Yoksa bekledikleri büyük yangın bu muydu?!

Bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket CHP ve taşıdığı zihniyettir. Felakettir çünkü milletin ruh dünyasından kültüründen inancından tarihinden kopuk ve koparmaya çalışan bir zihniyettir.

Emperyalist işgale karşı millet elbirliğiyle mücadele edip vatanı kurtardıktan ve milletin değerleriyle barışık bir cumhuriyet kurduktan sonra, cumhuriyetin fabrika ayarlarını bozup, milletin kovduğu emperyalistlerin kültürlerini bu millete dayatan ve emperyalizmin kültürel işgalini sağlayan düşüncenin adıdır CHP.

Millet bu gerçeği çok net bir şekilde görmüş ve ilk fırsatta CHP'yi muhalefete mahkûm etmiştir.

Bugün de milli olan her şeye muhalefet eden ve 1950'den bu yana halkın oylarıyla seçilen hükümetlerin meşruiyetini sorgulayan, bürokrasideki uzantılarıyla milleti aşağılayan, milli iradeye darbe üstüne darbe yapan, evhamları ve yalanlarıyla hükümetlere algı operasyonu çeken düşüncenin adıdır CHP.

Milletin sevinciyle sevinmeyen, hüznüyle hüzünlenmeyen, acısıyla acı duymayan milletin ezici çoğunluğuna yabancı bir düşüncenin adıdır CHP.

Şu son yangın afetinde CHP, millete yabancı yüzünü bir kez daha göstermekten çekinmedi maalesef.

Bu yangında Türkiye'nin acısını Yunanistan bile paylaşıp destek mesajı çekerken, CHP çirkin yüzünü aşikâr etmekten utanmadı.

THK üzerinden çakma bilgilerle hükümeti yangına müdahalede ihmalkar ilan etmekten tutun, küçük bir kalabalığa verilen hediyeleri ve 39 yıldır yürürlükte olan bir kanunu yeni çıkmış gibi eleştirmesine varıncaya kadar bir dizi algıya imza attı .

1982 yılında çıkarılan 2634 sayılı kanun kamu yararı olan alanların turizme açılmasını öngörüyor ve bu yetkiyi Orman ve Turizm bakanlıklarına veriyor. Yani 39 yıldır bu yetki kullanılıyor.

18 Temmuz'da yasalaşan değişiklik yetkiyi orman bakanlığının onayıyla uzmanlık alanı olduğu için Turizm bakanlığına devrediyor.

Yasalaşırken sesini çıkarmayan CHP değişikliğin resmi gazetede yayınlanmasının yangınların patladığı 28 Temmuz'a denk gelmesini istismar ederek, hükümetin yangın alanlarını yerleşime açacağı propagandası yapmaya başladı.

Ne yazık ki CHP Genel başkanı, 'Erdoğan bir imzayla ormanlarda yapılaşma yetkisini Turizm Bakanına verdi. Her yer yandı kül oldu, derdi dağı taşı betonlaştırmak. Çok açık söylüyorum; tek bir tuğla dahi koymaya kalkarsanız, önce ekskavatörle beni çiğnemeniz gerekecek. Ormanlarımıza dokunamayacaksınız. Hadsizler!' diye bir tweet atarak hadsizliğini bir kez daha tescillemiş oldu.

İstanbul ve Muğla yangınlarını üstlenen PKK'yı aklarcasına yangınların yapılaşma için iktidar tarafından çıkarıldığı subliminal mesaj vermeyi yeğledi.

Yetmedi, afet bölgesine gidip mağdurlara zararlarının kısa sürede telafi edileceğini anlatan, bölgeye milyonlarca lira aktaran, ilk yağmurlarla yanan alanların ağaçlandırılmasına başlanacağını ilan eden, afetzedelerle yüz yüze görüşen Başkan Erdoğan'ın, mesela Antalya'da traktörü yanan üç aileye üç traktör hediye ettiğini görmeyen bu hadsiz zihniyet, Marmaris'te meydandaki birkaç yüz kişiye çay dağıttığı için 'afetzedelerin kafasına çay attı' propagandası yaptı.

