Ayasofya sonuç değil başlangıç

Ayasofya’nın ibadete açılmasını görmeyi nasib ettiği için Rabbimize sonsuz hamdu senalar, fethi müjdeleyen Efendimiz’e salatu selam olsun.

Fâtih Arapça bir kelime. Feth kökünden geliyor. Feth açmak fâtih de ‘açan’ anlamına geliyor.

İslami literatürde bir beldenin savaşla ele geçirilmesine işgal yahut istila denmez, feth yani açmak denir. O beldenin İslam’a açılması demektir.

İslam’da savaş (cihad) iki önemli gerekçeye binaen yapılır. Birisi nefsi müdafaadır diğeri İslami tebliğin önündeki engelin kaldırılması bugünkü ifadeyle beldenin düşünce ve ifade özgürlüğüne açılmasıdır.

Müslümanlar fethettikleri belde veya bölgelerde hiçbir inanca baskı yapmamışlar yasaklamamışlar, sadece Müslümanlara kapalı olan kapıları açmışlardır.

Sultan 2. Mehmed de İstanbul’u fethettiği yani İslam’a açtığı için Fâtih unvanını almıştır.

Bizans imparatorunun mülkiyetinde olan Ayasofya’nın mülkiyeti Fâtih’e intikal etmiştir. Fâtih de özel mülkü olan Ayasofya’yı camie dönüştürerek gelir kaynaklarıyla birlikte vakfetmiştir.

Özel mülkiyetin dokunulmazlığı tartışmasızdır.

Ne var ki 1934 yılında alınan talihsiz bir karar ile bu cami müzeye tahvil edilmiştir.

O tarihten bu yana Müslüman toplum Ayasofya’nın ibadete açılması mücadelesini aksatmadan sürdürmüştür.

Bu mücadelenin son takipçisi emekli öğretmen İsmail Kandemir 2004 yılında Sürekli Vakıflar Tarihi Eserler ve Çevreye Hizmet Derneği’ni kurmuş ve hukuk mücadelesini yılmadan sürdürmüştür.

Her defasında müracaatının reddedilmesi onu yıldırmamıştır.

Danıştay 10. Dairesi’nin verdiği karar da işte bu derneğin açtığı dava kararıdır.

Menderes’ten bugüne aslında Ayasofya’yı tekrar ibadete açmak birçok siyasetçinin arzuladığı ama ülkeye egemen olan vesayet sistemini aşamadığı bilinen bir gerçektir.

Seçilmişler ve yargı üzerinde sallanan vesayet kılıcını ortadan kaldırmak kim ne derse desin Başkan Erdoğan’a nasip olmuştur.

İşte Danıştay 10. Dairesi bu davaya vesayet tehdidinin kalktığı bir ortamda bakmış, hukukun gereğini yerine getirerek 1934’teki hatayı telafi etmiş ve milletin 86 yıldır özlemle beklediği müjdeyi vermiştir.

Dolayısıyla Sultan 2. Mehmet bu şehri İslam’a açarak Birinci Fâtih unvanını almış, bence Başkan Erdoğan’da Ayasofya’yı tekrar ibadete açarak İkinci Fâtih unvanını hak etmiştir.

Aslında Ayasofya bir kararname ile de açılabilirdi. Ancak bu kararın yargıya dayandırılması daha isabetli bir adım olmuştur. Çünkü kararname başka bir kararname ile bozulabilirdi ama yargı kararı kararname ile bozulmaz!

Bu noktada davacı İsmail Kandemir hocaya, karar veren 10. Daire üyelerine ve tabii ki bu ortamı hazırlayan Başkan Erdoğan’a teşekkür etmek durumundayız.

BAŞKANIN MESAJLARI

Başkan Erdoğan’ın kararın çıkmasını takiben yayınladığı kararname ile camii Diyanet İşleri Başkanlığı’na devretmiş ve akşamında 20.53’te yaptığı manifesto kıvamındaki konuşma ile de tüm dünyaya önemli mesajlar vermiştir.

Verdiği ilk mesaj camiin insanlığın ortak mirası olarak hangi dinden olursa olsun herkese açık olduğu mesajıdır.

