"Yemin ediyorum ben HDP'nin binasýný bile bilmiyordum. Dört çocuðum var; iki kýzým, iki oðlum. Babasý ile ayrýyým. Kýzým dershaneye gidiyordu. Bir gün büyük kýzým aradý dedi ki "anne iki adam geldi. Üstü baþý düzgün. HDP'den geliyoruz dediler". (...) Beni kýzýmýn babasý tarafý ile barýþtýrmaya çalýþtýrdýlar sonra bunlar kýzýmla da konuþtular. Kýzým alýþtý. Haftada bir iki gün oraya gitmeye baþladý. Sonra kýzýmý alýp götürdüler. Onlarýn içine gittim, kýzýmý gösterin dedim. Göstermediler. Sonra televizyonda Kobani'de gördüm. Kýzým periþan hâldeydi, elinde silah vardý. Hiç haber almadým. Bir tek Sultanbeyli HDP'ye gittiðini biliyorum. Bir hafta onlarýn binasýndan çýkmadým. Ýki haftada bir not getirdiler kýzýmdan; ablam, abim, anneme sahip çýkýn diye. Biz ondan sonra paramparça bir aile olduk. Bir daha aile olamadýk. Diðer çocuklarým da düzelmedi. Kýzým da çocukluðunu, gençliðini yaþayamadý. Ne günahýmýz vardý bizim?"
"2020'nin baþlarýnda çadýr baþlayýnca, annemi orada görünce sanki yeniden doðmuþ gibi çok mutlu oldum, heyecanlandým. Orada þoför olarak çalýþtýðým için benzin biterse diye bana para veriliyordu. O para ile annemle irtibata geçmek için tablet bilgisayar aldým, kaldýðýmýz yere internet baðlandý ve Facebook'tan kardeþime mesaj gönderdim. Kardeþim interneti olmadýðý için 20 gün sonra cevap vermiþti. Önce inanmadý, fotoðraf gönderdim. Sonra annemle konuþtum. 'Sen gel, asker, polis yardým eder.' dedi. Bizi askerden korkuttuklarý için 'gelmem' dedim. Abim 'Sen gel, ben polislerin ve askerlerin yanýnda olacaðým' dedi. Evdeki iki komutan ve benim gibi þoför olan kýz uyuyunca onlara ait telsiz ve silahlarý bir odaya topladým ve kapýsýný kilitledim. Evden çýktým. Kobani güvenlik noktasýnda beni durdurdular. Arkadaþlarýmýn kaza yaptýðýný, hastaneye gittiðimi söyledim ve beni býraktýlar. Hastanenin önünde durdum, sýnýra doðru yürüdüm. Askerler bana ýþýk tuttu, ben de onlara ýþýk tuttum. Araba geldi, 'P. sen misin, tek misin?' dediler. Ben de 'Evet.' dedim. Teslim oldum, karakola gittim, ifade verdim ve sonunda aileme kavuþtum."
"Eve gittim ablasý babasý uyuyor, o evde yok. Kocam, belki bir arkadaþýyladýr, dedi. Hz. Süleyman Hastanesine gittim, orada da yoktu. Evdeki kýzým bana telefon açtý dedi ki bir mektup yazmýþ: 'Anne ben özgürlüðüme gidiyorum!' Ýkizi dedi ki bu Songül'ün yazýsý deðil meðerse bunlar fotokopi yapýp çocuklara veriyorlar, giderken eve býraksýnlar diye."
"Ben kendim PKK kamplarýnda 9 yaþýnda örgüte katýlana þahit oldum. Genelde katýlanlarýn çoðunun yaþlarý 14, 15 ve 16. Ben çok nadir 20 yaþýnda katýlan gördüm. Çünkü küçük yaþtalar ve bilinçsizler ve onlarý kandýrmak daha kolay. Ama sen 20 yaþýnda yetiþkin bir kýzý kandýramazsýn ki."
"Yani, vicdani olarak çok çatýþýyordum. Din konusunda çok fazla çatýþýyordum çünkü küçük yaþta Kur'an kursuna gittim. Kur'an'ý kaç kez hatim eden, namaz kýlan biriyim. Çünkü babamdan gördüm. (...) Kültür olarak, ahlak olarak çok farklý yani bambaþkaydý. Senden farklý bir karakter oluþturmaya çalýþýyorlar. Zaten o karaktere bürünürsen orada yaþarsýn ama o karaktere bürünemezsen yaþayamazsýn".
"Kadýnlara köle gibi yaklaþýyorlar, kaç yaþýnda demeden un torbalarý sýrtlatýyorlardý. Saygý sýkýntýsý vardý, kadýnlara karþý bazen bazý pis erkekler de olabiliyor, kýzlarý köþeye çekip pis þeyler yapýyorlardý."
