Ateşin çocukları fidan dikiyor, yakmak için…

Kazmalar elimizde uzun İP belimizde biz gideriz ormana hey ormana.

Birilerinin leş siyasetini anlatmak için biçilmiş kaftan olacağını nereden bilebilirdik dediğimiz şarkı sözleri.

Kazmalar elimizde...

Ne garip değil mi? Dünya Kadınlar Gününde, zulmedilen kadınları görmezden gelen kadınların acizliğine şahit olmak... Ne garip.

Bir araya gelemez dedikleriniz, üçü bir arada hem de ekonomik boy. Öyle ki etiketleri ederlerinden çok daha fazla.

Buna ancak zalimliğin ekonomisi denir.

Pervin Buldan, Canan Kaftancıoğluyla aynı hendek kazmasını salladığında nasıl şaşırmadıysak, aynı küreği çekmelerine de hiç şaşırmadık.

Fidan dikiyorlarmış, henüz gençlik hevesi kursaklarında toprak olmuş fidanları sökenler fidan dikiyor. Yamalı siyaset dikiş tutmaz. Tutturamadılar.

Kameralar karşısında fidan diktiğini zannettikleriniz aslında gömüyordu.

Biri İstanbulun ruhunu, diğeri "Çocukları bir süre misafir edip bırakacaklar diyerek, Diyarbakır Annelerinin umudunu, sonuncusu da CHP'de gizlediği vaka sayılarını gömüyordu.

Yasin Börü'nün bedenine toprak attığınız kazmalarla fidan dikmeye utanmıyor musunuz?

Eren Bülbül'ün yoklukta büyüttüğü hayallerini gömdüğünüz küreklerle, fidan dikme pozları vermeye utanmıyor musunuz?

Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar bir kora döndü yurdumda... Ateşin Çocukları diyerek bir halt propagandası yaptığınız aşikar, magandası olduğunuz partinin amigoluğuyla ormanları yaktığınız balıkların bile unutamadıkları arasında.

Siz aptal yerine koyduklarınızı, koyduğunuz yerde bulacağınızı zannettiniz lakin bu sefer yanıldınız.

Siz hangi kadınları yazdınız? Evladının cansız bedenini bir poşet içinde taşımak zorunda kalan anneler kadın değil mi?

Gözü gibi baktığı Yasinin gözünü bulamayacak kadar parçalanmış yüzüne son kez dokunan Hatice Börü, kadın değil mi?

15 Temmuz şehitlerinin anneleri kadın değil mi?

Şehit Babasının mezarına "Baba ben geldim diyerek" koşan bir meleğin annesi kadın değil mi?

Oğlunu dağa götüren bir cellada bir eşkıyaya "Ne olur geri getirin o benim tek oğlum" diyerek yalvaran, karşılığında "Tek evlat daha tatlı olur" diyerek alay edilen Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer kadın değil mi

Öyle ağzınızı gere gere kutladığınız kadınların görmezden geldiği, evlat acısına gömülmek istenilen, iki yüzlülüğünüzü sıvamaya çalıştığınız

Hakikatin kadınlarına

Selam olsun.

Onların her gününü yıl yıl çileye doladınız

Onlar da sizlerin ayaklarına hakikati dolayıp

Baharlarına

Evlatlarına kavuştukları günü,

O dönmüş gözlerinize bakarak

Kutlayacaklar.

Göreceğiz...