İkincisi, Türkiye’nin egemenlik hakkını kullandığı, buna herkesin saygılı olması gerektiğidir.

Üçüncüsü, Türkiye’nin başka inançların hukukunu ihlal gibi bir hedefinin bulunmadığı halen 435 kilise, havra ve sinagogun açık bulunduğu mesajıdır.

Dördüncüsü, Ayasofya’nın dini bir gerekçe ile değil özel mülkiyet gerekçesiyle 1 Haziran 1453 tarihli vakfiye ile camie tahvil edildiğidir.

Beşincisi, Necip Fazıl’dan Nazım Hikmet’e, Peyami Safa’dan, Osman Yüksel Serdengeçti’ye kadar bu milletin tüm kesimlerinin Ayasofya’yı bir egemenlik sembolü cami olarak gördüğünün hatırlatılmasıdır.

DAVA

Konuşmanın son bölümü ise ‘AK Parti’nin davası yok, kalmadı’ diyenlere cevaptır.

Ayasofya’nın açılışını ‘diriliş’ olarak niteleyen Başkan Erdoğan dedi ki:

“ Ayasofya’nın dirilişi, Mescid-i Aksa’nın özgürlüğe kavuşmasının habercisidir. Ayasofya’nın dirilişi, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların fetret devrinden çıkış iradesinin ayak sesidir. Ayasofya’nın dirilişi, sadece Müslümanların değil, onlarla birlikte tüm mazlumların, mağdurların, ezilmişlerin, sömürülmüşlerin umut ateşinin yeniden alevlenişidir. Ayasofya’nın dirilişi, Türk milleti, Müslümanlar ve tüm insanlık olarak dünyaya söyleyecek yeni sözlerimiz olduğunun ifadesidir. Ayasofya’nın dirilişi, Bedir’den Malazgirt’e, Niğbolu’dan Çanakkale’ye kadar tarihimizin tüm atılım dönemlerini yeniden hatırlayışımızın adıdır. Ayasofya’nın dirilişi, şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetlerine gerekirse canımız pahasına sahip çıkma kararlılığımızın remzidir.”

“Ayasofya’nın dirilişi, Alparslan’dan Fatih’e ve Abdülhamit’e kadar ecdadın tamamına vefamızın gereğidir. Ayasofya’nın dirilişi, Fatih’in fetih ruhunu şad etme yanında, Akşemsettin’in maneviyatını, Mimar Sinan’ın estetiğini ve zevkini de yeniden gönlümüzde canlandırmaktır. Ayasofya’nın dirilişi, insanlığın özlemle beklediği temeli adalet, vicdan, ahlak, tevhid ve kardeşlik olan medeniyet güneşimizin yeniden yükselişinin sembolüdür”

“Ezanın aslına döndürülmesinden 70 yıl sonra Fatih’in emaneti Ayasofya’nın da cami olarak hizmete girmesi, gecikmiş bir yeniden silkiniştir. Bu tablo, İslam coğrafyasının dört bir yanındaki sembol değerlerimize yapılan hoyratça saldırılara verilmiş en güzel cevaptır. Türkiye, son dönemde attığı her adımla, artık zamanın ve mekânın nesnesi değil öznesi olduğunu göstermektedir. Millet olarak verdiğimiz tarihi mücadeleyle, temsilcisi olduğumuz medeniyetin aydınlık geleceği için maziden atiye tüm insanlığı kucaklayan bir köprü kuruyoruz. İnşallah bu kutlu yolda yürümeye, durmadan, duraksamadan, yılmadan, azimle, fedakârlıkla, kararlılıkla, menzile ulaşana kadar devam edeceğiz. “

HATIRLATMA

Son bir hatırlatma: Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması ya da yeni camiler inşa edilmesi birer başlangıçtır, sonuç değildir.

Cami açmak önemlidir ama ondan daha önemlisi camileri imar etmektir. Camilerin imarı sadece bina yapmak değil, asıl imar cemaatle doldurup Allah’a ve ahirete imanın hayatımıza yansımasıdır.

“Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazını kılan, zekatını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”(Tevbe Suresi, Ayet:18)

Doğru yolu bulanlardan olmamız duasıyla Ayasofya Camii hayırlı olsun!