"Þimdi diyorum ki keþke o zaman anneme-babama söyleseydim. Ýster istemez korkuyorsun, çeliþkiye giriyorsun. Anne-babamýn yirmi yýl çocuðu olmamýþ. Yirmi yýl sonra biz üç kýz kardeþ olmuþuz, en büyüðü benim. Bundan dolayý ben aile baskýsýyla büyüdüm. Lise 2'ye kadar da beni babam okula götürüp getirirdi. Keþke o zaman beni biraz rahat býraksalardý, yaþamý tanýsaydým, insanlarý tanýsaydým ya da arkadaþlarým olsaydý belki kandýrýlmazdým da. Çünkü kendimi tanýmýþ olurdum. Belki aile baskýsý da etkiliydi, dýþarý çýkamama... Bir anlýk bir þeydi, korkuyla bir anda verdiðim bir karar. (...) Bindik taksiye. 'Nereye gidiyoruz, dedim. Gidiyoruz, sen katýlmýþsýn' dedi taksideki adam ama bilmiyordum. Aile baskýsý da var. Kalkýp gidiyorsun. Öyle baþladý yani. Desen ki bir sempatizanlýðým vardý ya da gerçekten örgütü tanýyordun ya da mesela -Nevruz olsun- öyle bir anne-babaya da sahip deðilim. Yani kapýldým gittim, aile baskýsý mý desem, bilmiyorum. Mesela þu an çözümlediðim zaman, o aþýrý sevgiyi anlamamýþým, baský olarak geldi hayatým mahvoldu bir nevi. Gittim, piþman oldum. Gördüklerim, yaþadýklarým."
CHP'li Ýmamoðlu'nun HDP eþ Baþkaný Pervin Buldan ile Ýyi Parti Genel Baþkaný Meral Akþener'i yanak yanaða getirdiði 8 Mart paylaþýmý siyaset gündemini öyle meþgul etti ki, bu tür ajans faaliyetlerinin gerçeðin önüne geçmesine dayanamadým.
Hakikat öyle acý, yakýcý, öyle can acýtýcý ki kimi siyasilerin sanal alemde takýndýðý o yapmacýk haller iyice göze batýyor.
Bir yanda PKK'nýn kaçýrdýðý, kandýrdýðý, eline silah verip istismar ettiði çocuklar genç kýzlar var, öte yanda kurduklarý kirli ittifaký "demokrasi", "barýþ", "iyi duygular", "her þey güzel olacak" gibi laflarla süsleyenler var.
Bir yanda okul formasýyla kaçýrýlan, daðda maðaralarda teröristlerin tacizine tecavüzüne kaba saba muamelesine maruz kalan gencecik Kürt kýzlarý var, öte yanda uyuþturucu tüccarý kocalarýnýn parasýyla kýzýný Paris'te okutup Kürt siyasetçiliði oynayan "seçkinler" var.
Hakikatle yüzleþmek için ajans repliklerine boþ vermek, aradaki gürültücü sesleri susturmak ve ezilenleri dinlemek gerek oysa.
Ekrem Bey, Pervin Haným, Meral Haným üçgeni býrakýn siyaset mühendislerini oyalasýn. Bakýn burada PKK'nýn kaçýrdýðý evladýna kavuþmak için dünyanýn en azýlý terör örgütüne meydan okuyan kahraman kadýnlar var!
AK Parti Kahramanmaraþ Milletvekili Habibe Öçal onlarý bulup konuþarak çok deðerli bir çalýþma yürütmüþ. "PKK Terörü ve Kadýn" adlý rapor, terör örgütünün okul çaðýndaki çocuklarý nasýl kandýrdýðýný, hayatlarýný nasýl kararttýðýný, PKK kamplarýnda maðaralarda neler yaþadýklarýný yine piþman olup dönüp gelebilen o kýzlarýn anlatýmýyla gözler önüne seriyor.
Terör örgütünden kaçýp teslim olanlarla ya da evladý daða çýkarýlmýþ annelerle birebir görüþmelerle elde edilen bilgiler önemli bir kaynak oluþturmuþ. Kendisini tebrik ediyorum. Akademik titizliðe sahip çalýþma hem PKK'nýn ne kadar karanlýk, kirli ve kanlý bir terör örgütü olduðunu ortaya koyuyor, hem de HDP'nin bu örgütlü trafiðe doðrudan baðlý olduðunu ispatlýyor. Kitaplaþmalý, herkes okumalý.
"AK Parti Kahramanmaraþ Milletvekili Habibe Öçal'ýn "PKK Terörü ve Kadýn" adlý raporunda yer alan fotoðraflar, ilk kez yayýnlanýyor. PKK'dan kaçýp kurtulan kýzlarýn telefonlarýndan çýkan fotoðraflar terör örgütünün çocuklarý, kadýnlarý daðlarda nasýl sömürdüðünün, hayatlarýný mahvet tiðinin de ispatý niteliðinde...."