Dünya Hidroksiklorokin kullanýmýnýn koronavirüsle mücadelede yanlýþ bir tedavi metodu olduðunu savunan yüzlerce akademisyenin, bundan geri adým atýþýný konuþuyor. Evet týp dünyasýnýn en saygýn ve prestijli iki dergisinde yayýnlanan o makalede, (Trump’ýn, ‘ben de kullanýyorum’ dediði) söz konusu ilacýn ölümleri arttýrdýðý iddia edilmiþ, buna referans olarak da Türkiye’nin veri tutarsýzlýðý gösterilmiþti.. Peki ne oldu da o çok saygýn (!) akademisyenler, bu tezi savunmaktan vazgeçip, imzalarý çektiler. Ne oldu da o çok prestijli dergiler, yayýnladýklarý makalenin arkasýnda duramadý.. Gelin en baþýndan anlatayým size olayý
Saðlýk Bakanlýðý Çin’de ortaya çýkan Koronavirüs salgýnýnýn hemen akabinde 10 Ocak 2020 tarihinde Bilim Kurulu’nu kurarak önlemlerini en hýzlý alan ülkelerden biri oldu. 11 Mart’ta ülkemizde ilk vaka açýklandýktan sonra hastalýkla mücadele için tedavi rehberi hazýrlandý. Bu rehberde “Hidroksiklorokin” etken maddeli ilaç, ilk günden itibaren tavsiye edildi.. Ýlerleyen günlerde Dünya Saðlýk Örgütü, Hidroksiklorokin etken maddesini yasakladý. Bu yasaklamanýn da dünyanýn önde gelen týp dergilerinden “Lancet” ve “New England Journal of Medicine” dergilerinde yayýnlanan makaleler temel alýnarak yapýldýðý ilan edildi. Fakat bu yasaða raðmen Saðlýk Bakanlýðý, Bilim Kurulu üyelerinin tavsiyeleriyle bu ilaçtan vazgeçmedi. DSÖ, yasaklamasýnýn hemen ardýndan dünyanýn saygýn dergilerinde yayýnlanan bu makalelerde kullanýlan verilerin fabrikasyon/sahte olduðunu açýklayarak tekrar “Hidroksiklorokin” etken maddeli ilacýn kullanýmýný gündemine almak zorunda kaldý. Bu karar, Saðlýk Bakaný Fahrettin Koca’nýn Türkiye’deki gerçek bilimsel verileri ortaya koyarak yazdýðý mektubun üzerine alýndý..
Çünkü Türkiye bu ilacý kullanýyor ve koronavirüsle mücadelede destan yazýyordu. Yani o makaleyi yazarak Türkiye’yi referans veren akademisyenler, çuvallamýþtý.. Bakýn Dünyadaki vaka/ölüm oraný tablosuna.. Kimseye inanmayýn, kendiniz deðerlendirin.. DSÖ’nün yasaklamasýna raðmen iddiasýndan vazgeçmeyen Bilim Kurulu ve Saðlýk Bakanlýðýnýn ne kadar haklý olduðunu iyileþme oranlarýmýzla da tüm dünyaya göstermiþ olduk. Saðlýk Bakanlýðý Bilim Kurulu üyelerinin geliþtirdiði tedavi rehberinin ne kadar önemli olduðunu ve bu rehberin DSÖ’ye geri adým attýrdýðýný görmek, Türkiye’nin saðlýkta haklý baþarýsýný daha da güçlendirmiþtir.
Þimdi gelelim esas meseleye.. Batý bunu bilinçli mi yapýyor? Soru bu..
Yukarýda iki “saygýn” týp dergisinde sahte verilerle yayýnlanan makaleden söz etmiþtim. Bu makalenin yanlýþ olduðunu dile getirip dünya çapýnda 180’den fazla akademisyen tarafýndan yazýlan itiraz mektubu, bu iki dergiye yollanmýþtý. Bu mektup her ne kadar haklý bir itirazý dile getirse de mektubun Türkiye ile ilgili paragrafýnda Türkiye’yi adeta karalamaya çalýþan yalan ithamlara yer verildiðini gördük. Mesela o “saygýn bilim adamlarý” tarafýndan imzalanan mektupta Türkiye’deki hastanelerde verilerin hala kaðýtla toplandýðý söyleniyordu. Ýnternete girdiðinizde 10 saniyelik bir araþtýrma ile Türkiye’nin saðlýk dijitalleþmesi konusunda dünyadaki en iyi 5 ülkeden biri olduðunu görebilirsiniz. Tamamen yerli imkanlarla yazýlýmý yapýlan ve yaklaþýk 20 milyon vatandaþýmýz tarafýndan kullanýlan e-Nabýz Kiþisel Saðlýk Kaydý Sistemi’nin dünyada en fazla kullanýcýya sahip olduðu bilgisine eriþebilirsiniz. Bu bilgiye eriþmek bu kadar basitken dünyanýn önde gelen üniversitelerindeki “saygýn akademisyenlerin” böylesi bir yalanla Türkiye’yi itham etmesini akademik etik kurallarýyla izah etmek mümkün deðil. Bu mektup dünya basýnýnda geniþ yer bulduktan sonra, Saðlýk Bakanlýðýnýn giriþimleriyle tamamen yalan olan bu bilgi düzelttirildi. Ýnternette çok basit bir aramayla bile öðrenebileceðiniz bir gerçeðin bu “saygýn” akademisyenler tarafýndan sehven yazýldýðýna mý inanalým, yoksa çarpýtýldýðýna mý?