Başkan Erdoğan Marmaris'te miting yapmamıştır. Birkaç saatliğine helikopterle gelmiş merkezdeki öğretmenevinde bir koordinasyon toplantısı yapmış, geldiğini duyan halk da orada toplanmış, o da toplananlara kısa bir konuşma yapmıştır.

Çocuklara oyuncak hediye etmiş, meydandaki yaklaşık 500 kişilik kalabalığa da çay dağıtmıştır. Çay dağıtılan alanda hiçbir memnuniyetsizlik ya da şikâyet olmazken tam tersine herkes çayları kapışırken bu sıradan hareket de muhalefet tarafından istismar edilmiş ve 'millet can derdinde başkan kafalarına çay attı' propagandasına dönüşmüştür.

Keşke bu istismar öngörülseydi de muhalefetin eline bu koz verilmeseydi.

Lakin şurası bir gerçek ki, o gün o çaylar değil ama onun istismarı afetzedeleri incitmiştir.

Dahası, bu zihniyet utanmadan Marmaris'te orman yangınıyla mücadele eden personeli zorla Erdoğan'ı karşılamaya götürdüler yalanını yaydı.

Durmadılar algıya devam ettiler. Erdoğan'ın Marmaris'te şehit olan 'Şahin Akdemir'in ailesini taziye için ayağına çağırdı kuyruklu yalanını attılar. Oysa aile zaten cumhurbaşkanının geleceğini duyunca öğretmenevinin önünde beklemişler, görüşmek istemişler, Başkan Erdoğan da onlarla orada görüşmüştür; ayağına çağırmak diye bir şey yok.

Utanmadılar zaten kapalı olan ve yangın sebebiyle hala kapalı tutulan yolu, (Erdoğan yangınla mücadele yoluyla alakası olmayan şehir merkezine helikopterle indiği halde) 'Erdoğan için yangına müdahale yolunu kapattılar' yalanını attılar.

Muhalefetin hükümeti eleştirmesi en doğal hakkıdır. Ama ülkenin ciğerleri yanarken ve iktidar yangınlara karşı alınması gereken tüm tedbirleri yeterince almışken ve yangınla mücadele ederken milletin acılarını paylaşmak ve eleştiriyi yangın sonrasına bırakmak gerekmez mi? Kaldı ki yapılan eleştirilerin iler tutar tarafı yok. Tamamen karalama kampanyası.

Muhalefetin tavrı, 'Erdoğan'ı düşürmek için bekledikleri büyük yangın bu muydu acaba?!'dedirtiyor insana!

CHP ve aynı düşüncede olanlar ve onlarla işbirliği içinde bulunanlar bu afeti oy devşirme fırsatına çevirmeyi siyaset zannedecek kadar pusulalarını şaşırmış durumdalar.

Önceki yazımda ifade ettim. Hükümet gereken tedbirleri almış ama afet bu kez tahminlerin üstünde büyüklükte gelince hasar da büyük olmuştur.

Yoksa hükümet hem yangına su taşıma kapasitesini artırmış yeterli ekip ve ekipmanlar hazır edilmiştir.

Hükümet daha ne yapacaktı?! Bütün imkânlarını seferber etmiş. Görevlisinden bakanına cumhurbaşkanına kadar sahaya inmiş canla başla çalışıyor.

Böylesi durumlarda doğru olan milli birliktir, siyasetin bir kenara bırakılıp dayanışma içinde olmaktır.

Kısa sürede yaralar sarılıp acılar unutulduğunda muhalefet utanır mı bilmem ama bu zihniyette umutsuz vaka belirtileri görünüyor!

Bakın daha geçen hafta Artvin Arhavi'de aracı selden hasar gören Hüseyin Şentürk'e, devlet tarafından 26 bin 500 lira ödendi. Otomobilini 5 bin liraya tamir ettiren Şentürk, paradan geriye kalan 21 bin 500 lirayı yetkililere başvurarak iade etti.

İşte bir hafta içinde imdada yetişen devlet ve işte devletinin kıymetini bilen vatandaş!

O devlet, Başkan Erdoğan'ın yönettiği devlet, o vatandaş da bu milletin bir ferdi?

CHP ve zihniyeti ise bambaşka bir dünyanın parçası!