Darbeler, öncesinde oluþturduklarý algý operasyonunun etkisi oranýnda baþarýlý olur. Nitekim hâlâ anayasasýný kullandýðýmýz "12 Eylül" öncesinde toplum öyle olgunlaþtýrýlmýþtý(!) ki, toplumun büyük bir kýsmý "Asker gelse daha iyi" diyordu. Hakeza, 15 Temmuz hýyanetinin fiyaskoyla sonuçlanmasýnýn en önemli sebeplerinden biri de, olgunlaþmýþ bir algý üzerine bina edilmemiþ olmasýydý.
Darbe ortamlarýnýn oluþmasýný ise medya saðlamaktadýr. Bu anlamda, Abdülhamid Han'a yönelik Ýttihatçý darbesi dâhil; bütün darbelerde basýnýn çok büyük payý vardýr.
28 Þubat darbesinde ise medya, ortam hazýrlamakla kalmamýþ, darbenin mühimmatýný da "manþetler" oluþturmuþtur. Nitekim dikkat edilirse 28 Þubat darbesi daima, "Ýrtica tehdidi PKK'nýn önüne geçti" veya "Gerekirse silah da kullanýrýz" gibi manþetlerle birlikte zikredilmiþtir.
Çok derinlere dayanan bir ittifaktý, Aydýn Doðan; "28 Þubat'a büyük katkýmýz oldu" þeklinde itiraf ederken, Sabah ve Show TV'nin sahibi Dinç Bilgin de, 7-8 Mayýs 2013 tarihli Türkiye gazetesinde yayýnlanan röportajýnda "Aydýn Doðan'ýn, Dinç Bilgin'in, Cavit Çaðlar'ýn paþalarý vardý. Bizim paþamýz Vural Beyazýt idi..." diyerek, o dönemdeki bazý medya kurumlarýný patronlarýn deðil paþalarýn yönettiðini ifþa etmiþti.
YARGI DA "28 ÞUBAT MEDYA DARBESÝDÝR" DEDÝ
Medyanýn 28 Þubat darbesindeki büyük katkýsý, yargýnýn da tescil ettiði bir gerçektir.
28 Þubat'ýn diðer müttefiki olan FETÖ'ye mensup hâkim ve savcýlarýn uyguladýðý karartma sayesinde yýllarca cezasýz kalan 28 Þubat darbecileri, 15 Temmuz sonrasýnda yargýnýn bir parça enfeksiyondan temizlenmesiyle yargýlanabilmiþtir.
Ankara 5. Aðýr Ceza Mahkemesi'ndeki 28 Þubat Davasý; tam 21 yýl sonra 13 Nisan 2018 tarihinde karara baðlanabilmiþti. 68 sanýk beraat etmiþ, 10'u zaman aþýmýna uðramýþ, 4'ü öldüðü için haklarýndaki dava düþmüþtü. Geriye kalan sanýklar, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düþürmeye ve devirmeye iþtirak" suçundan aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet hapis cezasýna çarptýrýlmýþ, darbecilerin iyi hali(!) sebebiyle, müebbet hapse çevrilmiþti.
Bu cezaya raðmen lüks hayatýna devam eden darbecilerden 14'ü, Yargýtay'ýn 9 Temmuz 2021 tarihindeki onayýndan sonra cezaevine gönderildi.
DARBECÝLER, "ÞERÝKLERÝMÝZ NEREDE?" DÝYE SORUYOR!
Ankara 5. Aðýr Ceza Mahkemesi'nin, 3 Temmuz 2018 tarihinde yayýnladýðý 3 bin 833 sayfalýk "Gerekçeli Karar", ihtiva ettiði tespitler bakýmýndan, cezalardan daha anlamlýydý:
"Meslek ilkelerini askýya alarak 28 Þubat darbesinin gerçekleþtirilmesine sýnýrsýz lojistik destek veren, çok sayýda medya kuruluþu ve gazeteci, Genelkurmay baþkaný ve kuvvet komutanlarýnýn taleplerine ve talimatlarýna uygun haberler üretti. Gerçek olmayan haberler yayýnladýlar, gerçek olan haberleri gizlediler, sanal irtica haberleriyle gündem oluþturmaya çalýþtýlar.
28 Þubat darbesinin gerçekleþmesinde, Hürriyet yayýn yönetmeni Ertuðrul Özkök, Sabah yayýn yönetmeni Ergun Babahan, Milliyet yayýn yönetmeni Derya Sazak baþta olmak üzere, çok sayýda gazeteci, radyo ve TV programcýsý çok önemli rol oynadý. Eðer medya desteði olmasaydý, 28 Þubat darbesi gerçekleþmezdi. Bu darbe sürecinde, komutanlarýn talimatýyla manþetler atanlar, haberler yapanlar, anayasayý ilga ve hükümeti düþürme suçlarýnýn þerikleridir."
Peki...
Bu tespitin sahibi olan yargý, bu "þerikleri", çok sevdikleri ve ölümüne destek verdikleri paþalarýndan neden ayýrýyor ki?
Bu, büyük bir haksýzlýk deðil mi?