''Ayasofya-i Kebir Cami-i Þerifi'' Türkiye'nin eksenidir

’Türkiye’nin ekseni’’ hakkýnda yerli yabancý pek çok yorumu okuyarak geldik bugünlere. Ayasofya-i Kebir Camii’nin 86 yýllýk yasaðýn ardýndan yeniden açýlmasý, Türkiye’nin kendi eksenini, kendisinin belirlediðinin göstergesidir. 86 yýl boyunca, müze olarak sergilenen, ibadete kapalý fetih camiinin asli haline dönüþmesi, esaretten kurtuluþ olarak alkýþlandý yüreklerde. Þehrin çalýnan tacý, yeniden baþýna konuluyordu adeta. Þehir kaybettiði asli rumuzuna, mührüne bir asra yakýn zamandan sonra, iþte yeniden kavuþuyordu...

Ýstanbullular, þimdiye kadar hiç bir merasime böylesine akýn etmemiþlerdi. Pandemi önlemleri çerçevesinde camiiye sýnýrýlý sayýda kiþi gireceðini bildikleri halde, hiç olmazsa camiinin civarýnda olabilmek için, sabah ezanýndan çok evvel, daha geceden yollara çýkmýþ, hatta sokak aralarýna serdikleri seccadelerinin üzerinde sabahlamýþlardý... Çünkü Ayasofya Camii, Ýstanbullularýn gönüllerinin gözbebeðiydi. ‘’Ezana üç saat kala Baþakþehir’den yola çýktýk, Cuma namazýný, ancak Ýstanbul Üniversitesi’nin önünde yere serdiðimiz seccadelerin üzerinde kýlabildik, daha ileriye gidemedik’’ demiþti bir arkadaþým. Yollarda, birbirine lokum ve su ikram eden, karanfil daðýtan, seccade, siperlik veren, bayram havasýnda birbirini tebrik eden kalabalýðýn içinden zoraki yol bulabilmiþtik...

Hz.Yakub’un oðlu Yusuf’u çöldeki tüm kuyularda arayýp, kurda kuþa sormasý misali, bir büyük hasretti Ayasofya Camii... Ayasofya Camii’ni kör kuyulara atmýþlardý sanki. Sanki, kurt yedi demiþlerdi... Ve týpký Yusuf kýssasýndaki gibi, Ayasofya Camii’nin yeniden açýlýþý, herkesin birbiriyle barýþmasýna vesile olmuþtu. Her siyasi görüþten insan vardý o Cuma vaktinde, Türkiye oradaydý. Kalpleri telif etmiþ, birleþtirmiþ, barýþtýrmýþ bir sevinçti, göz aydýnlýðýydý bu açýlýþ...

Fethetmek ve anahtarla açmak ayný kökten, ayný anlam evinden çýkmýþ iki sözdür. Dolayýsýyla; 1453’teki fetih ile, 2020’deki yeniden açýlýþ, deðerler dünyasý bakýmýndan, birbiriyle içiçedir, anlamdaþtýr. Allah Ýstanbullulara, ülkemize ve hassaten Ýslam alemine bu þerefi yeniden bahþetmiþtir. Allah vesile olanlardan, özellikle Cumhurbaþkanýmýzdan razý olsun.

Bazý çevrelerce evrensel müze deðerleri baðlamýnda geri bir adým olarak karþýlansa da, bu haksýz eleþtiriyi yapanlar, müslüman kalbindeki titreþimden ya habersiz ya da siyaseten onu küçümser haldedirler. Halbuki milletimizin Ayasofya Camiine dair hasretli-hürmetli belleðinde, siyasetten çok daha büyük bir þeye, itikada dair bir hafýza vardýr. Ayasofya Camii, içinde Allah Teala’nýn ayetleri okunan bir ibadethanedir. Ayasofya Camiinin deðerini tek baþýna bilinçsel düzeyle de açýklayamayýz. Orada daha da büyük bir þey vardýr: Müslüman gönlü... Bu gönül, ancak Allah’ý anmakla agah olur, dua ile sükun bulur. Camii, Müslüman kalbinin, mimarideki karþýlýðýdýr. Duanýn duagahýdýr. Kalp atýþlarýnýn taþa geçmiþ izidir.

Müslüman kalbi belki sýradan ve küçüktür, ama oraya hiç bir yere sýðmayan, lamekan ve ebedi olan Allah gelip sýðar. Þaþýrtýcý bir ölçü öyle deðil mi; hem küçük ve sýnýrlý, hem de sonsuzluða açýk bir kalp. Evet, camiler vücuttaki kalbin karþýlýðý olarak, kamuda Allah’ýn anýldýðý mübarek mekanlardýr. Camiileri kapatmak, kapýlarýna kilit vurmak ise, gönülleri yýkmak, kalpleri kýrmak anlamýndadýr...

Ayasofya-i Kebir Camii Þerifinin yeniden açýlýþýnda, Ýstanbul’un kýrýk kalbinin onarýlmasý, ihya edilmesini de okumamýz gerek.

86 yýl aradan sonra kýlýnan ilk Cuma namazýnda Meryem Suresini aðlayarak dinledik. Hz.Peygamberimizin arkadaþlarý, müþriklerin baskýsýndan bunaldýklarýnda ilk hicretlerini Habeþistan’a yapmýþlardý. Oradaki Hristiyan hükümdarýn adaletini talep ederlerken, Meryem Suresini okumuþlardý. Meryem suresi, Hristiyanlarla Müslümanlarýn, severken ve hürmet ederken ortaklaþa hislerle baktýklarý bir büyük azizeden, veliyyeden bahseder.

Pagan dönemde bir pantheon olan, ardýndan Bizans döneminde Kilise’ye dönüþen, sonrasýnda vandal istilalarýyla metruk harabeye çevrilen, Fatih Mehmet Han ile fethin simgesi bir ulu camiiye ihya ve inkýlab olan Ayasofya-i Kebir Camii-i Þerifi, 86 yýllýk kesintiden sonra yeniden uyandý... Allah gönüllerimizin aydýnlýðýný hiç eksiltmesin...