým adým kaosa sürüklenmeye çalýþýlýyor. Kusura bakmayýn ama kimse yemez artýk bu numaralarý...
**
Ben böyle, "servis operasyonuyla karþý karþýyayýz" deyince bana defans geliyor; "...ne yani göçmen sorunumuz yok mu?" diyorlar... Delirdiniz mi? Var elbette olmaz mý? Hem belki sizin bildiðinizden bile çok daha zorlu bir sürecin içinden geçiyoruz. Size bilgiyle söylüyorum; Cumhurbaþkanýmýz Recep Tayyip Erdoðan, mesaisinin her gün önemli bir kýsmýný bu probleme ayýrýyor. Ekibinden brifing alýyor, yazýlmýþ raporlarý okuyor, muhatap ülkelerin liderleriyle müzakere ediyor. Sanýyor musunuz ki; "...kevgire dönmüþ sýnýrlardan gelen geçmiþ giden geçmiþ, idare de bu haliyle kalsýn ellemeyin" demiþ. Olabilir mi böyle bir þey? Cumhurbaþkanýmýzýn uykusuz gecelerde sabahlara kadar bu durumun; ekonomik, sosyolojik, diplomatik sonuçlarýný pozitife dönüþtürmek için çabaladýðýna þahidim. Akýl alýr gibi deðil ya hu? Yani binlerce yýllýk devlet aklý böyle bir sorun karþýsýnda çaresiz, Twitter'dan yazan üç-beþ zibidinin yol göstermesine muhtaç?!... Býrakýn Allah aþkýna...
**
Þimdi bir de film girmiþ dolaþýma. Uyduruk haberler, karikatür siyasi figürler derken þimdi de kýþkýrtýcý filmimiz var. Neymiþ, 2043 yýlýnda artýk ülke tamamen Araplaþacakmýþ Türk çocuklarýna yaþam hakký tanýnmayacakmýþ!!!... Bak kardeþim. Sinemacýlarýn distopya kurgulayýp çekme hakký vardýr. Sinema buna en elveriþli sanat dalýdýr. 2043'te zombilerin istilasý da film konusu olur, makinelerin/robotlarýn istilasý da. Buna hiç itirazým yok. Ama filmin sonuna bir belgeselci çýkar ve bilmiþ bir edayla bir takým saçma sapan verilerle projeksiyon yapar ve 'az evvel izledikleriniz bir kurgu deðil yakýn gelecekte yaþanacaklar" derse, ona itiraz ederiz iþte. Neden biliyor musunuz? Çünkü YALAN... Paylaþtýklarý veriler de yaptýklarý projeksiyon da yalan. Ve maksatlý.
**
Onlara bu iþi ihale eden servise sorsunlar bakalým, 2043'te toplumun yüzde kaçý heteroseksüel yani kadýn ve erkek olarak iliþki/evlilik yaþayacakmýþ?... Var mý öyle bir çalýþmalarý. Geçen gün sosyal medyada þöyle bir paylaþým gördüm; "çocuklarýnýza unisex isimler koyun da kendi cinsel kimliklerini bulduklarýnda size tavýr almasýnlar" diye yazmýþ herif. Altýnda da o tespiti destekleyen binlerce yazý. Okullarda özellikle kýz çocuklarýna; "...aaaa sen bir erkekten mi hoþlanýyorsun yoksa, çok banaaaal..." diye psikolojik baskýlar yapýlýyor. Böyle giderse, bir erkekle bir kadýnýn evlenme kararý almasý sahiden yakýn gelecekte çok marjinal olacak... Yapsanýza böyle bir 2043 filmi. Delikanlýlar.