AB kimliðini Ýslam mý, Ýslamofobi mi tehdit ediyor?

Batýlýlarýn Müslümanlarý ve Ýslam’ý yaftalamak için ürettikleri fundamentalizm, ýlýmlý Ýslam, siyasal Ýslam gibi kavramlar günümüzde Avrupa Ýslam’ý, Fransa Ýslam’ý, Avusturya Ýslam’ý gibi kavramlara yerini býraktý.

Oryantalistler bir þekilde Ýslam’ýn kendilerince versiyonlarýný üretmeye, hem dini kendi zihniyetlerine göre kodlayamaya hem de Müslümanlarý belli kategorilere ayýrmaya çalýþýyorlar.

Macron’un gündeme getirdiði Fransa Ýslam’ý kavramý bu müdahale anlayýþýnýn bir tezahürüydü.

Avrupa’da birçok yönetimin Ýslam’a ve Müslümanlara bakýþý ciddi þekilde sorunlu.

Özellikle ‘güvenlik perspektifi’ne dayanan bu sorunlu bakýþ açýsý modern engizisyonu andýrýyor. Bastýrma, bezdirme, yýldýrma amacý taþýyan politikalar kimi ülkelerde yasal düzenlemelerle Müslümanlarýn hayatýný çekilmez kýlýyor.

Bir yanda toplumsal-siyasal alanda artan yabancý düþmanlýðý ve Ýslamofobi var, diðer yanda yönetimlerin ayrýmcý ve baskýlayýcý politikalarý…

Bu durum, Avrupa Birliði’nin kimlik ve kültür düzeyindeki çoðulcu yapýsýný aþýndýrýyor, yeni krizlere kapý açýyor.

Faþist, aþýrý saðcý, Ýslam karþýtý siyasi anlayýþlarýn iktidar ortaðý olmalarý Müslümanlara yönelik bir olumsuzluk üretmekten önce AB’nin demokratik ve özgürlükçü paradigmasýný tehdit ediyor.

Bugün AB ülkelerinde 25 milyonun üzerinde bir Müslüman nüfus yaþýyor. Dini mensubiyetin kayýt altýna alýnmadýðý ülkelerdeki gerçek sayý nazara alýndýðýnda bunun 30 milyonu aþtýðý düþünülebilir.

Bu nüfus, AB üyesi 22 ülkenin nüfusundan daha fazla. Sadece Almanya, Fransa, Ýspanya, Ýtalya ve Polonya’nýn nüfusu Avrupa’daki Müslümanlarýn nüfusundan daha fazla.

Müslümanlarýn nüfus artýþ hýzý ise diðer topluluklara göre daha yüksek.

Avrupa ülkelerinin bu durumu bir tehdit ve tehlike olarak algýlamak yerine bu durumla yüzleþmeleri gerekir.

AB kimliði için asýl tehdit Müslümanlar deðil, Ýslamofobiye dayalý politikalardýr.

Avrupa Ýslam’la yeni karþýlaþmýyor. Daha 8. Yüzyýlda Endülüs döneminde Avrupa’da Ýslam, toplumsal ve siyasi bir gerçeklik olarak görülmüþtü. O zaman bile, Ýslam’ý ve Müslümanalarý Avrupa tarihinden silmek için katliam dahil her tür yöntem denendi ama baþarýlý olamadýlar. Ýslam ve Müslümanlar Avrupa tarihinin bir parçasý olarak kalmaya devam etti. 2021’de Avrupa tarihsel hatasýný tekrar edecek mi yoksa gerçekten çoðulcu olacak mý sorusuyla karþý karþýyadýr.

Bugün ise AB için Ýslam ve Müslümanlar ‘harici’ deðil ‘dâhili bir mevzudur.

Türkiye’nin üyeliðine bilindiði gibi ilk itirazlar coðrafi farklýlýk ve nüfus büyüklüðü üzerinden gelmiþ, zaman içinde siyasi kriterlere uyum ihtiyacý dile getirilmiþti. Ama söylenmeyen asýl sebep Türkiye’nin Müslüman bir ülke olmasýydý.

Türkiye’nin üyeliðini Ýslam’la karþýlaþma olarak görerek AB’yi bir Hristiyan kulübü olarak muhafaza etmeye çalýþanlar bugün Avrupa’da artan Müslüman nüfus sebebiyle bir ‘iç mesele’ ile yüzleþmek durumundalar.

Güvenlik-entegrasyon parantezine sýkýþtýrýlan Müslümanlar meselesini AB ülkeleri nasýl ele alacaklar?

Faþist ve ayrýmcý yaklaþýmlar sebebiyle Avrupa’daki Müslümanlara her yýl binlerce saldýrý gerçekleþtiriliyor. Bu eðilimleri kontrol edemeyen hükümetler ise Müslümanlarý kontrol etmeye, hatta Ýslam’ý þekillendirmeye çalýþýyorlar.

Ýslam’ý ve Müslümanlarý yaftalama, modifiye etme, dönüþtürme giriþimleri abesle iþtigaldir.

Bir zamanlar Müslüman kimliði sebebiyle bir tehdit olarak görülen Türkiye’nin Birlik’e üye olmasý tamda bu meselenin halline katkýda bulunacaktýr.

AB ülkeleri ya Türkiye’yi ve Müslümanlarý kazanarak barýþçý bir iþbirliði ve bir arada yaþama pratiði geliþtirecekler ya da Türkiye karþýtlýðý, Ýslam ve Müslüman düþmanlýðý ile kendilerini dar bir alana hapsedip krizlerle debelenip duracaklar.