Bir yıl önce, Ayasofya'nın gurbetten dönüşünü yazdım. Hani demiştim ya dizinin dibinde olup da evladına sarılamayan Ayasofya'nın hüznü. Öyle boş tartışmalarla gölge etmeye çalışanlardan çenelerini kapamaları dışında başka ihsan istemedik.
Üzerinde çalıştığım bir Ayasofya şiiri var. İlk dizelerini de buradan yazayım. Bilirsiniz şiir yavaş yavaş doyuran bir annedir. Dizelerle büyütür, kıtalarla okuyanın gurbetine seslenir. O hesap...
İçi minarelerine kadar hüzün dolu topraktan kap Ayasofya.
Gözyaşıyla cildi güzelleşmiş mahzunluğun alışığı Ayasofya'ydı.
En güzel elbiselerini giyip babasını bekleyen hayali yetim Ayasofyaydı...
Hüzün ipeği seccadem içim güvercin secdesi
Akşam ezanlarında eve çağrılmayan çocuğum
Yüzümde unutulmuş yaşım, bir tesbih tanesi
Dizildikçe kurşuna, bir heves ortasında
Kursağıma ağ ören örümceğe doğruyum
Şimdi Ayasofya'ya bir dert ortağı daha geliyor. 2017'de inşaatına başlanmış müjdenin Mabedi Taksim Camii. Ne demiştik, Ayasofya Erdoğan'ın vuslatıdır. Şimdi vuslata ermiş bir mabedin en çocuk secdesi Taksim Camii dualara açılıyor. Ayasofya avlusunda Erdoğan'ın duası nasıl yankılanıyorsa, Taksim için niyazı da o kadar yankılanıyor.
Şükür secdesine kardeşliğin ve her toprağın mihengi Taksim Camii'den gitmek ne güzel . Çok konuşuldu, çok gereksiz ağızların bükülüp "Ne gerek var" dediği zamanların şahidiyiz. Kardeşlerimizle saf olmak, omuzu omuzlarımızda aşınarak bir duanın amini olmak sizce gereklilik kelimesinin sığlığına sığdırılabilir mi?
Bugün Adnan Menderes'in kırgın kalbi üzerinde tepinerek siyaset yaptığını zannedenlerin uluyan esaretini, Taksim Camii'de okunacak ilk ezanla anlatmak sizce gerekli değil mi?
Tanrı uludur diyerek sefaletlerini ulutanlara, Allah-u Ekber diyerek vesayet pasını silip o o nidanın ihtişamını anlatmayalım da neyi anlatalım?
Ayasofya açılırken dediler ki bu ülkede Müslüman olmayanlar da yaşıyor, peki camileri beyninize yani ahıra dönüştüren siz canlılar neden bu ülkede "Müslümanlar da yaşıyor" diyemediniz.
Adım gibi biliyorum ki Taksim Camii açılırken de leş twitler atılacak, sevinci kursağa gömmek isteyenleri, çavlama orkestrasının hırlayışlarını tabii ki duymayacağız.
Saygı duymayanlar dağılın
Dağılın ki
Şükür secdemize yer açılsın...