'Sizi sarsmamasý için yeryüzünde saðlam daðlar; yolunuzu bulmanýz için de nehirler, yollar ve nice iþaretler meydana getirdi. Ýnsanlar yýldýzlarla da yollarýný bulurlar...'
Gençliðimden beri Nahl suresinin bu ayetini her okuduðumda, âlimler, þehitler, güzel sözlü Müslümanlar gelir aklýma... Onlar benim pusulamdýr... Birer yýldýz gibi, sarsýlmaz daðlar gibi, coþkun akan nehirler ve parlak, geniþ caddeler gibi her baktýðýmýzda bize yolumuzu, yönümüzü, istikametimizi gösterirler...
15 Temmuz þehitleri de iþte böyle bir idrak ve bilinç armaðan ettiler bizlere, arý duru... Sýra daðlar gibi, çaðlayan nehirler gibi, gecenin karanlýðýný aydýnlatan yýldýzlar gibi bizlere Hak yolunu göstermek için þehadet þerbetini içtiler... Bizleri Allah'a yakýn kýlmak için... Çünkü her þehit, içinden çýktýðý toplumu Allah'a yakýn kýlar...
Bizim evlatlarýmýza anlatacak bir þahlanýþ hikâyemiz oldu onlarýn sayesinde. Þahlandýlar ve göðe çýktýlar. Onlarýn göklere çýkýþý bize bu vataný, baðýmsýzlýðýmýzý, baðýmsýzlýðýmýzýn simgeleri olan bayraðýmýzý, ezanýmýzý yeniden armaðan etti...
15 Temmuz bilinci göklerle yerlerin birleþtiði bir geceden doðdu. Fil ordusunu andýran güçlü ve silahlanma teçhizatý savaþ düzeyinde olan karanlýk FETÖ güçlerine karþý, Ebabil kuþlarý gibiydi þehitlerimiz. Allah vergisi bir cesaretle, ancak inayetle baðýþlanabilecek bir heybetle, aniden caddelere, yollara çýkýverdiler... 'Bugün ölmek için güzel bir gün' diyen gençler, parklarýn içindeki havuzlardan abdest alarak mermilerin üzerine yürüyenler...
Bunlarýn hepsi de aniden, birden bire olmuþtu. Tanklarýn önünde durmaya aniden karar vermiþlerdi. Önceden hazýrlanmýþ, talim görmüþ deðillerdi. Evlerinden çýkarak terlikleriyle koþmuþlardý. Jetleri, helikopterleri elleriyle durdurabileceklerini düþünüyorlardý ve sonra onlar ne düþünüyorsa öyle de oluyordu. Tanklar duruyor, helikopterler kaçýp siniyor, jetler saklanmak zorunda kalýyordu... Yani aniden birer Hamza gibi güç kuvvet kazanarak ya Allah, Bismillah diyerek yola çýkanlardý onlar... Hesapsýz hendesesiz...
Suyun ateþle imtihaný vardý o gece... Caniler, týpký birer Nemrut gibi ateþ açtýkça, ateþi büyüttükçe, öfke ve fesat alevlerini göklere çýkardýkça... Hz. Ýbrahim'in ateþi suya dönüþtüren duasý koþup yetiþiyordu sanki... Ve ateþ o gece tüm vataný yakmaya niyetliyken, þehitlerimizin yüzü suyu hürmetine suya dönüþmüþtü, þehitlerimiz de gül bahçesine... Ey þehitler þehitler, ateþi suya çeviren dualarýn çocuklarý... Ey þehitler þehitler Peygamberlerin dostlarý... Zamanýn sultanlarý... Ey þehitler þehitler...
Ne güzel söylemiþ Yahya Kemal:
'....
Dünyaya veda ettik, atýldýk doludizgin;
En son koþumuzdur bu! Asýrlarca bilinsin!
Bir bir açýlýrken göðe, son def'a yarýþtýk;
Allah'a giden yolda meleklerle karýþtýk.
Geçtik hepimiz dörtnala cennet kapýsýndan;
Gördük ebedi cedleri bir anda yakýndan!
Bir bahçedeyiz þimdi þehitlerle beraber;
Bizler gibi ölmüþ o yiðitlerle beraber...
...'
Þehitlerin ayný cennet bahçesinde buluþacaðý muþtusunu veren bu þiirde, Bedir Harbi þehitleri sanki tüm diðer zamanlarýn þehitlerini kucaklamaktadýr...
15 Temmuz þehitleri de iþte böyle bir idrak ve bilinç armaðan ettiler bizlere... Sýra daðlar gibi, çaðlayan nehirler gibi, gecenin karanlýðýný aydýnlatan yýldýzlar gibi, bizlere Hak yolunu göstermek için þehadet þerbetini içtiler... Bizleri Allah'a yakýn kýlmak için... Çünkü her þehit, içinden çýktýðý toplumu Allah'a yakýn kýlar...
Minnet ve þükranla...